Edison'un Annesi

Azade BALAYEVA
Azade BALAYEVA
Edison'un Annesi
20-12-2022

"Ev hanımıyım. İki çocuğum var. Kayınvalidem ve görümcem hep çalışmıyorsun, eve para getirmiyorsun, kocana yük oluyorsun diyorlar. İki çocuk büyütüyorum, ev işi yapıyorum. Bunlar iş sayılmıyor mu?"

Türk bir anneden gelen bu mektuba internet gazetelerinden birinde rastladım. Anne bir psikologdan destek istiyordu. Aslında bu annenin sorusu ev kadınlığını ve Anneliği hor gören her kese  yönelmişti. Dünyada insan yetiştirmekten daha zor, daha sorumlu bir iş var mı? Bu dünyadaki tüm iyilikler ve tüm kötülükler, hayatımızı kolaylaştıran tüm keşifler, insanlığa hizmet eden tüm icatlar, hepsi farklı-farklı bireylerin imzasını taşıyor. Peki, bu bireyleri kim yetiştirdi?

Tabii ki, bir Anne.

Bu sadece biyolojik annelikle ilgili değil. Annelik bir görevdir. Annelik bir meslektir. Bu mesleğin taşıyıcılarının işlevleri, bir kişinin sadece maddi arzularını değil, aynı zamanda manevi ihtiyaçlarını da tatmin etmeyi, hayatta doğru yolu göstermeyi içerir. Bu sorumlulukların üstesinden gelen anneler, sadece soyadlarına değil, çevresine, ülkesine, dünyaya güzel bir insan kazandırmış oluyorlar.

Harabeler üzerine sıfırdan devlet kuran Atatürk'ü bir anne büyütmedi mi? Ama onlarca ülkeyi harabeye çeviren ve tarihin en kanlı savaşına imza atan Hitler'i bir anne büyütememiş. İnsanlık tarihinin en güzel mimari örneklerini yaratan Antonio Gaudini bir anne büyütmedi mi? Ama dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis tapınağını sadece adı tarihde kalsın diye yakan Herostratus'u bir Anne büyütememiş. Azerbaycan'da 2. Karabağ Savaşı sırasında otuza yakın askerin olduğu alana düşen el bombasının üzerine atlamakla "yalnızca ben ölürsem bir şey olmaz, teki 30 Anne gözüyaşlı kalmasın, 30 eve şehit çenazesi gitmesin” diyerek onlarca kişinin hayatını kurtaran Tarlan Hasanovu bir Anne büyütmedi mi? Ama  çocuk, yaşlı, genç demeden onlarca insanı katletmiş zamanın en dehşetli seri katili Andrey Çikatilonu bir Anne büyütememiş.

Demek ki, insan yetiştirmek de bir bilim dalı. Hem de yeni buğday çeşitleri yaratmaktan, daha çok işlevli teknolojik ekipmanlardan, yeni ilaçlar hazırlamaktan çok daha zor ve sorumlu bir bilim dalı.

Dünyada her yıl daha karlı alanlar yaratmak, daha kaliteli ürünler üretmek, daha modern yaşam koşulları sağlamak için büyük çalışmalar yapılıyor, milyarlarca doları bulan yatırımlar yapılıyor. Peki daha kaliteli, daha mutlu insan yetiştirmek için ne gibi çalışmalar yapılıyor? Bunun için her yıl ne kadar maliye ayrılmaktadır?

Ne yazık ki, son yıllarda yaşananlar neinki daha kaliteli insan yetiştirmeye hizmet ediyor, aksine giderek büyüyen yeni nesilin insanlığı daha da geriye çekeceği düşünülüyor. Uyuşturucu bağımlılığı, çocuklarda telefon ve bilgisayar alışkanlığının neden olduğu otizm, dikkat eksikliği bozukluğu, skolyoz, göz zayıflığı vb. bir takım hastalıkların artması, teknolojinin yüksek gelişimi ile her şeyin dijitalleşmesi sonucu insanların tembelleşme eğilimi, pasif bir hayatın yol açtığı sorunlar vb. Bunlar daha fiziksel problemler. Yeni neslin manevi sorunları bundan çok daha büyük. Son yıllarda insanların merhamet duygusunun azaldığı, herkesin birbirine karşı soğuk davranmaya başladığı, şiddet ve kadın cinayetlerinin bitmediği, insanların hemen her adımını maddi çıkarlara dayandırdığı ve sosyal ağların yaygınlaşması sonucu aile yapısının ciddi şekilde etkilendiği görülmekte. Yapılan bir araştırmaya göre günümüzde sosyal medya sayesinde adeta başkalarıyla yarışan, hayattan zevk almayı bırakıp sürekli sınavlara giren, yalnızlığa sürüklenen ve sadece zevki (uyuşturucu, alkol, kumar, sanal seks) düşünen bir nesil, yaşam şekli oluşmuş. Son yılların en büyük sorunlarından biri olan teknolojik bağımlılık, insanları kitaplardan da epey uzaklaştırmış. Kitap okumayan toplumun ise yolu ne yazık ki, uçurumdur. Bu tür rahatsız edici durumlarda en büyük sorumluluk yine anneye düşmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan bir yurttaşımız şöyle yazıyor: "Amerika'da Yahudi bir kadınla tanıştım, arabasında neredeyse tüm iyi üniversitelerden çıkartmalar vardı - Harvard, Yale, Duke, Penn ... “Vay canına, bu üniversitelerin hepsinde okudunuz mu?"  - diye sordum. “Ben değil, 3 çocuğum okudu”, - dedi. “Hepsi okulun en iyi öğrencileriydi, her biri 10-12 üniversite kazandı, birini seçtiler. Biri anne karnındaki çocuklara kalp ameliyatı yapan 50 doktordan biri”. Çocukları hakkında o kadar gururla konuşuyordu ki…. “Nasıl böyle eğitimli çocuklar yetiştirdiniz?”, - dedim. “Okuyarak, onları müzelere, operaya, baleye götürerek, kitapları sevdirerek, seyahata çıkararak, onlarla konuşarak ve sadece SEVEREK dedi...”

