Almanya'daki Türk Çatı Kuruluşları

24-07-2022

Almanya'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlarımız çok farklı derneklerde örgütlenmiş durumdalar ve Almanya’da yaklaşık 3 milyon Türk kökenli insanımız yaşıyor.
Bunların yarısı Türk pasaportu taşıyor resmi rakamlar 1,458.360 olarak gösteriyor.  

Türklerin kurduğu ve onları temsil eden bir çok çatı kuruluşu bulunmakta.
Bunların içerisinde önemli büyük kuruluşlar Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İslam Toplumu Milli Görüş ( IGMG), İslam Kültür Merkezleri Birligi (VİKZ), Almanya Demokratik Ülkücü Dernekleri Türk Federasyonu’dur (ADÜTDF).

Bu teşkilatlar insanlarımızın İslami ve kültürel hizmetlerini yerine getirenler olarak öne çıkıyorlar.  

Yine Türk kuruluşları olarak Uluslararası Demokratlar Birliği (UİD), Almanya Türk Toplumu (TGD),Atatürkcü Düşünce Derneği (ADD),Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) var.  

Tabi bunların yanında İslami kuruluşların bir kısmı çatı kuruluş içerisinde bulunmaktalar ve bu çatı kuruluşlar bu teşkilatları Alman devletinin karşısında temsil etmeye çalışıyorlar.   
Bu çatı kuruluşları Almanya İslam Konseyi( İslam Rat) ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’dir (ZMD).

Ve yine bu çatı kuruluşların kurduğu Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi  (KRM) üst kuruluş olarak yer almaktadır.  

Almanya’da Sünni İslam'a ait üç büyük dernek var: Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), yaklaşık 900 dernekle Almanya'daki en büyük Müslüman çatı kuruluşudur.
DİTİB’in yönetiminde Ankara hükümeti çok belirgin ve etkili.
Başkanı aynı zamanda din işleri müşaviri ve imamları Türkiye’den geliyor.  
DİTİB imamlarının maaşları Türk devleti tarafından ödeniyor ve Almanya'ya en fazla beş yıllığına gelmekteler.
Diyanetin çatısı altında herkes kendine yer bulabilir ve çok renkli bir cemaat kitlesi var.  

İslam Cemaati Milli Görüş (IGMG) yaklaşık 323 cami ile ikinci büyük dini topluluktur. İslam konseyi çatı örgütü içinde yer almaktadırlar.  
Milli görüş yapılanmasında Türkiye’deki Milli selamet partisi ve Refah partisinin etkisi görülür.  
Milli Görüş'ün imamlarının bir kısmı memur, bir kısmı da yabancı üniversitelerde ilahiyat okumuş kimselerdir.
IGMG'de, Almanya'da doğan gençler yönetim pozisyonlarında yer olmasıyla birlikte nesiller arasında bir değişiklik oldu.
Avrupa Milli Görüş Teşkilatları Türkiye’deki Milli Görüş hareketinden giderek daha fazla uzaklaşmaya çalışıyor.
Çok iyi organize olmuş bir teşkilat fakat sıkıntısı Almanya anayasayı koruma teşkilatının raporlarında anayasaya karşı bir teşkilat olarak yer almasıdır.

Yine yaklaşık 300 dernekle İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) yer almaktadır.
Bu teşkilat Süleymancılar olarakta bilinir ve VIKZ, kendi imamlarını yetiştirmektedir görev yapan imamların çoğu Almanya'da doğmuş gençlerdir.
Kendi ifadelerine göre Politik bir teşkilat olarak görünmüyorlar.
Çok kapalı bir kuruluş ve kendi içlerinde yaşamaya çalışıyorlar.  
Oldukça ketum bir yapılanması mevcut.  

Almanya Demokratik Ülkücü Dernekleri Türk Federasyonuna bağlı 170 dernek bulunmaktadır.
Türk Federasyon dini bir teşkilat değil daha çok kültür ağırlıklı teşkilat olarak hizmet vermeye çalışıyor olmasına rağmen bütün derneklerinde mescit bulunuyor.
Bu teşkilatın yapılanmasında Milliyetçi Hareket partisinin etkisini görürüz.  
Keza Türk Federasyonda Almanya’da anayasaya aykırı teşkilat olarak raporlarda yer almakta ve Almanlar bunu bir baskı aracı olarak kullanıyorlar.
Sürekli kapatılma tehdidi altında.
Özellikle Almanlar Bozkurtlar diyerek bu teşkilatı suç örgütü gibi damgalıyorlar.  

