Türk Dünyası

Türk Dünyasının Bağımsızlığına Adanmış Bir Ömür

Azerbaycan’da görevde olduğu süre boyunca Rus ordusunun Azerbaycan’dan çıkartılması, milli para birimi, Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi gibi yeniliklere imza atmıştı. Türk dünyasının unutulmaz liderlerinden Elçibey, 22 Ağustos 2000’de tedavi gördüğü Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

Türk Dünyasının Bağımsızlığına Adanmış Bir Ömür
23-08-2025 10:25
23-08-2025 10:44

Ebulfez Elçibey: Bağımsızlık Yolunda Bir Ömür

 

“Ben Atatürk’ün əsgəriyəm”…

Bu cümle, Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesinin unutulmaz lideri Ebulfez Elçibey’in hayat felsefesini ve yol haritasını özetliyordu.

1938 yılının sıcak bir yaz gününde, Nahçıvan’ın küçük Keleki kasabasında dünyaya gelen Ebulfez, çocuk yaşta vatan hasreti, savaş acısı ve yoksullukla tanıştı. Babası Kadirkulu Bey, II. Dünya Savaşı’na katıldı ve bir daha geri dönmedi. Annesi Mehrinisa Hanım, Anadolu’dan Keleki’ye göç etmişti. Bu zorlu koşullar, Elçibey’in karakterini yoğurdu; vatan sevgisini, bağımsızlık idealini daha çocukluk yıllarında kalbine nakşetti.

Öğrencilikten Mücadeleye

1957’de girdiği Azerbaycan Devlet Üniversitesi Doğu Dilleri Enstitüsü Arapça Bölümü’nde sadece derslerle yetinmedi. Tarih, kimlik ve özgürlük üzerine düşüncelerini paylaşacak dernekler kurdu. Genç yaşta, halkının geleceğini dert edinen bir dava adamıydı.

1963’te Mısır’da tercümanlık yaptı. Döndüğünde ise Sovyet sisteminin baskıcı yüzüyle karşı karşıya kaldı. 1975’te “milliyetçilik” suçlamasıyla hapse atıldı. KGB’nin zindanlarında, taş ocaklarının ağır koşullarında geçen 18 ay, onun azmini kırmadı. Aksine, “Bağımsız Azerbaycan” hayalini daha da büyüttü.

Atatürk’ün Askeri

Elçibey, hayatı boyunca Mustafa Kemal Atatürk’ten, Gandhi’den ve Mehmet Emin Resulzade’den ilham aldı. Ona göre Azerbaycan, bir gün mutlaka tam bağımsız olmalı, Kuzey ve Güney birleşmeli, Türk dünyası yeniden ayağa kalkmalıydı. “Turan’ın yolu birleşik Azerbaycan’dan geçer” derken, sadece bir hayali değil, bir milletin kaderini işaret ediyordu.

Cumhurbaşkanlığı Yılları

1989’da kurduğu Azerbaycan Halk Cephesi ile halkı etrafında topladı. 1991’de Sovyetler dağıldığında, özgürlüğe en yakın günler başlamıştı. 7 Haziran 1992’de yapılan seçimlerle Azerbaycan’ın ikinci Cumhurbaşkanı oldu.

Fakat bağımsızlığın ilk yılları kolay olmadı. Dağlık Karabağ’da Ermeni saldırıları, Rusya’nın oyunları ve içerideki siyasi çekişmeler ülkeyi sarstı. Cephedeki yanlışlar, Suret Hüseynov’un ayaklanması ve Moskova’nın destekli baskılar sonucunda Elçibey, halktan beklediği desteği bulamadı. 1993’te Nahçıvan’ın Keleki köyüne çekilmek zorunda kaldı. Orada dört yıl dört ay süren bir yalnızlık dönemi başladı. Abluka altındaki bu yıllar, onun hem kaderi hem de direnişinin sembolü oldu.

Ankara’da Son Nefes

1997’de Bakü’ye dönerek muhalefete katıldı. “Bütün Azerbaycan Birliği”ni kurarak mücadelesini sürdürdü. Ancak ömrü vatanı kadar uzun olmadı. Prostat kanseriyle savaşan Elçibey, 22 Ağustos 2000’de Ankara’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 62 yıllık ömrü, Azerbaycan’ın bağımsızlık tarihiyle özdeşleşti.

Naaşı Bakü’ye götürüldü. Fahri Hıyaban Mezarlığı’na defnedildiğinde, yüz binlerce insan onu son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Bu manzara, Elçibey’in halkın gönlündeki yerini bir kez daha gösterdi.

Bir Dava Adamının Mirası

Elçibey yalnızca bir siyasetçi değil; idealleriyle yaşayan, halkının geleceğine inanmış bir dava adamıydı. Eserleri, fikirleri ve en çok da “özgürlük” için verdiği mücadeleyle hatırlanıyor:

  • Tolunoğulları Devleti (868-905)
  • Deyirdim ki, Bu Quruluş Dağılacaq
  • Bütöv Azerbaycan Yolunda
  • Azadlık ve Demokrasi

Bugün onun adı anıldığında, sadece Azerbaycan’da değil, bütün Türk dünyasında bir bağımsızlık lideri, bir dava adamı, bir Atatürk sevdalısı hatırlanıyor.

Ebulfez Elçibey…

Tarihin tozlu sayfalarına değil, milletinin gönlüne kazınmış bir isim.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER