Medine'ye Selam Olsun

Hümeyra Yıldırım YALÇIN
Hümeyra Yıldırım YALÇIN
Medine'ye Selam Olsun
17-02-2024

Mekke'den ayrılacağınız son gün son tavafı yatsı namazından sonra yaptık. Osmanlı sütunlarının olduğu kısımlardan birinde biraz zemzem içtik, biraz oturduk, biraz dua ettik, biraz zaman geçirdik. Büyük oğlum Kâbe’de en çok tavaf yapmayı sevdiğini, küçük de zemzem içmeyi sevdiğini söyledi. 79 numaralı kapıdan çıkış yaptık. O kapı çok farklı diğerlerine göre. Girer girmez Osmanlı sütunları arasından Kâbe’yi göre göre ilerliyorsunuz. Çıkarken de dönüp arkaya baka baka vedalaşıyor ve tekrar gelmek nasip olsun diye dua ediyorsunuz. 

 

İhrama girmek için Peygamber Efendimiz(sav) ve Cebrail(as) tarafından belirlenmiş mi’kat mahallerine gidip oradan tekrar Kâbe’ye gelip önce tavaf sonra say ibadeti yapılıyor. Tüm bunların bitiminde saç kesimi ile ibadet tamamlanıyor. Mi’kat mahallerinden biri otobüsle yarım saat. Bizim son derece konforlu yaptığımız seyahati eskiden yürüyerek ya da develerle yapıyordu insanlar. Her yer taş, kaya, sıcak… Yolda bedevi ve çapulcu tehlikesi var. Deve adımıyla hesaplanınca otobüsle beş altı saatlik yol bile günlerce sürüyor. Onların o zahmete katlanışını düşününce ben de tüm hırslarımı, kibrimi, hasetimi otobüs tekerleğine takıp eze eze gidiyorum yolları. Lebbeyk nidaları motordan gelen homurtuyu bastırıyor. Klimalar camdan giren güneşe müsaade etmiyor. Hız çağı tüm konforuyla kalbi esir etmeye çalışsa da olmuyor. Çünkü buralarda O’nun(sav) ayak izleri, sözleri ve nefesi hala capcanlı duruyor. Sahabeler, buraya gelen peygamberler ve salih kulların hatıraları her rüzgâr estiğinde gönlümüzde iz bırakıyor. Hiçbir zorlamayla değil tüm bunlar kendiliğinden oluyor. 

 

Medine'ye otobüsle sabahın erken saatlerinde yol alıyoruz. Bedir savaşının olduğu mevkie varıp Bedir Şehitliğini ziyaret ediyoruz. Kuşlar her yerde… Şehitliğe gelenleri onlar karşılıyor. Üç boyutlu dünya perdesi kalksa gözümüzden diyecekler ki; insanlık insanlığı Bedir Savaşı’ndan öğrensin. Esirlere esir gibi davranılmadı. Okuma yazma öğretmeleri karşılığı serbest bırakıldılar. Görülmüş mü, duyulmuş mu böyle bir şey? Ah kuşlar… Ne güzel şahitlersiniz. Şahit olun ki O kutlu nebiyi bilmeden yaşayan yaşadım demesin. Salât ve selam O’na olsun…

 

Medine; küçük, beyaz, az katlı evleriyle ve yeşillikleriyle Mekke’den daha farklı bir manzara çiziyor. Sıcaklığı daha düşük, geceleri daha serin geçiyor. Otelden çıkınca ilk durağımız Gamame Mescid’i oluyordu. Mescidin önündeki parkta ve mescidin kubbelerinde kumrular uçuşuyor. Gamame bulut demek. Bulut Mescidinin etrafında kuş yağmuruna tutuluyoruz. Binlerce kuş hep birden havalanıp hep birden mescidin kubbelerine konuyor. İlk defa böyle güzel bir seyrin içinde buluyorum kendimi. Yoksa cennet böyle bir yer mi? Cennette olmak böyle bir his mi? Biraz ötede Efendimizin Ravza’sı var. Kuşlar oraya gidenleri huzura çıkarmaya hazırlıyor olmalılar.

 

Saatlerce oturabilirim kuşları seyrederek. Tüm şairler buraya gelmeli diyorum içimden. Gelmeli ve bir şeyler demeli. Benimle aynı şeyleri hissetmeli. Bir kaç kelime bulmalıyız inci ve mercan yerine geçecek. Şu kuşların kanat çırpmasını taklit edecek birkaç kelime lazım bize. Yoksa bu duygularımız köpüren sular gibi söner zamanla. Gelin şairler… Biliyor musunuz, dünyada böyle bir yer varmış. Beytullah ve Efendimiz’in Ravzası boyutlar ve iklimler üstü bir mekânmış. Dünyanın yedi harikası, yaylalar, yağmur ormanları, karlı dağlar, ünlü şelaleler, hep boşunaymış. Mekke'nin ot bitmez dağları ve Medine’nin tozlu yolları hepsinden daha evlâymış. 

 

Ezandan önce Ravza’ya oluk oluk insan akmaya başlıyor. Uyuşukluk ve miskinlik yok kimsede. Cennete girme telaşı var sanki insanların üzerinde. Ağlayanlar, hüzünlü gözlerle dolaşanlar, dua edenler, koşturan çocuklar, yem didikleyen kuşlar… Her milletten, her renkten, her yaştan insan Esselamu Aleyke ya Resulallah demek için yarışıyorlar.

 

Ravza’nın hemen yanında Cennetül Baki Mezarlığı var. Birçok sahabi burda medfun. Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer, Efendimiz ile aynı odada medfun. Onlara da selam veriyoruz. İslam davasının en güzel temsilcilerinden Allah razı olsun. Ben bayanların Ravza içine girebildikleri vakit yarım saat kadar zaman geçirdim orada. Selam ve dualardan sonra başımı kaldırıp ecdat yadigârı eserleri incelemeye başladım. Kubbelerin her birinin içi ince ince işlenmişti çiçeklerle, güllerle. Avizeler son derece şık ve özenle yapılmıştı. Sütunlara dokundum ve Rabbim bunları yapanlardan, taş taşıyanlardan, onu yerleştirenlerden sen razı ol dedim. Osmanlı göz bebeği gibi bakmış buralara. Ravza’da dolanırken Fahrettin Paşa, onun komutasındakiler ve Abdülhamit Han geldi aklıma. Nasıl katlanabildiler buraların bizim elimizden gidişine diye hayıflandım durdum. Acılarını yüreğimde hissettim. Türkiye’ye dönünce de kendi acımla baş başa kaldım. Meğer valizime hurma ve zemzemle birlikte hasreti de koymuşum. Tekrar gitme arzusu kalbimi çınlatıp duruyor.

 

Nasıl Kabeye dönüp dönüp bakarak zor ayrıldıysak aynı şekilde Yeşil Kubbe’ye de zor veda etmiştik son akşam. Orada namaz kılmasam, dua etmesem, öylece dursam bile çok güzelmiş. Ruhumuzun Ruhuna(sav) yakın olması çok güzelmiş. Gelince tüm ışıltısıyla, sivri dişleriyle, sahte gülüşüyle beni karşılayan hayata alışmak zor oldu. Alışmak da istemedim. Mekke ve Medine’de kısacık da olsa yaşadığıma hayat dersem bunca yıllık hayatım hayat değilmiş de buraya gelmek için bir hazırlık aşamasıymış diyebilirim. Bunca yıldır yaşadığıma hayat dersem Mekke ve Medine’de yaşadığım zaman dilimi hayat değil ona eminim. Rüya da değil hayal de değil. Arayıp durduğum neyse o. Kitaplarda, şiirlerde, yağan yağmurda, ışıl ışıl gözlerde ne aradıysam hepsinden daha ötesi oralarda beni bekliyormuş. Hz İbrahim’in davetine icabet edince anladım. Efendimizi ziyaret edince anladım. Rabbim tekrar nasip etsin. Herkese bu duyguları yaşamayı nasip etsin. Amin.

 

 Unuttuk İlhan’ı Kara Oğuz’u
İşledik seni göz bebeğimize
Bağışla ey şefi’ kusurumuzu
Bin küsür senelik emeğimize!

 

Yapamaz Ertuğrul Evladı sensiz
Can verir canânı veremez Türkler
Ebedi hâdimü’l-harameyniniz
Ölsek de Ravzanı ruhumuz bekler!  
diyen şaire rahmet olsun…

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?