GASPIRALI İSMAİL’İN DİLDE BİRLİK İDEALİNE GÜNCEL BAKIŞLAR

Prof. Dr Ertuğrul YAMAN
Prof. Dr Ertuğrul YAMAN

1

GASPIRALI İSMAİL’İN DİLDE BİRLİK İDEALİNE  GÜNCEL BAKIŞLAR
08-06-2022

Gaspıralı’nın “Birlik İdeali”

Çok yönlü faaliyetleriyle dünyada iz bırakan büyük düşünür, eğitimci, yazar, öncü, yenilikçi ve değerli bir gazeteci olan Gaspıralı İsmail, Türk dünyası ve İslâm âleminin ilerleyip yükselmesi gibi üstün ideallere sahip olan ve bu uğurda hayatını ortaya koymuştur. Gaspıralı İsmail’in uzak hedefi elbette, Türk ve İslâm birliğini sağlamaktı. Gaspıralı, bu yüksek idealin ancak ve ancak eğitim yoluyla gerçekleştirilebileceğine inanıyordu. Eğitim ise, çoğunlukla Türk boylarının kendileri dışında gelişen şartlarla sürdürülmekteydi. Bir yanda eski geleneksel tarzda eğitim yapılırken diğer yandan da Rusların kendi amaçları için uygulamaya koydukları farklı bir eğitim sistemi uygulanmaktaydı. İşte böylesine sıkıntılı bir durumda Gaspıralı İsmail, Türk birliği idealini gerçekleştirebilmek için, işe ilkin eğitim alanında yenilikler getirerek başlamak istiyordu. Öğretim sisteminde yenilik tarafları olan Gaspıralı İsmail, medreselerin, okulların ve okutma usûlünün ıslah edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Kendi buluşu olan Usûl-i Cedid (Yeni Usûl) alfabesi ve okutma usûlü bütün Rusya Türkleri arasında kabul edilmiştir. Bütün hayatını Türklüğün cehalet ve taassuptan kurtulup yükselmesi uğrunda harcamıştır, "İndimde Şark meselesi, maarif meselesi demektir." diyen Gaspıralı, 1893'te Türkistan'a, 1907 ve 1908 yıllarında Türkiye'ye, Mısır'a ve Hindistan'a giderek konferanslar vermiş, zamanın ileri gelenleri ile konuşmuş, hem Türklerin hem de Müslümanların uyanmaları ve eğitim almaları için gayret göstermiştir.

Gaspıralı İsmail ve diğer Türk aydınlarının uzak hedefleri gerçekte kültürel bir birlikteliği sağlamaktı. Gaspıralı siyasî birlik düşüncesinden sürekli kaçınmış ve bunu tehlikeli bulmuştur. Onun esas arzusu ve amacı, düşüncede birliğin toplumsal ve kültürel alt yapısını oluşturmaktı. 

Gaspıralı İsmail’in Faaliyetleri

Türk dünyası ve İslâm âleminin ilerleyip yükselmesi gibi üstün ideallere sahip olan ve bu uğurda hayatını ortaya koyan Gaspıralı İsmail, bu amacına ulaşabilmek için,  kendisine bazı faaliyet alanları belirlemiştir. Bu faaliyet alanlarını ana hatlarıyla şu başlıklarda toplamak mümkündür:

√Ortak bir dil oluşturmak,

√Yeni bir eğitim sistemine geçmek, eski medrese sisteminde değişiklikler yapmak.

√Bu yeni sistemle ilgili okullar açmak ve öğrenci yetiştirmek,

√Basın yayın işleriyle uğraşmak,

√Türklerin ve Müslümanların uyanmasını ve birliğini sağlamak,

√Özellikle Rusya Müslümanlarının ufkunu açmak, onları her alanda söz sahibi yapmak,

√Türk ve Müslüman kadınlara hak ettiği değer ve imkânları vermek...

Gaspıralı İsmail’in Ortak Türkçe Anlayışı

Gaspıralı'nın üzerinde durduğu meselelerden biri de Türkçenin kollarını birleştirilerek sadeleştirilmesi ve ortak Türk edebî dilinin oluşturulmasıdır. Bu konu, 1906 yılında toplanan III. Rusya Müslümanları Kongresi’nde ele alınmış ve Rusya'daki Türk ilkokullarının 4. sınıfında ortak Türk edebî dili ile yazılmış kitapların okutulması kararlaştırılmıştır. Bu ebedî dil, İstanbul ağzına çok yakındı. Gaspıralı bu gayesini gerçekleştirmek için 10 Nisan 1883'te Bahçerasay'da Tercüman gazetesinin ilk sayısını yayımlamıştır. "Dilde, fikirde, işte birlik" ilkesiyle çıkarılmaya başlanan Tercüman, kısa zamanda bütün Türk dünyasına yayılmıştır. 

Gaspıralı İsmail Bey, Türk dünyasında bir birliğin kurulabilmesi için gidiş yolunu son derece bilinçli bir tarzda benimsemişti: “Dilde, fikirde, işte birlik”  Birliğe giden yolda ilk adım olarak dilde birliğin seçilmesi, son derece isabetli bir karar ve bir o kadar da uygun bir gidiş yoludur. Çünkü, Türk boyları değişik bölgelerde Türkçenin büyüklü küçüklü kollarını konuşmakla birlikte, her biri kendi derdine düşmüştü. Aynı dilin farklı biçimleri kullanılıyordu.

Bir araya geldiklerinde birbirleriyle rahatça anlaşabiliyorlardı ancak dil denildiğinde yalnızca konuşma dili de anlaşılmamalıydı. Bu dille üstün bir edebiyat, bilim ve kültür de ortaya konabilmeliydi. Böyle bir durumda hangi lehçe veya kol esas alınmalıydı. Gaspıralı İsmail Bey, bu durumda ortak bir Türkçe olarak o dönemde Osmanlı Türkçesini uygun görmekteydi.

Diğer gelişmiş Türk lehçeleri İstanbul Türkçesine uydurularak kullanılacaktı. Bu yaklaşımla Gaspıralı İsmail Bey, diğer Türk lehçelerini de yok saymıyordu. Onun sistemine göre, dört yıllık bir eğitimin ilk üç yılı öğrenciler kendi lehçeleriyle eğitim öğretim görecekler; dördüncü yıl ise, ortak Türkçe öğrenilecekti. Gaspıralı İsmail Bey, yabancı dillerden kelime alınmasına da karşı çıkmış; Türkçede bulunan ve anlaşılmayan Arapça-Farsça tabirlerin de tasfiyesini istemiştir. Oluşacak ortak bir dil için şöyle bir ölçü de getirmişti: ”Bu dili İstanbul’daki hamal ve kayıkçı ile Şarkî Türkistan’daki deve sürücüsü ve koyun çobanı da anlayabilmelidir.”

Gaspıralı İsmail Bey, dil meselesini Türk birliği yönünde en önemli adım olarak görmekteydi. Dilde birlik sağlanamadan fikirde ve işte birlik sağlanamazdı. Hattızatında dilde birlik, fikirde birliğe; fikirde birlik de işte birliğe giden en emin ve kestirme yoldur.

Kırımlı İsmail Gaspıralı'nın dilde birleştirici faaliyeti, Türk dili tarihinde önemli bir hareket olmuştur. Gaspıralı yalnız dilde değil, Türk kültürü ile ilgili diğer alanlarda da ıslahat fikri ile ortaya çıkmış olan bir önderdir. 

            Ortak Türkçenin Ölçütleri ve Ortaya Çıkabilecek Sonuçlar

Dünyanın en eski ve en çok konuşulan dillerinden birisi olan Türkçe, ne yazık ki, bugüne kadar diğer diller arasında hak ettiği gerçek yeri alamamıştır. Hemen her dönemde bir başka yabancı dilin tesiri altında kalmış, kendi gerçek gücünü yeterince gösterememiştir. Bugün ise, yepyeni ve taptaze bir imkânlar dünyasıyla karşı karşıya kalınmıştır. Ancak, nadiren karşımıza çıkabilecek böylesi bir fırsatı çok iyi değerlendirmek mecburiyetindeyiz.

 

Ortaya çıkan yeni şartlar, âdeta Dünya Türklüğünü “dilde, fikirde, işte” ve daha pek çok sahada birlik olmaya zorlamaktadır. Bu birliğin temel şartı ise, birbirinizi her yönüyle anlayabilmektir. O sebeple bütün Türklerin aynı dille anlaşabilmeleri (elbetteki Türkçeyle) şarttır. Bu düşünceden hareketle “Ortak Türkçe, ortak bir iletişim dili”  artık bir zarurettir. Ortaya çıkan şartlar bu düşünceyi gerçekleştirmeye zorlamaktadır. Aynı kökten çıkmalarına rağmen, yapay olarak birbirinden uzaklaştırılan Türk lehçelerini her birine “dil” adı verilmiş ve mümkün olduğunca ayrı alfabelerde yazdırılmaya çalışmıştır.

Açıklığa kavuşturulması gereken hususların başında da “Ortak Türkçe” terimi gelmektedir. Bu terimden neyi anlamak gerekir?  Ortak bir anlaşma aracını ifade etmek üzere, bilim adamlarınca “ortak Türkçe, ortak dil, ortak alfabe, ortak yazı, alfabe birliği, dil birliği, yazı dili, edebî dil, konuşma dili, iş dili, iletişim dili” gibi çok sayıda farklı terim kullanılmaktadır. Kanaatimizce, düşünülen ve arzu edilen ortak anlaşma dili için en uygun terim iletişim dili terimidir. Bizce, bu terim dar ve geniş anlamlarıyla iki ayrı düşünceyi ifade etmektedir. Dar anlamıyla belirli şartlar dairesinde, özel çalışmalar sonucunda oluşabilecek ortak iletişim dili; geniş anlamıyla ise, Türk lehçelerinin zaman içinde tamamen kendi doğal gelişimi sonucunda tek bir şekle dönüşmesidir. 

Ortak iletişim dili nasıl oluşturulacaktır? Bina kurar gibi malzemeyi ele alıp yeni bir dil elbette oluşturulamaz. Çünkü, böyle bir çalışma ancak yeni bir “esperanto” olabilir. Doğal olarak bu çalışmaların temelinde öncelikli bir şekilde bilimsel araştırmalar yer alacaktır. Lehçeler arasında yapılacak karşılaştırmalı sözlük, gramer ve benzeri çalışmalar “Ortak iletişim dili” için zemin olmalıdır. “Ortak iletişim dili” gerçekleştirildikten sonra, zaman içinde ortak Türkçe zaten kendiliğinden oluşacaktır.

Ortak iletişim dili için belirli kalıplardan kaçınmak gerekir. Böyle bir ortaklığın şöyle veya böyle oluşacağını söylemek kehanet olmasa gerektir. Ne var ki bunun “nerede, ne zaman ve nasıl” gerçekleşeceğini bildirmek ve ya bu konuda kendimizi şartlandırmak doğru değildir.

Ortak iletişim dilinin oluşturulabilmesi için lehçe fanatikliğine de düşmemek gerekir. Bütün lehçelerin aynı kökten çıktığı gerçeğinden hareketle tekrar birliğe gitme yönünde gayret gösterilmelidir. Lehçeler arasındaki yersiz tartışmalara meydan verilmemelidir.

Ortak iletişim dili elbette ki bugünkü lehçelerden yalnızca birisinin üstüne bina edilemez. Dolayısıyla birtakım ortaklıkları yakalayabilmek için biraz daha eski dönemlere gidilebilir. Mevcut lehçelerdeki ortaklıklar, gün ışığına çıkarılmalı,  farklılıklar ise düzene sokulmalıdır.

Ortak iletişim dili oluşturulduğunda ne gibi faydalar sağlayabilir? Bunları aşağıdaki gibi maddeleştirmek mümkündür:

1.Her şeyden önce bütün Dünya Türklüğü birbirini rahatlıkla anlayabilecektir. Bu ise, her yönüyle birleşmenin kestirme yoludur.

2. Bu Ortak Türkçeyle müsterek radyo, televizyon yayınları ve her türlü kitap, gazete, dergi yayımı rahatlıkla gerçekleştirilecektir.

3. Dilin sağlayacağı imkânlarla birleşen Türk Dünyası yer yüzündeki gerçek yerine alacak, tekrar eski şanına kavuşabilecektir.

4- Önceki maddelerle bağlantılı olarak Türkçe Birleşmiş Milletler Teşkilatı, AGİK gibi milletlerarası teşkilatlarda konuşma dili olarak kabul edilecektir.

5. Diğer çok önemli bir faydası da Ortak iletişim dili yoluyla Türk Birliği kültürel plânda daha kısa sürede  sağlanabilecektir.

Yukarıdan beri verdiğimiz bilgi ve örneklerden de anlaşılacağı üzere, Türkçe; hem tarihi derinliği açısından hem de güncel söz varlığı bakımından büyük bir üstünlüğe sahiptir. Türkçe, söz varlığı açısından son derece zengin ve yenileşmeye çok açık bir dildir. Türkçe,  Dünya’nın en zengin, en işlek ve en estetik dillerinden birisidir. Bu noktada en temel ihtiyacımız, dilimiz konusunda farkındalık oluşturmak ve bilinç kazandırmaktır. Kaldı ki bu yazıda, yalnızca, Türk dilinin bir lehçesi olan Türkiye Türkçesi üzerinde durulmuştur. Oysa, Türkçenin söz varlığı, yapısı ve söz dizimi konusunda yapılan çalışmaların formal edebî ağızlardan kurtarılarak Türk dil ve lehçelerinin geniş kapsamlı zemininde yapılması her açıdan yararlı sonuçlar verecektir. 

