?>

KKTC Dış işleri Bakanı TAHSİN ERTUĞRULOĞLU EURA24'e Açıkladı

Hanzade AVCIOĞLU Özel Haberi- Avrupa Birliği’ne nasıl yansıdı diyorsunuz?Bir kere olayın sahibi Avrupa Birliği.TürkDevletleri Teşkilatı üyelerinin bazılarının,Güney Kıbrıs’ı tanıma ve KKTC aleyhine belirli BM Güvenlik Kararlarına destek beyan etme olayının sahibi AB!

Özel Haber - 18 saat önce

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde düzenlenen dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST yoğun ilgiyle tamamlandı.Hem yakından takip ettik hemde Teknofest sonrası KKTC’nin önemli bürokratlarıyla röportaj yapma fırsatı buldum.İşte bu önemli isimlerden biri de Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloglu’ydu.Bir çok önemli olaya şahitlik etmiş,KKTC halkı tarafından çok sevilen,vatanperver,donanımlı,kıymetli bir Bakan Sayın TAHSİN ERTUĞRULOĞLU...Beyefendi ve nazik kişiliği ile bizleri kabul etti ve sorularımızı yanıtladı.ilk olarak kendisine KKTC de teknofest ve Türk Devletleri teşkilatı toplantısı sonrası KKTC de yansımaları ve bölge komşumuza ve Avrupa Birliğine nasıl bir mesaj verildiğini sorduğumuz KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu şunları söyledi:“DÜNYADA BÜTÜN SORUNLAR BİTMİŞ,AB KKTC İLE UĞRAŞMA GÜNDEMİ İÇİNDE””Avrupa Birliği’ne nasıl yansıdı diyorsunuz?Bir kere olayın sahibi Avrupa Birliği.TürkDevletleri Teşkilatı üyelerinin bazılarının,Güney Kıbrıs’ı tanıma ve KKTC aleyhine belirli BM Güvenlik Kararlarına destek beyan etme olayının sahibi AB.Bu aslında AB’nin utanç kaynağı olması gerekir.Yani AB hiç başka konusu kalmamış gibi,dünyada ele alınması gereken sorunlar bitmiş,KKTC ile uğraşma gündemi ile buluşması ve Türk Devletleri Teşkilatı üyelerini,KKTC ‘ye ve Anavatan Türkiye’ye karşı bir eyleme yönlendirmesi,ortaya bir miktarda maddi çıkar önererek,bu;AB’nin NEKADAR temsil ettiğini iddia ettiği veya temsil ettiği zannedilen,ulvî ülkeleri bünyesinde barındıran,demokrasiyi savunan insan haklarını savunan,hukukun üstünlüğünü savunan bir birlik olduğu iddiasının,nekadar saçma bir iddia olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.Burada bizim esas yapmamız gereken, söz konusu Türkî Devletleri,karşımıza alarak,onlara yaptıkları yanlışın bedelini ödetircesine  bir yaklaşım içerisine girerek,onları,daha fazla AB’nin, Rum’un kucağına itmemek olması gerekir.AB Rum tarafını 2004’te tüm Kıbrıs Adasını temsilen,üye devlet olarak aldığı noktadan itibaren,AB, Kıbrıs Türk’ü için muteber bir örgüt olmaktan çıkmıştır.Tamamen bir Rum örgütü haline gelmiştir.Bütün icraat ve öncelikleri ile Rum tarafını,şımartan,destekleyen politikalara sahip,Türk düşmanlığını ve karşıtlığını sergileyen bir örgüt haline gelmiştir.Bunu söylerken,şu şekilde algılanmamızıda istemiyoruz tabiki.Biz AB düşmanlığı yapan insanlar olarakta algılanmak istemiyoruz.Esas görevimiz AB’nin bize düşmanca politikalar yürüttüğünü görmek ve buna karşı bir duruş sergilemektir.Dediğim gibi sözünü ettiğim hatalar,bir değil ,iki değil,üç değil,beş değil…Kıbrıs konusunda AB,resmen Kıbrıs Türk halkından,Anavatan Türkiye’den özür dilemesi gereken,utanç duyması gereken politikaların sahibinden başka bir şey değildir.Rum tarafını neye göre üye yaptığının izahatını vermek mecburiyetindedir.Çünkü bildiğimiz gibi “Kopenhag Kriterleri” denen kriterler var üyelik için.Rum müracaatının,”Kopenhag Kriterleri”ile hiç bağdaşmadığı görmezden gelindi.Bu Kıbrıs Türk halkına haksızlık en hafif tabiriyle.O noktadan itibaren AB, artık Kıbrıs konusunda etkin bir rol üstlenebilecek,tarafsız,soruna taraf,kesimlere eşit mesafede bir örgüt olmaktan çıkmış,tamamen Rum yanlısı bir örgüt haline gelmiştir.Çünkü bildiğiniz gibi AB’de kararlar oy birliği ile alınır.AB almak istediği bütün kararlarda Rumların ve Yunanistan’ın olumlu oyuna ihtiyacı vardır.Bununda anlamı şudur:AB Yaptığı hatayı düzeltme yönünde o kapasiteyi kaybetmiştir.Düzeltme yönüne gitmeye çalışsa bile,Rum-Yunan vetosu ile karşılaşacağından,yapılan hatayı ortadan kaldırmaya yönelik bir karar alamayacak duruma gelmiş bir örgüttür.Ümitsiz bir vaka AB ve Türk Devletleri Teşkilatının bazı üyelerinin bu yanlışa yönlendirilmelerinin sorumluluğuda yine AB’ye aittir. Onların utanç vesilesi olması gerekir.Dediğim gibi,AB’nin değerlendirmesi gereken hiç bir konu kalmamış gibi,Rumları tatmin etme uğruna,Türk Devleri Teşkilatı üyelerini,bir miktar maddi çıkar da ortaya koyarak,bu yanlışa yönlendirmeleri,esas odaklanılması gereken,konusudur bu olayın.Yoksa Türk Devletleri Teşkilatı üyelerini eleştirmek kolay.Hata yaptılar,kabul…Ama esas olan hatayı yapana değil,yaptırana bakmak.Herzaman söylerim;Uluslararası ilişkiler de,bir konu:Nokta ile kapanmaz!Noktalı virgül gelir.Dolayısıyla sabırlı olmak lazım,dengeli yaklaşmak lazım.Tepkisel politikalarla bir yere varmak mümkün değildir.Planlı,programlı,soğukkanlı,ne yaptığını bilen,nereye varması gerektiğini bilen politikalarla bu sıkıntın da üstesinden geleceğimize yönelik hiç bir kuşkum yoktur.”

”KKTC TANINMAYI HAKETMEYEN BİR DEVLET DEĞİL,TANINMASI BİLİNÇLİ ŞEKİLDE ENGELLENEN BİR DEVLETTİR.”Akabinde,KKTC’nin uluslararası alanda ülke olarak tanınması için Türkiye’nin diplomasi adımının Azerbaycan ve Türk devletleri üzerinden sürdürülmesinin,Türk cumhuriyetleri ile diplomasi ve ticari ilişkilerde istenilen seviyeye ulaşılabilindi mi? Ve karşılıklı konsoloslukların açılmasını ne zaman ön görüyorsunuz ?diye sordugumuzda,Bakan Ertuğruloğlu:İstenilen düzeyde olmadığını,istenilen düzeyde olmamasınınsa iki ana gerekçesinin olduğu,bundan birinin AB bir digerininse BM güvenlik konseyinin beş daimi üyesi olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu sözlerine şöyle devam etti:”Bu iki faktör KKTC’nin tanınmasının önünde fiilen aktif bir şekilde görev yaptıkları için KKTC’nin tanınması bugüne kadar geciktirilmiştir.Yani KKTC Devleti ,tanınmayı haketmeyen bir devlet değil,tanınması bilinçli bir şekilde bilfiil etkili bir şekilde engellenen bir devlettir.Bu;bizim kararlılığımızı,haklılığımızı,ortadan kaldıran bir engel değildir.Olayın daha da motive olduğumuz bir boyutudur.Çünkü önümüzde iki seçenek var.Bu karşımızdaki engelleri oluşturanlara ya boyun eğeceğiz !”Bu da Ada’daki Türk varlığını sona erdirmek” demektir.”Türkiye’mizi bitirmek” demektir.Yada bunlara karşı dik duruş sergileyeceğiz,mücadele edeceğiz,bedeli neyse o olsun.Bizim tercihimiz,bizim yolumuz bildiğiniz gibi,ikinci seçenektir.KKTC Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi açılış töreninde,Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşma,Kıbrıs Türk halkının yüreğine su serpmiştir.Kıbrıs Türkü’nün bu mücadelede yalnız olmadığı,bugüne kadar olduğu gibi,bugünden itibaren de adım adım Anavatan ile birlikte bu mücadeleyi sürdüreceği gerçeği bir kez daha ortaya çıkmıştır.Dolasıyla ne Turkî Devletlerle ne İslam Camiası ile ilişkilerimiz tam arzu ettiğimiz seviyede değil.Bunun arzu ettiğimiz seviyeye gelmesi önünde sözünü ettiğim haksızlar,ülkeler,güçler vardır.Bunlar kendi yaptıkları hatayı,düzeltme yönüne gitmek yerine,kendi yaptıkları hatayı bizimde kabul etmemiz ve yapılan hatayı legalize etmemizi bekliyorlar.O yüzden moralimizi bozmak gibi bir lüksümüz yok.Tam aksine her zorlugun bizi motive etmesi gereken bir olay olarak değerlendirilmesi gerekir.Yıllar önce bir İngiliz Diplomata,”Kıbrıs Türk’üne yapılanlar adil değildir “diye bir cümle kullanmıştım.Onun da cevabı:”Uluslararası ilişkiler de,adalet diye bir mefrum olduğunu size kim söyledi?” olmuştu.Dolayısıyla az öncede belirttim AB özellikle veya BM…2. Dünya Savaşı sonrası dünyaya bir düzen getirme,huzur getirme ve barış sağlama adına kurulan bir düzen,BM Örgütü,Güvenlik Konseyi,Beş daimi üye,Genel Kurul…Ama yaşanan olaylar şunu gösteriyor herkese,düzen bu değil,düzem tam tersine,uluslararası kriz yaratmaya yönelik olarak çalışan bir düzen.Belli ülkelerin,belli güçlerin çıkarlarını korumaya yönelik bir düzen.Bu yapı içerisindede olabildiğince haksızlığın yaşandığı,haklının değil güçlünün haklı görüldüğü ve özellikle BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin kendi çıkarları uğruna bütün dünyayı ateşe sokabilecek yolda hareket ettikleri görülüyor.Bu anlamdada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın:”Dünya beşten büyüktür!”cümlesi,son derece anlamlı.Bu henüz tam olarak algılanmamış olabilir.Ama tam bir değişim sürecindeyiz,yeni bir dünya düzeni kuruluyor.Bu yeni dünya düzeni kuruluyor.Anavatanımızda bu yeni düzende yerini bulacak,Anavatanımızın bulduğu yerde bizde olacağız.”

”GAZZE’DE YAŞANAN VAHŞET,YILLAR ÖNCE KIBRIS TÜRK’ÜNÜN YAŞADIĞI VAHŞETTİR.”Bu yüreğe dokunan ve çok anlamlı sözlerin üzerine,KKTC’nin ülke olarak tanınması İçin Avrupa Birliği ile diplomatik müzakereler hep sürdü , bundan  sonra Türkiye ile beraber yakın zamanda farklı bir diplomasi hamlesi başlar mı? Sorusuna ise Bakan Ertuğruloğlu:”Onun hamlesi üç sene önce başladı,eylül ayın da dördüncü sene olacak.Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ın dünyaya herkesin gözünün içine bakarak BM Gebel Kurulunda,bütün dünyanın orda olduğu bir oturumda,KKTC’yi tanımaları çağrısı,Kıbrıs Türk’üne yönelik,izolasyonların,ambargoların sona erdirilmesi gerektiği çağrısı…Bütün bunlar hafife alınacak ve sanki söylenmemiş gibi algılanacak cümleler değil !Son derece önemli.Sonuçta konuşan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı.Türkiye herhangi bir ülke değil,Cumhurbaşkanı Erdoğan herhangi bir kişi değil!Dolayısıyla Anavatanımız bu yola çıkmıştır.Kıbrıs Türk’ünün yalnız olmadığını, Türk ulusunun kopmaz bir parçası olduğunu,haksızlıklarla boguştuğu,hakketmediği izolasyon ve ambargolarla boğuşma durumunda bırakıldığı,bütün dünyayla bunlar paylaşılıyor.Ama dediğim gibi hiç birşey bir gecede değişmiyor.Herşey bir süreç meselesi.Sabırlı olmak lazım.Soğukkanlı olmak lazım.Ne yaptığını bilen bir taraf olmamız lazım.Duygusal değil,gerçekçi politikalarla önümüzü açmaya çalışmamız lazım.Kesinlikle bu günler gelecektir.KKTC bir realitedir.Anavatan Türkiye olduğu sürece güçlü Türkiye,güçlü KKTC siyasetide var olmaya devam edecektir.Biz mücadelemizden gurur duyuyoruz.1974 Barış Harekatına kadar,Kıbrıs Türk’ü burada destansı bir mücadele vermiştir.Bu mücadeleyi Anavatanın desteğiyle vermiştir.BM Barış gücü denen askerler adaya 1964’te geldi ama onların adaya gelmesi akıtılan kanı durdurmamıştır.BM Barış gücü askerlerinin adaya gelmesinin gerekçesi,Güvenlik Konseyinde 1964’te 186 nolu kararla.Bütün hata ordan başlar zaten ki akan kanın durdurulması gerekçesiydi.Akan kan dedikleride,Kıbrıs Türk’ünün akan kanı.Katliam girişimiyle karşı karşıya olan Kıbrıs Türk’ünün.Barış gücü denen askerler geldi amaKıbrıs Türk’ünün katledilmesini hiç bir şekilde engelleyemediler.Gazze’de yaşanan vahşet yıllar önce burada Kıbrıs Türk’ünün yaşadığı vahşettir.Bu vahşet ancak 1974’te Türk askerinin adaya gelişiyle sona erdi.1974’ten bu güne adada barış ortamı vardır,huzur vardır,çözümün temelleri atılmıştır.Rum tarafının bütün siyaseti 1974’ün yarattığı gerçekleri ortadan kaldırmak ve geriye götürmektir.Bizimde bütün gayretimiz 1974’ün yarattığı ortamın üzerine geleceği inşa etmektir.Bu kadar taban tabana zıt vizyonlarla,bu adada bu mücadeleyi veriyoruz Rumlara karşı.Ve hiç bir engel bizi kararlılığımızdan,yolumuzdan geri döndürecek kapasitede değildir.” Sayın Ertuğruloğlu’nun”Gazze’de yaşanan vahşet yıllar önce burada Kıbrıs Türk’ünün yaşadığı vahşettir”sözleri itiraf etmeliyim ki yüreğime çok dokundu.O dönemde yaşayan ve çogu katledilen Kıbrıs Türk’ü geldi gözümün önüne…Çünkü Gazze’de yaşanan katliam,soykırım hergün tarifi olmayan acının üzerine bir yenisini ekliyor.Ve tüm bu duygu seli içinde, Bakan Ertuğruloğlu’na, Ortadoğu da yaşanan savaşlar  ve Akdeniz bölgesinin güvenliği ilgili düşüncesinin ne olduğunu  sordum.Bu sorum karşısında Bakan Ertuğruloğlu:

