Yıl 1071…
Tarihlerden 26 Ağustos…
“Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya da şehit olarak cennete giderim” inancıyla Malazgirt Ovası’nda Sultan Muhammed Alparslan'ın emriyle yayından çıkan ok gibi fırlayıp düşmanın yüreğine saplanarak zafere koştu leventler…
“Allah Allah” diye inledi Malazgirt Ovası, dizlerinin bağı çözüldü Bizans'ın…
Kılıcıyla, okuyla, mızrağıyla ama daha da mühimi sarsılmaz inancıyla Malazgirt Ovası’na zafer mührünü vurdu Türk ordusu…
Anadolu’nun bir Türk-İslâm beldesi haline gelişinin sembolü oldu Malazgirt…
851 yıl sonra…
Yıl 1922…
Ve yine tarihlerden 26 Ağustos…
“Ya istiklâl ya ölüm” inancıyla Afyon Kocatepe'de Mustafa Kemal Paşa'nın taarruz emrini duyan Mehmetçik, namlusundan çıkan kurşun gibi ateşlenip düşmanın kalbine saplanarak zafere, istiklâle koştu…
851 yıl sonra bu kez Kocatepe'nin etekleri “Allah Allah” diye inlerken tarih tekerrür ediyor, Bizans'ın torunlarının da ataları gibi dizlerinin bağı çözülüyordu…
851 yıl önce Romen Diyojen'in ordusunu darmadağın eden atalarının yolunu takip eden Türk çocukları, General Trikopis'in birliklerine Anadolu'yu dar ediyor, vatanını ve namusunu onlara çiğnetmiyordu.
Adeta bir “Rum Sındığı” olarak tarihe mal olacak olan Büyük Taarruz ile Türk ordusu zafer mührünü bu defa Kocatepe’ye, Dumlupınar’a mermisiyle, topuyla, süngüsüyle, tüfeğiyle ve daha da mühimi sonsuz bir inançla vuracaktı.
Türk çocukları atalarının Malazgirt'te vurduğu zafer mührünü Büyük Taarruz ‘da vurarak tarihi tekerrür ettirecekti.
Ama elbette 26 Ağustos tarihi sadece zaferlerin, destanların değil aynı zamanda centilmenliğin de örneklerinin ortaya konduğu bir tarihtir. Zira 1071’de esir düşen Romen Diyojen'i Sultan Muhammed Alparslan esir gibi değil misafir gibi karşılayıp onu bağışladıysa 1922’de esir düşen General Trikopis'i de esir gibi değil misafir gibi karşılayan Mustafa Kemal Paşa da aynı centilmenliği 851 yıl sonra düşman komutanına gösterecekti.
851 yıl arayla 26 Ağustos tarihini Türk milleti için anlamlı hale getiren bu iki zafer sayesinde bugün Anadolu Türkiye olarak anılmaktadır.
Selam olsun Muhammed Alparslan Gazi'ye ve şanlı leventlerime…
Selam olsun Gazi Mustafa Kemal’e ve onun askerlerine…
Selam olsun bu vatan için kanını, canını feda eden aziz şehitlerimize…
Ve sözümü şu duâ ve temennilerle sonlandırmak istiyorum:
Allah Malazgirt'ten Kocatepe'ye, oradan da Dumlupınar’a değin her bir karış toprağına canımızın kurban olduğu güzel vatanımıza, devletimize, şanlı ulusumuza zeval vermesin!
1000 yıl önce vatan yaptığımız Anadolu'da nice 1000 yıllara erişebilmek nasip olsun inşAllah…
Selâm ve duâ ile…