eura24 news’e verdiği özel röportajda Dr. Yazıcı, siyasal temsilin öneminden göçmen kökenli gençlerin topluma entegrasyonuna, Bremen’deki güncel sorunlardan CDU’nun çözüm politikalarına kadar birçok başlıkta samimi değerlendirmelerde bulundu.
eura24: Sizi siyasete yönlendiren temel motivasyon neydi? Neden CDU?
Dr. Oğuzhan Yazıcı: Siyasete atılmamın temel nedeni, toplumumuz için sorumluluk almak ve yaşadığımız şehri daha iyi bir yer haline getirmek istememdir. Özellikle sesi duyulmayan insanlarımızın sesi olmak, onların sorunlarını meclise taşımak ve çözüm üretmek benim için büyük bir önem taşımakta.
CDU’yu tercih etmemin temel nedeni ise, insanı merkezine alan, değer ve ilke temelli bir siyaset anlayışına sahip olmasıdır. CDU, insanın Allah tarafından yaratıldığına ve bu nedenle her bireyin onurunun dokunulmaz olduğuna inanır. Bu anlayış, özellikle geleneksel, muhafazakar veya Müslüman değerleri benimseyen insanlar için çok anlamlıdır. Ben hem değerlerine bağlı, hem de dünyaya açık bir insanım — bunu CDU’da buldum.
eura24: Bremen özelinde öncelik verdiğiniz toplumsal sorunlar neler?
Dr. Oğuzhan Yazıcı: Öncelik verdiğim başlıca toplumsal sorunlar; eğitimde fırsat eşitsizliği ve çocuk yoksulluğu.
Bremen’de çocuk yoksulluğu oranının %30’a ulaşmış olması başlı başına bir skandaldır. Bu tablo, sosyal adaletsizliğin ve yanlış yönetimin en acı göstergesidir. Bu, Almanya gibi dünyanın en güçlü dördüncü ekonomisine sahip bir ülkede kabul edilemez bir durumdur.
Eğitim konusu da bu yoksulluğun en önemli nedenlerinden biridir. Bremen'deki mevcut eğitim sistemi, adeta yarının işsizlerini ve kaybedenlerini hazırlıyor. Bu çok net bir fırsat eşitliği sorunudur ve Bremen'de bu eşitlik sağlanamıyor. Almanya çapındaki testlerde Bremen'in sürekli son sıralarda olması bunun açık bir göstergesidir.
Eura24: Türk kökenli bir siyasetçi olarak, göçmen toplumlara yönelik politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dr. Oğuzhan Yazıcı: Göçmen kökenli bireylerin topluma aktif katılımı ve fırsat eşitliği benim için her zaman çok önemli oldu. Entegrasyonun başarılı olabilmesi için karşılıklı saygı, hoşgörü, eğitim ve özellikle dil öğrenimi vazgeçilmez unsurlardır. Bu alanlarda CDU içinde de önemli çalışmalar yürütülüyor ve bu konulara ciddi şekilde önem veriyoruz.
Göçmen kökenli insanların hem sosyal hayatta hem de siyasette daha fazla yer almalarını destekliyorum ve bunu bizzat teşvik ediyorum. Ancak gerçekçi olmak gerekirse: Alman siyasetinin göçmen topluma olan ilgisi hâlâ yeterli düzeyde değil. Özellikle partilere insanımızı kazandırmak — yani onları aktif siyasi sürece katmak — uzun yıllardır emek verdiğim bir konu, fakat bu alanda hâlâ hedeflediğimiz noktada değiliz.
Bunu değiştirmek için çaba göstermeye devam ediyorum. Çünkü siyaset, sadece bir grup insan için değil, toplumun tüm kesimleri için çalışmalı. Göçmen kökenli bireylerin karar mekanizmalarında daha fazla yer alması, hem onların sesinin duyulmasını hem de siyasetin daha kapsayıcı olmasını sağlar.
Eura24: Gençlerin siyasete ilgisini nasıl artırabiliriz? Bu konuda CDU içinde çalışmalar var mı?
Dr. Oğuzhan Yazıcı: Gençlerin siyasete daha fazla ilgi göstermesi için onlara gerçek anlamda alan açmak, fikirlerini dinlemek ve değer vermek gerekiyor. CDU’da gençlik teşkilatımız Junge Union (JU) aracılığıyla gençlere aktif katılım fırsatları sunuyoruz. Ayrıca okullarda ve gençlik merkezlerinde düzenlenen projelerle siyaseti gençler için daha erişilebilir hale getirmeye çalışıyoruz.
Ancak bu ilgi çift taraflı olmalı. Burada önemli bir gerçek var: Türkiye kökenli gençlerimiz, özellikle Merkel döneminde olduğu gibi, CDU’ya yeterince ilgi göstermemekte ve parti tercihlerinde farklı yönlere kayabilmektedir. Bu nedenle bizler parti olarak gençlere ve onların beklentilerine daha cevap veren, kapsayıcı ve ilgi çekici politikalar geliştirmek ve kayıp olan güveni tekrar kazanmak zorundayız.
Eura24: Son olarak, Almanya’daki Türk toplumuna iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Dr. Oğuzhan Yazıcı: Toplum olarak birlik içinde hareket edersek, hem kendi kimliğimizi koruyabilir hem de yaşadığımız ülkenin aktif ve saygın bir parçası olabiliriz. Siyasi ve toplumsal hayata katılmaktan asla çekinmemeliyiz. Çünkü her bireyin katkısı, hem kendi toplumumuz hem de Almanya için büyük bir değerdir.
Almanya’daki Türk toplumu, bu ülkenin zenginliğinin önemli bir parçasıdır ve geleceğin şekillenmesinde güçlü bir rol oynayabilir. Ancak bu süreçte, inandığımız değerlerden ve kültürümüzden taviz vermeden hareket etmek en önemli prensibimiz olmalıdır.
Birlikte hareket ederek, hem kendi köklerimize bağlı kalabilir hem de içinde yaşadığımız toplumda saygı gören, etkin bireyler olabiliriz.
Eura24: Sayın Dr. Oğuzhan Yazıcı teşekkür ederiz