 

Değerlendirme ve Sonuç

Gaspıralı İsmail, gerçekten çok yönlü bir düşünce ve aksiyon adamıdır: Düşünür, eğitimci, idealist, yenilikçi, girişimci, yayıncı, hakların savunucusu vb. Riskli bir zaman diliminde ve sıkıntılı günlerde ortaya koyduğu idealler ve gerçekleştirdiği faaliyetlere bakıldığında, Gaspıralı İsmail’in ne kadar ileri görüşlü bir aydın ve ne derece etkin bir hareket adamı olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. O, hayatını ortaya koyarak ve kendini riske atarak bir ömür boyu vatan-millet işleriyle meşgul olmuştur. Gaspıralı İsmail’in bu ulvî düşünceleri, bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bizlere düşen görev, onun ortaya koyduğu idealleri yaşatmak, Türk ve İslâm birliği yolunda faaliyetler yapmaktır. Bu amaçla en başta, Türkçenin gücüne inanmak ve Türkçenin Dünya dili olarak yaygınlaşması için millet ve devlet olarak gayret göstermek durumundayız. Ayrıca, uzun vadede Türkler ve Müslümanlar arasında iş ve düşünce birliğini güçlendirmenin yollarını da bulmak zorundayız. 

Kaynakça

Akpınar, Yavuz, “Gaspıralı’nın Külliyatını Neşre Hazırlamada Karşılaşılan Zorluklar”, Türk Edebiyatı, Eylül 2001. Sayı 335. 

 

Akyol, Taha, “Cedidcilik” TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 7, İstanbul, 1993.

 

Atsız Gökdağ, Bilgehan, “Türk Dünyasında İletişim Dili” Yeni Türkiye Dergisi, sayı 15, Mayıs-Haziran 1997.

Buran, Ahmet, “Türk Asrı İçin Önce Türkçe Asrı Gerekir” Yeni Türkiye Dergisi, sayı 15,  Mayıs-Haziran 1997.

Ercilasun, A. Bican, “Türk Lehçelerinin Anlaşılmasında Dikkat Edilecek Noktalar”  Dil Dergisi Orta Asya’da Türkçe Özel Sayısı, sayı 5, Mayıs 1992.

-----------------------, “Türk Dünyasının Kültürel Bütünleşmesi Amacı İçin:”, VI. Millî Eğitim Sempozyumu, Türk Yurdu Neş.  Ankara, 1993. 

-----------------------,  “ Türk Dünyasının Dil Birliği Meselesi” Türk Dünyası Üzerine İncelemeler, Akçağ yay. İlaveli İkinci Baskı, Ankara, 1997.

Kerimov, Bahtiyar; Mutalov, Şaahmet, “Ortak Türkçe”, (  Aktaran: Ertuğrul Yaman), 

Bilig dergisi, sayı 3, Güz l996.

Kırımlı, Hakan, “Gaspıralı İsmail Bey”, TDV İ.A. 13. Cilt, İstanbul, 1996.

Korkmaz, Zeynep, “Türk Dünyası ve Ortak Yazı Dili” TDK Uluslar Arası Türk Dili

 Kongresi Bildirileri, Ankara, 1992. 

----------------------, “Orta Asya’daki Yeni Gelişmeler ve Dilcilerimize Düşen Görevler” 

Dil Dergisi, sayı 5, Mayıs 1992. 

Kuçkartayev, Irıstay, “Türk Dillerinin Ortak Söz Varlığı Hakkında” TDK  3. Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı, Ankara, 1996.

Naskali Gürsoy, Emine, “Türk Dünyası ve Ortak Dil” Yeni Türkiye Dergisi, sayı 15,  Mayıs-Haziran 1997.

Öner, Mustafa, “Ortak Türk Alfabesi” Yeni Türkiye Dergisi, sayı 15,  Mayıs-Haziran 1997.

Özkan, Fatma, “Bugünkü Türk Lehçelerinde İletişimi Zorlaştıran Kelimeler” TDK  3. 

Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı, Ankara, 1996. 

Saray, Mehmet, “Gaspıralı İsmail Bey ve Türk Dünyasında Dil Birliği” TDK  3. Uluslar 

Arası Türk Dil Kurultayı, Ankara, 1996.

Sinanoğlu, Oktay, “Türkiyeden Türk Dünyasına Türkçenin Geleceği” Yeni Türkiye 

Dergisi, sayı 15,  Mayıs-Haziran 1997.

Tekin, Talat, “Orta Asya Türk Dilleri”  Dil Dergisi Orta Asya’da Türkçe Özel Sayısı, sayı 5, Mayıs 1992.

Türkmen, Fikret, “Türk Ortak Yazı Dili Problemi”, Avrasya Etüdleri, İlkbahar 1, 1994.

Yaman, Ertuğrul, “Ulu Çınarın Dalları: Türk Dili ve Lehçeleri”, Türk Kültürü dergisi, sayı 378, Ekim l994.

--------------------,  Gaspıralı İsmail ve Dilde Birlik, Akçağ Kit. 2. Baskı, Ankara, 2018. 

 

486 OKUNMA
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?