”BURADA GÜVENLİĞİ SAĞLAYACABİLECEK BİR TEK ÜLKE VAR,ODA,ANAVATAN TÜRKİYE”“Burada güvenliği sağlayabilecek bir tek ülke var oda Türkiye.Bölgede güvenilebilecek,politikaları insanlığa saygı,sevgi temelinde oluşturan tek ülke var,oda Anavatan Türkiye.Nitekim son Suriye olaylarıda bunu ortaya koymuştur.Filistin davasına karşı bu kadar destek beyan eden,uluslararası platformda sesini yükselten,Netanyahu’nun katliam girişimlerini eleştiren,aktif politika sürdüren Türkiye olmuştur.Herkes sessiz sedasız izlemeyi tercih ederken,dış politikası insanlığa saygı,temelinde oluşan Anavatan Türkiye,görevini hakkıyla yerine getirmiştir.Bundan sonrada,Doğu Akdeniz’de istikrar ve güvenli bir ortam oluşabilecekse bu Anavatan Türkiye’nin bunları yerine getirmesi ile olacaktır.Türkiye dışarında hiç bir ülke kadar masumane gerekçelerle,barış,huzur istikrar güvenlik diye bir dış politika anlayışı yok.”dedi.Bu anlamlı söyleşi için KKTC Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloğlu’na çok teşekkür ederim.