          Severek... Evet, insanı İNSAN yapan en önemli etkenlerden biri de sevgidir. Çocuk sevgiyle çevrili, mutlu, kaygısız büyümeli. Sevgisiz ve geçimsiz ailelerde büyüyen çocuklar çoğu zaman çevrelerine ciddi sorunlar yaşatmakta ve çoğu durumda da ciddi suçlar işleyenler bu tür ailelerden gelmektedir. Ağır suçların araştırılması sonucunda varılan sonuç, bu suçların faillerinin çoğunun zor bir çocukluk geçirdiği ve çocukluklarında aldıkları travmaların daha sonra onları korkunç suçlar işlemeye yönelttiğidir.

Kaliteli insan yetiştirmede Annenin rolünün ne kadar büyük olduğunu kanıtlayan ve bir çoğunuzun aşina olabileceği bir başka hikayeyi daha hatırlatmak istiyorum. Elektriğin mucidi Thomas Edison bir gün okuldan eve geldiğinde annesine bir mektup verir ve "Bu mektubu bana öğretmenim verdi ve o sadece sana teslim etmemi söyledi" diyor. Annesi gözyaşları içinde oğluna kağıdı okur:

"Oğlunuz bir dahi. Bu okul çok küçük ve onu öğretecek yeterli öğretmenimiz yok. Lütfen onunla kendiniz ilgilenin”.

Yıllar sonra, Edison'un annesi öldüğünde, o zaten yüzyılın en büyük bilim adamlarından biriydi. Bir gün eski ev eşyalarını toplarken katlanmış bir kağıt bulur. Kağıtta, "Oğlunuz akıl hastası bir çocuk. Artık okulumuza gelmesine izin vermiyoruz”, yazıyordu.

Edison saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne şu satırları yazar:

Thomas Alva Edison - kahraman bir Anne sayesinde yüzyılın dehası haline gelen "akıl hastası" bir çocuk.

Aramızda bildiğimiz, bilmediğimiz o kadar çok Edisonlar var ki... Aslında her çocuk bir dahi olarak doğar. Sadece bir anneye ve bu dahiyane nitelikleri ortaya çıkaracak bir öğretmene ihtiyacı var. Biri matematikte dahiyse, diğeri muhteşem bir aşçı gibi adından söz ettirebilir. Biri tıpta inanılmaz keşifler yaptıysa, bir başkasının ürettiyi takılar birilerinin hayatını süsleyebilir. Biri çok başarılı bir iş adamıysa, diğeri en özgün kıyafetleriyle tanınan bir terzi olabilir. Ve en önemlisi, bu insanlar kendi iş alanlarında dahi ve başarılı olmanın yanı sıra İNSAN olarak büyümelidirler. Sadece insanları değil, hayvanları da sevecek, onları koruyacak ve kollayacak kadar merhametli, kimsenin hakkını yemeyecek kadar adil ve dürüst, her zaman inşa etmeye ve yaratmaya hevesli olacak kadar çalışkan bir İNSAN. Böyle bir insanı yetiştirmek kolay mı? Ev kadınlığını ve Anneliği küçümseyerek bunu başarmak mümkün değil. Çok değer verdiğim psikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu konuya son noktayı koymuş: "İyi bir çocuk yetiştirmek ve Annelik yapmak iyi bir fabrika kurmaktan daha kıymetlidir. Anneliyi bu yüzden en önemli meslek olarak görmek gerekiyor. Ev hanımlığını küçültmek psikolojik olarak yapılan bir savaş taktiğidir."

Bu savaş aslında isə bize, geleceğimize açılan bir savaştır. Buradakı yenilgiden en çok insanlık etkilenecek.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hatice Yaman 1 yıl önce
Azade hanım tebrik ederim. Anneliğimi yeniden güncelledim. Emeğinize sağlık.
Hümeyra YALÇIN 1 yıl önce
Kaleminize sağlık, ne güzel yazmışsınız