Türk Dünyası

Doğu Türkistan’da, Çin’in Zorunlu Asimilasyon Kampları

Çin yönetimi, sert güvenlik politikalarını “terörle mücadele” gerekçesiyle savunuyor. 2014’te Urumçi’de meydana gelen ve 39 kişinin ölümüne yol açan bombalı saldırının ardından Pekin, Uygurlara yönelik baskıyı artırdı. Uzmanlar bu olayın, Çin için adeta “kendi 11 Eylül’ü” gibi sunulduğunu, bunun da kitlesel gözetim ve kampların gerekçesi haline getirildiğini belirtiyor.

Doğu Türkistan’da, Çin’in Zorunlu Asimilasyon Kampları
28-09-2025 09:00
27-09-2025 22:39

“Uygurlar Zorla Susturuluyor

Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nin kuruluşunun 70. yılı kutlamaları, baskı ve zulüm altında yaşayan Uygurlar için acı bir tabloyu yeniden gündeme taşıdı. Londra’da sürgünde yaşayan Uygur şair Aziz Isa Elkun, “O görüntülere bakmaya dayanamadım” diyerek Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in katıldığı törenlere tepki gösterdi.

Sürgündeki Uygur aydını Aziz Isa Elkun, Çin’in resmi televizyonlarının yayınladığı görüntüleri izleyemediğini söylüyor. “Bir-iki saniye sonra kapattım. Çünkü Uygurların maruz kaldığı zulümle bu kutlama arasındaki tezat dayanılmaz” ifadelerini kullandı. Elkun, Çin’in son yıllarda yüzbinlerce Uyguru “mesleki eğitim” adı altında kamplara kapattığını, bunun gerçekte ise “zorunlu asimilasyon ve işkence” anlamına geldiğini vurguluyor.

Kamplar ve Zorla Çalıştırma İddiaları

Pekin yönetimi, bu merkezleri “terörle mücadele için mesleki eğitim kurumları” olarak tanımlasa da, Human Rights Watch ve Amnesty International gibi uluslararası kuruluşlar, burada işkence, zorla çalıştırma ve insanlığa karşı suçlar işlendiğini belirtiyor. ABD merkezli Atlantic Council’in 2024 tarihli raporuna göre, en az 500 bin Uygur 2022’ye kadar bu kamplarda tutuldu.

Uzmanlara göre Çin’in asıl amacı, bölgeyi tamamen ülkeye entegre etmek ve Uygurları ucuz işgücü olarak üretime yönlendirmek. Binlerce kişi tekstil, tarım ve üretim tesislerinde zorla çalıştırılıyor.

Pekin’in “Terörle Mücadele” Gerekçesi

Çin yönetimi, sert güvenlik politikalarını “terörle mücadele” gerekçesiyle savunuyor. 2014’te Urumçi’de meydana gelen ve 39 kişinin ölümüne yol açan bombalı saldırının ardından Pekin, Uygurlara yönelik baskıyı artırdı. Uzmanlar bu olayın, Çin için adeta “kendi 11 Eylül’ü” gibi sunulduğunu, bunun da kitlesel gözetim ve kampların gerekçesi haline getirildiğini belirtiyor.

Demografik Değişim ve Kültürel Baskı

Uygur Özerk Bölgesinde bugün yaklaşık 30 milyon Uygur yaşıyor. Bölge nüfusunun %45’ini oluşturan Uygurların oranı, Pekin’in sistemli Han Çinlisi göç politikalarıyla giderek düşüyor. Uygurlar ise siyasi karar mekanizmalarında etkisiz bırakılıyor. Resmî olarak bölgenin valisi bir Uygur olsa da, gerçek yetki Pekin’den gelen Han Çinli parti sekreterlerinde bulunuyor.

Diasporada Kimlik Mücadelesi

Çin’deki baskılar nedeniyle dünyanın farklı ülkelerine dağılan Uygurlar, kimliklerini koruma mücadelesi veriyor. Avrupa ve Amerika’da kurulan kültür merkezleri, çocuklara Uygurca eğitim veren kurumlar ve yayımlanan kitaplarla kültürel miras ayakta tutulmaya çalışılıyor.

Şair Aziz Isa Elkun da Londra’da sürdürdüğü akademik çalışmalarıyla sesini duyurmaya çalışıyor. Annesinin Çin polisi tarafından sürekli taciz edildiğini belirten Elkun, buna rağmen mücadelesinden vazgeçmeyeceğini vurguluyor:

“Ben umutluyum. Adaletin er ya da geç kazanacağına inanıyorum.”

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER