?>

Hafızamda Kalan En Acı Telefon

Hanzade'nin Günlüğü

3 ay önce

Yazımı dün kaleme aldım…Bundan tam 2 yıl önceydi. Saatimin alarmını 07.30’a kurmuştum. Her gün yaptığım gibi uyandıktansonra kahvemi içip işe gidecektim. 5 Şubat Gecesi, ertesi günün programlarımı çok tan hazırlamış, 6Şubat için tüm planlamalarımı ayarlamıştım. Oysa 7.30’dan önce çalacaktı telefonum; kimseninhesaplayamadığı bir nedenden dolayı.Saat 05.10 sularında telefonum çalmaya başladı. Bu saatte çok önemli bir şey olmalıydı. “Kimdi buarayan?” diye düşünürken uykulu gözlerle telefonuma baktım: Çalıştığım TV kanalından arandığımıgördüm. Önemli bir sebepten dolayı olduğu belliydi. Telefonumun çalış şekli aklımdaki sorularızorluyordu. Birisinin değil, yurdumun başında bir felaket olduğunu nereden bilebilirdim ki?Telefonun ucundaki ses, “Kahramanmaraş’ta deprem olmuş, acil kanala gelmen lazım!” derken, 11ilde birden böyle bir felaketin yaşandığını hiçbirimiz bilmiyorduk. İş yerine gitmek için zamanlayarışırken, zaman bizden önce davranmış oysaki. Daha yoldayken bir bir şehir isimleri gelmeyebaşladı. “Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis,Adana, Malatya, Elazığ…”Bir rüyada değildik, bir felaketin tam ortasındaydık ülkece. Daha ben bu gerçeği yüreğimdesindirememişken orda insanlar ne hâlde, depremin yıkımı nasıl, neler oluyor, soruları hızla aklımdangeçiyordu. Sabaha karşı 04:17! Uykunun en derin zamanı. 7.7 şiddetinde bir deprem. Bir an nelerolabileceği canlandı gözlerimde ama hani bazen gerçeği duymaktan korkar ya insan işte, tam olarako his kapladı içimi. Ne yazık ki yayına başladıktan sonra içimi kaplayan o hissin az bile kaldığınıhissettim. Kurtarma ekipleri insanlara ulaşmaya çalışırken zamanın kıymetini orda çok daha iyianladım: çünkü her geçen zaman; yitip giden bir candı!Saatler 13.24’ü gösterdiğinde 7.6 büyüklüğündeki ikinci depremle stüdyoda gözyaşlarınaboğulduğumu ve ne söylemem gerektiğini bilemediğimi fark ettim. İlk kez bir canlı yayında, donupkalmak deyimini böyle deneyimlememiştim. İlk günün ardından, sanırım 3 haftaya kadar hem derin birhüzün içinde bekledik hem de Allah’ın mucizelerine tanıklık ettik

Bu yazdığım kısmı duygusal boyutu.Gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmişti artık çünkü 1939 Erzincan Depremi’nden bu yana en büyükkaybımızı verdiğimiz felaketti bu! (Erzincan 1939 deprem foto)Çünkü 11 ilde 53.537 canımızı yitirmiştik!

Giden canlarımız gitmişti artık ama neden? Evet, Takdir-i İlahi konunun ayrı bir boyutu ama Allahinsanlara birde akıl vermiş kullanın diye.Mesela Hatay üzerinden gidersek, “akıl” dedik ya, bir de deprem olmadan önce orda yaşananlaragidelim…

Emek, Hatay’ın Antakya İlçesi’ne bağlı bir mahalledir. Deprem öncesinde 15.000 ailenin yaşadığı,genciyle yaşlısıyla, yaşamlarına devam eden binlerce aile vardı. O gece kim bilir kaç delikanlı sevdiğikıza açılmayı düşündü? Belki mesaj attı, belki aradı ve belki de 6 Şubat günü kalbini açacaktı.O gece kim bilir kaç genç kız yarın sevdiğiyle görüşmenin heyecanı ve telaşı içindeydi?O gece kim bilir kaç kadın belki de sabah işten evine gelecek eşini görmenin hasreti içindeydi?Kaç insanın hayâli yarım kaldı? Kaç evin kapıdan içeri gireni tam sayıydı? Kaç kitap okumanınortasında bırakıldı? Kaç ayakkabının eşi yok, kaç kalemin sayfası boş, kaç?Ama bunların hepsi yaşanmamışlığa teslim oldu. O umutları taşıyan yürekler toprağın altına gömüldüve bugün sadece 35 aile kaldı. 35 aile! Suçlu sadece deprem mi? Hayır! 2013 yılında riskli alan ilanedilmesine karşın çeşitli itirazlar nedeniyle kentsel dönüşüm sağlanamamıştı. Çevre Şehircilik ve İklimDeğişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı imar planına karşın çeşitli itirazlar çıktı. Hatta “Kentsel DönüşümeHayır!” yürüyüşü bile düzenlendi. Konunun başkahramanı ise dönemin Hatay Belediye Başkanı hattao dönem X hesabından bir de mesaj paylaşmış, “Emek mahallemize dayatılan kentsel dönüşümprojesindeki haksızlıkları ortadan kaldıracağız. Dönüşümde rantın değil halkın yanında olacağız”demişti.Ee… Şimdi, hani halkın yanındaydınız? Ya da şöyle diyelim, yanında olacağınız halk kaldı mı? Çünküsiz dışarda onlar ise kara toprağın altında! Bu örneklerden sadece bir tanesi. O kadar çoğaltılabilir kibu örnekler… Sadece TC Hükümetine muhalif olalım da ne olursa olsun mantığı ve sonuç en baştayiten canlar. “Acaba bir can daha kurtarabilir miyiz?” diye seferber olan başta hükümetimizin tümarama kurtarma organları olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden gelen arama kurtarma ekipleri,halkımız ve orada hayatta kalanların çırpınışları…

“Nerde hata yaptık?” demeyelim, insanı siyasete kurban etmeyelim. Bundan dersini kimler aldıbilmem ama ben 6 Şubat 2023 günü sabah 05.10’da acı acı çalan telefon sesini hiç unutmayacağım!Başımız sağ olsun Türkiye…

YAZARIN DİĞER YAZILARI