Sünni kuruluşların yanında tabiki bir çok Türk Şii ve Alevi dernekleride var.

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu 130 dernekle öne çıkıyor.Alevi Topluluğu çok aksiyonlu ve çok politik bir kuruluş,Türk hükümetini eleştiriyor ve karşı gösteriler düzenliyor.
Almanlarla çok sıkı ilişkileri var ve okullarda kendi inançları doğrultusunda din dersi verilmesini hak kazandılar.
Siyasi ve sosyal gelişmeleri çok iyi takip etmektedeler ve soldan, saga bütün Alman siyasi partileri ile görüşüyorlar.  
Cemaat üyelerinin dini ihtiyaçlarını Alevi inançları doğrultusunda yerine getiriyorlar.  

UİD, TGD, AAD ve DİDF ise biraz daha politik ve siyasi kuruluşlar.  
Bu kuruluşların daha çok ideolojik yönleri öne çıkmakta ve Türkiye’deki bazı siyasi partilerin acentaları gibi çalışmaktalar.  

Türk kuruluşları mali masraflarını kendileri finanse etmekteler ve Alman devletinden herhangi bir mali destek alamıyorlar.

Bilhassa İslami kuruluşlar kendi içlerine kapalılar,Almanlarla ilişkileri çok zayıf, yetişmiş insan sıkıntısı çekiyorlar ve sağlıklı bir diyalog kuramıyorlar.

Bu teşkilatlara Türk toplumunun yüzde otuzu bile üye değiller.   

Taşradaki derneklerin yönetimleri gönüllülük esasına göre çalışıyorlar.

Türkiye'den gelen imamlar burada yaşayan gençlerle fazla bağlantı kuramıyorlar ve kuramadıkları için kendileride sorun olmaya başladı.  

Son zamanlarda bu kuruluşların insanlarımızın ihtiyacını sadece Hac, Kurban, Zekat veya Fitre toplama
 işi olarak görmesi sonucu bir güven aşınmasına sebeb olmaktadır.

Her konuda maddiyatın öne çıkarılması insanlarımız arasında huzursuzluğa yol açmaktadır.
 
Gelecek nesillerin geleceği ile ilgili çalışma yapmaktan ziyade işin maddi boyutuyla ilgilenmeleri çok rahatsızlık vermektedir.  

Gençler ve çocuklar arasında Türkçe konuşma her geçen gün azalmakta ve yine Camilerde Cuma Hutbeleri artık Almanca verilmektedir.
Bunun neticesinde Türkçenin geleceği tehlikededir.
Dil ve Kültür sorunu ortaya çıkmış durumda.

İmamların yetersiz kalması ise ayrı bir sorun ve gençlerin ihtiyacına cevap verilememesi neticesinde Selefi akımlarda çok güçlenmiş durumdalar.  

Avrupa’da ve Almanya’da Türklerin geleceği tehlikededir ve bununla ilgili acilen adımlar atılması gerekmektedir.

Türk toplumunun geleceğini garanti altına alacak çalışmalar içersinde olmaktan oldukça uzak bu teşkilatlar ve bunun saglanması için bir şekilde Alman ve Türk devleti ile görüşülmelidir.

İslamın tanınması, İslam din dersleri, Türkçe dilinin geleceği, Ailelerin korunması, Kültür ve Kimlik sorunu, Irkçılık, Dışlanmışlık sorunu, Seçme ve seçilme hakkı gibi sorunla çözüme kavuşturulmayı bekliyor.

Teşkilatların yapılanmasıda bir sorun olarak gözüküyor bu teşkilatlar daha çok şeffaf, demokratik katılımlı ve mali denetime açık olmalıdırlar.  

Bu teşkilatlar yetmişli ve seksenli yıllardaki yapılanmalarla yaşamaya çalışıyorlar.

Kendi içlerinde yeniden bir yapılamaya gitmek zorundalar yoksa çağın gerisinde kalarak inanlarımızın ihtiyacına cevap vermekten uzak kalabilirler.

Tabiat boşluk kabul etmez eğer siz ihtiyaçlara cevap veremezseniz birileri o boşluğu doldurur.
Öyleki merdiven altı Mescitler ve Selefi akımlar gençlerimizi çok etkiliyorlar.  

Almanya’daki Türk çatı kuruluşları geçmişte çok hayırlı hizmetler yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar fakat çağın getirdiği yenilikleri ve zamanın ruhunu yakalamaları önlerinde en önemli bir mesele olarak duruyor.

Eğer zamanın şartlarını ve ruhunu yakalayamazlarsa kendi varlıklarıda tehlikeye girecektir.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?