Kısa kesif karanlık bir yolda yürüyorum
Üstümde kokusu var kovulduğum cennetin
Yol boyunca ölümler zulümler görüyorum
Biliyorum sonu var bu geçici cinnetin
Biraz hayat ağrısı ve biraz zaman koru
Dualar ediyorum kargışlardan kaçarak
Sığamadım alemde cevapsız milyon soru
Merakımı göklere sunuyorum açarak
Üzerimde mavi gök altımda yer yağızdır
Titreyerek korkarak ve asla unutmadan
Ölmek ki bu cümlenin son bulduğu ağızdır
Gözyaşlarımdan mamûl nemi hiç kurutmadan
Bir kaçış bir kurtuluş bir amanı var mıdır
Sorular boş şıklar boş bu yaman imtihanda
Yoksa dünya denilen baştan sona hâr mıdır
Bir ben miyim gölgesi olmayan bu cihanda
Hece hece okuyup sonsuzluk güftesini
Bilinmez bir meçhule gider aklımın ucu
Duyamam notasını gamını bestesini
Zaman varlık dağının en ulaşılmaz burcu
Kırk aynalı bir mekan kalbim durmadan kırık
Sesimin incisinden dökülen kelam gibi
O ne dünyaya bağlı ne de o ondan ayrık
Boşluklara verilmiş beyhude selam gibi
Biraz göklere bakmak ve biraz da inşirah
Dünyada yangınıma geçici serinliktir
Suya aşka Allah'a ulaşamadım eyvah
Çırpındıkça battığım nefs adlı derinliktir
Rüzgarı yedeğimde bir kuşa saklıyorum
İçimin çöllerinde bulamıyorum suyu
Ölüm zaman aşk diye daim sayıklıyorum
Düştükçe derinleşen bir ifrittir bu kuyu
Gözlerim kıpırtısız ufuk avlarındayım
Bilmem ki bana mekan hangi söğüt altıdır
Aklım yandıkça yanar aşkın kavlarındayım
Bildim ruhumun yeri göğün yedi katıdır
Esnemeden durmadan ölmeden çürümeden
Yoktur ruhuma huzur kalbime de inşirah
Gökler delinip yerler kaynayıp dökülmeden
Sürer gider bu yanış bu pişmanlık ve bu ah