
Güzel olmak, güzel görünmek en sevdiğimiz his…
Bizi en çok ne mutlu eder ki? Tabii ki biz bayanlar için hissettiğimizin anlaşılması. Biraz da süslü cümleler bizi Nirvana’ya kadar çıkarır. Ben de bu yolda güzelliğe bir dokunuş atan, biraz da medikal destekle daha da coşturan bir dermokozmetik uzmanıyım.
En sevdiğim işim belki de beni ben yapan, en doğru kararları almamı sağlayan; her geçen gün “Bugün ne yaşarım, ne deneyimlerim?” diye çıktığım bu süslü serüvende en güzel hikayelerimi anlatmak isterim.
En sık karşılaştığım cilt problemi ise leke problemidir. Bir müşterim içeri girdi, karşıladım. Direkt ilgimi çeken nokta cildiydi. Sağ yanak bölgesinde büyük bir lekesi vardı. Kısa bir sohbetimiz oldu. Ben daha çok lekesi için kullanabileceği ürünlerden bahsederken, bir yandan da endişelerini dinlemeye çalışıyordum. Ta ki konu hiç düşünmediğim bir noktaya gelene kadar…
“Sizi dinliyorum efendim,” dedim. Bayan müşterim, “Artık çok yoruldum, o kadar çok tedavi oldum, neler neler yaptım… Hangi doktorlara gitmedim ki? Ama yine de çare bulamadım,” diye devam etti. Ben ise karşılıklı sorularla ilerlemeye çalıştım “Efendim, leke zor bir tedavidir. 3 ile 6 ay arası değişebilir. Lekenin geçmişi çok önemli, hikayesine inmeliyiz,” diyerek konuya doğrudan dalmıştım. Birden tiz bir sesle:
“Ben leke için gelmedim hanımefendi, dudağımdaki uçuk için gelmiştim,” deyince beynimde bütün nöronların aynı anda basınç yaptığını hissettim. Çok özür dileyerek sözüme devam ettim.
“Beni rahatsız eden leke değil, uçuk,” demişti müşterim.
Hemen konuyu toparladım:
“Probiyotik kullandınız mı efendim?” dedim ve asıl konumuza hızlı bir dalış yaptım.
Müşterime ayrıntılı olarak anlattım: Bağışıklık sistemi düşükse uçuk problemlerinin sıkça yaşandığını söyledim ve probiyotiklere bir şans vermesi için ikna ettim. Başarmıştım. Ayrıca kullanmadığını fark ettiğim D vitaminini de önermiştim.
Tatlıya bağlanarak meslek hayatımda bir kez daha koca bir çan sesi dinlemiştim. Müşterimi asıl rahatsız eden, yüzündeki koca bir leke değil, çare bulamadığı uçuktu.Ve sonra dedim ki:
“Ne ile mutlu olmak istiyorsanız, bedeniniz size buna izin veriyor. Hayat, her şekilde mutlu kalmayı becerebilen biz insanlardan geçiyor.