Anlık Tatmin Duygusu

15-08-2022

Ligimizin ilk haftalarını yaşadığımız bu günlerde saha içinde oynanan futbola elbette göz gezdirmek, derinlemesine incelemek niyetindeydim.  Ancak ortam hazırlayıcılar arasında en  keskin unsur  olan taraftarların ‘ani tatmin duygusu’ yine işleri keyifsiz oyunlara  ve yine anlık başarılarla mutlu olmaya zorlandığımız bir döneme doğru sürüklüyor gibi.

İşin diğer önemli unsurlarını (futbolcu, teknik direktör, yönetimler) konuşmamız gerek elbette ilerleyen haftalarda. Taraftarlarla ilgili şu şerhi  de düşmeden geçmeyeceğim. Fenerbahçe taraftarına özellikle ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Şu süreçte onlara istisnai bir bakış açısıyla bakılıp sadece onların anlık tatmin duygularını hoş görebiliriz gibi geliyor bana. Neyse konuyu uzatmadan taraftarlık üzerinden yazıya devam edeyim. Saha içini bırakıp teknik direktörlerin hatalarını ya da sahaya yansıttıkları iyi hamleleri yazmaktan beni alıkoyan durumlara bir göz atalım:

-Sadece hazırlık maçları üzerinden hoca gönderilsin diye etiketler açıldığını gördük bu süreçte sosyal medyada.

-Yönetimin isteği doğrultusunda ya da Valerien Ismael’in münferit kararı(!) sonrası tüm planlamalardan vazgeçildi ve tercihler değişti bir anda Beşiktaş’ta. Böylesine sağlıksız süreçlerden geçen Beşiktaş yeni sezona giriş yaptı.

-Galatasaray’ın Giresun maçında,  ilk yarıda kusursuz oynamasına rağmen çok sert eleştirilere maruz kalan,  adeta hepsi birer mizah bombası paylaşımlara konu olan bir Abdülkerim Bardakçı gördük.

-Fenerbahçe-Ümraniyespor maçında sezonun henüz ilk haftası olmasına rağmen tribünün bazı yerlerderinden futbolcu ıslıklandığını okuduk, duyduk…

Woody Allen’ın meşhur bir esprisi vardır,  “Bu hızlı okuma kurslarına ben de gittim. Savaş ve Barışı iki saatte okuduk. Olay Rusya’da geçiyor” diyordu.

Hızlı okumalar yaparak  bir şeyler anlayabiliriz ancak ne kadarını anlayabiliriz? Ne kadar doğru anlarız? Bu noktaları iyi irdelemek gerekiyor. Bu sebeple her sezon başında umutlanıyorum. ‘’Artık dışarıda olanları görüyoruz, dünyada yaşanan gelişmeler önümüze kolaylıkla geliyor ve bizler de olanları gözlemleyebiliyor hatta çok istersek mevcudu daha da geliştirme fırsatı bulabiliyoruz diye…

Her defasında da bu ‘alık’ duruma şahit oluyoruz. Yazdıklarımdan şöyle bir durum da anlaşılmasın; sanki teknik direktörler hatasız bir şekilde takımlarını yönettiler ya da oyuna müdahalelerde bulundular… Hayır değil.  Anlam veremediğimiz antrenör yönetimleri de gördük ilk haftalarda. Uzun uzun saha içini çok iyi analiz eden arkadaşlarımız, spor yorumcuları bu tip konuları elbette değerlendiriyorlar, keyifle de okuyorum, takip ediyorum ancak bu ‘anlık tatmin duygusu’ kalitesiz talebe, kalitesiz talep de kalitesiz arza sebep oluyor bu durum işin tüm keyfini kaçırmaya devam ediyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?