Haftanın Öne Çıkanları

KKTC CUMHURBAŞKANI SAYIN ERSİN TATAR,TEKNOFEST ÖNCESİ EURA24’E KONUŞTU

2025-05-01 08:03 - Özel Haber

KKTC Meclis Başkanından EURA24'e Özel Açıklamar

2025-05-02 22:14 - Özel Haber

TRNC PRESIDENT ERSİN TATAR SPEAKS TO EURA24 AHEAD OF TEKNOFEST

2025-05-01 08:20 - Özel Haber

TRNC Parliament Speaker's Special Statements to EURA24

2025-05-02 22:38 - Özel Haber

TRNC Prime Minister Mr. Ünal Üstel Special Interview for EURA24

2025-05-05 19:47 - Özel Haber

KKTC Başbakanı Sayın Ünal Üstel EURA24'e Özel Röportaj

2025-05-05 19:29 - Röportajlar

KKTC Dış işleri Bakanı TAHSİN ERTUĞRULOĞLU EURA24'e Açıkladı

2025-05-07 22:17 - Özel Haber

Yaptığı Yorumlarla Nokta Atışı Yapan Astroloji Uzmanı EMRE KUZU!

2025-05-07 16:30 - Özel Haber

Fethiye Kabak Koyu

2025-05-04 19:46 - Yaşam

Bir Bardak Çayın Hikayesi

2025-05-06 23:12 - Yaşam

İlgili Haberler

TRNC Foreign Minister TAHSİN ERTUĞRULOĞLU Special Statement for EURO 24

22:30 - Özel Haber

Yaptığı Yorumlarla Nokta Atışı Yapan Astroloji Uzmanı EMRE KUZU!

16:30 - Özel Haber

TRNC Prime Minister Mr. Ünal Üstel Special Interview for EURA24

19:47 - Özel Haber

TRNC Parliament Speaker's Special Statements to EURA24

22:38 - Özel Haber

KKTC Meclis Başkanından EURA24'e Özel Açıklamar

22:14 - Özel Haber

Günün Manşetleri

UGEP Başkanı Bilgehan Aktaş’tan KAFKASSAM’a Stratejik Ziyaret

11:11 - UGEP Haberleri

TRNC Prime Minister Mr. Ünal Üstel Special Interview for EURA24

19:47 - Özel Haber

KKTC Başbakanı Sayın Ünal Üstel EURA24'e Özel Röportaj

19:29 - Röportajlar

TRNC Parliament Speaker's Special Statements to EURA24

22:38 - Özel Haber

KKTC Meclis Başkanından EURA24'e Özel Açıklamar

22:14 - Özel Haber