?>

İz Bırakanlar (3)

Nurdoğan AKTAŞ

18 saat önce

İBNİ SİNA: İLMİN VE AKLIN IŞIĞINDA BİR ÖMÜR

İslam medeniyetinin altın çağında yaşamış, Batı’da Avicenna adıyla tanınan İbn Sînâ, yalnızca tıbbın değil, felsefenin, matematiğin ve doğa bilimlerinin de öncülerinden biridir. Orta Çağ’ın karanlık döneminde, bilim ve aklın rehberliğinde insanlığa ışık tutmuş olan bu büyük bilge, eserleriyle hem Doğu’yu hem Batı’yı yüzyıllar boyunca etkilemiştir.

Hayatı ve Kimliği

Ebu Ali el-Hüseyin bin Abdullah bin Sînâ, Batı literatüründe “Avicenna” olarak bilinir. 980 yılında Samanîler döneminde, Buhara yakınlarındaki Efşene kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası Belhli Abdullah, Samanîler hizmetinde görevli bir maliye memuru; annesi ise Efşene kasabasından Yıldız adlı bir Türk kadındır. Ailesinin Türk kökenli olduğu yönündeki bilgiler, özellikle Şemseddin Günaltay gibi araştırmacılar tarafından desteklenmektedir.

İbn Sînâ, olağanüstü zekâsı sayesinde klasik eğitimini erken yaşta tamamlamış, matematik, mantık, astronomi ve felsefe gibi alanlarda yüksek düzeyde bilgi sahibi olmuştur. Tıp eğitimine on altı yaşlarında başlamış, kısa sürede dönemin önde gelen hekimleri tarafından bir otorite olarak tanınmıştır. Henüz on yedi yaşındayken Samanî Hükümdarı Nûh bin Mansûr’u tedavi ederek saray hekimliğine atanmış ve bu sayede saray kütüphanesindeki nadir eserlerden istifade etmiştir.

Babası öldükten ve Samanî Devleti zayıflamaya başladıktan sonra Hârizm, Gürgenç, Rey, Hemedan ve nihayet Isfahan gibi çeşitli merkezlerde bulunmuş, burada hem siyasi görevler üstlenmiş hem de yoğun biçimde ilmî faaliyetlerini sürdürmüştür. Büveyhîler döneminde Şemsüddevle’nin vezirliğini yapmış, ancak siyasi entrikalar nedeniyle zaman zaman sürgün ve hapis cezalarına maruz kalmıştır. Hayatının son dönemini geçirdiği Isfahan’da ilmî çalışmalarına devam etmiş, başta tıp olmak üzere felsefe, fizik ve metafizik alanlarında çok sayıda eser kaleme almıştır.

İbn Sînâ’nın en meşhur eseri olan el-Kanûn fi’t-Tıbb (Tıbbın Kanunu), yüzyıllar boyunca hem İslam dünyasında hem de Avrupa’da temel tıp kaynaklarından biri olarak kabul edilmiştir. Bu eser, tıbba sistematik yaklaşımı ve hastalıkların tedavisinde izlenen yöntemleriyle dikkat çeker.

İbn Sînâ, 1037 yılında Hemedan’da vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Hem İslam dünyası hem de Batı bilim tarihi açısından müstesna bir yere sahiptir. Onun ilmî birikimi, Orta Çağ’dan itibaren hem İslam coğrafyasında hem de Avrupa’da tıp, felsefe ve doğa bilimlerinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.

Tıp İlmine Katkıları

İbn Sînâ’nın tıp alanındaki en büyük katkısı, kuşkusuz “el-Kanun fi’t-Tıbb” (Tıbbın Kanunu) adlı eseridir. Bu kitap, yaklaşık 600 yıl boyunca Avrupa üniversitelerinde temel tıp kitabı olarak okutulmuştur. Eserde şu alanlarda öncü bilgiler yer alır:

Hastalıkların teşhisi ve sınıflandırılması Bedenin genel işleyişi (fizyoloji) Enfeksiyonların yayılması ve hijyen Psikosomatik hastalıklar ve ruh-beden ilişkisi Cerrahi müdahaleler ve farmakoloji (ilaç bilgisi)

İbn Sînâ, hastalıkların tanısını sadece dış belirtilere göre değil, hastanın yaşam koşullarına, mizacına ve ruhsal durumuna göre koyma yaklaşımıyla modern psikiyatriye öncülük etmiştir.

Felsefeye ve Bilime Katkıları

İbn Sînâ sadece bir hekim değil, aynı zamanda büyük bir filozoftur. Aristoteles’in düşüncelerini İslam felsefesiyle birleştirmiş, varlık felsefesi konusunda “vücûb” (zorunlu varlık) kavramını ortaya koymuştur. Bu düşünce, İslam düşüncesinde Allah’ın varlığının zorunluluğu üzerine yapılan tartışmalarda temel referans haline gelmiştir.

Felsefe dışında şu alanlarda da eserler vermiştir: Matematik, Astronomi, Kimya, Mantık, Metafizik

Başlıca Eserleri

İbn Sînâ, yaklaşık 240 civarında eser kaleme almıştır. Bunların 100’den fazlası felsefe ve bilimle, 40’tan fazlası ise tıpla ilgilidir. En bilinenleri:

el-Kanun fi’t-Tıbb (Tıbbın Kanunu) – Tıp biliminin temel taşlarından biri. eş-Şifa (Şifa Kitabı) – Felsefe, mantık, doğa bilimleri ve matematiği içeren ansiklopedik bir eser. en-Necat (Kurtuluş Kitabı) – Felsefi özet niteliğindedir. İşarat ve’l-Tenbihat – Mantık ve metafiziğe dair özgün yorumlar içerir.

İnsanlığa Kazandırdıkları

İbn Sînâ’nın mirası yalnızca tıp kitaplarıyla sınırlı değildir. O, aklın rehberliğinde yapılan bilimsel çalışmanın insanlığa ne kadar fayda sağlayabileceğini gösteren örnek bir şahsiyettir. Onun eserleri Orta Çağ boyunca Latinceye çevrilmiş, Avrupa’da Rönesans’ın temellerinin atılmasına katkıda bulunmuştur.

Bugün, tıp fakültelerinde onun adıyla anılan kürsüler, üniversiteler ve araştırma merkezleri, bu büyük düşünürün insanlık tarihindeki yerini onurlandırmaya devam etmektedir.

2021 yılında Almanya’nın Osnabrück kentinde kurulan Avicenna Stiftung (İbni Sina Vakfı) başarılı gençlere, burs vermekte, gençlerin eğitim, bilim, araştırma, sanat ve kültür alanlarında sorumluluk alabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlamaktadır. Avicenna Vakfı bu amaç doğrultusunda, gençlerin kendilerini geliştirebilmeleri içinde  gerekli desteği sağlamaktadır.

İbn Sînâ, yaşadığı dönemi aşarak çağları etkileyen bir dâhidir. Hem bir bilim insanı hem bir filozof olarak, insanı ve evreni anlama çabasını derinlemesine sürdürmüş, bu uğurda onlarca eser kaleme almıştır. Onun bilgeliği, sadece geçmişin değil, bugünün ve geleceğin de rehberi olmaya devam etmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI