Son Dört/3 Nerede kaldın Abi?

14-04-2022

Bugün, her daim dört ayaklı bir sacayağı olarak tarif edilen eğitim sistemimizde ne yazık ki çoğu kez eğitim sürecine dâhil olmayan veya edil/e/meyen, bu nedenle diğer ayakların yanında varmış gibi sayılan veliler üzerinden eğitime bakacağız. Eğitime ve velisi bulunduğu çocuğa yaklaşım tarzlarına göre onları kendi içlerinde sınıflandırmak mümkün:

A tipi velilerin çocuklarıyla iletişimleri çok kopuk. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda bir şekilde hayatta kalmak, kimseye muhtaç olmamak derdindeler. Aslında çocuklarına değer verseler de, onlar için para kazanma dışında ergenlik dönemindeki bu gençlerin yaşadıkları kimi sorunların, içinde bulundukları psikolojik çıkmazların çoğunlukla farkında bile olmayabiliyorlar. Çocuğu kimle, nerede, ne yapıyor? Düşünemiyorlar dahi. Sosyoekonomik olarak toplumun en alt katmanında yer alan bu veliler eve ekmek kazanma derdine düştükleri için yavrularının eğitimleriyle ilgilenmek o aile için lüks oluyor.

B tipi veliler, kuşak çatışmasını dibine kadar yaşıyor çocuğuyla. Çocuğu hiç anlayamıyor, anlamak da istemiyor. Çocuğunun 2022 yılında, çok başka bir zaman diliminde, apayrı koşullarda yaşadığının ayrımında değil. Çocuğuna cep telefonu almış olmak o veliyi çağa uydurmuyor. Çocuğuna sarılmıyor, onunla sohbet dahi etmiyor. Üstüne üstlük çocuğunu her fırsatta kendisiyle ve davranışlarıyla, o da olmadı başka öğrencilerle kıyaslıyor. Düşük notlarında çocuğuna hesap soruyor. Aileden yeterli ilgi ve sevgiyi görmeyen çocuk hangi ruh hali ve psikolojiyle nasıl ders çalışacak, düşünemiyor bile.

C tipi veliler, başlangıçtan beri eğitim sürecinin bir şekilde içindeler. Okulda pek görünmeseler de... Çocuğunu toplumca “iyi” olarak nitelendirilen bir liseye yollamış. Tüm amacı çocuğunun güzel bir üniversite kazanması. Bun amaçla bazen okuldaki verilen eğitimi yetersiz sayıyor, çocuğuna kurs, dershane ya da özel ders takviyesi aldırıyor. Bu yaptığı fedakârlığı her fırsatta çocuğunun yüzüne vurarak onda zaten var olan baskıyı daha da artırtıyor. Çocuğun sırtına binen bir jokeyi andırıyor. Sosyoekonomik düzeyleri nispeten iyi olan bu tür velilerin çocuklarının imkânlar sayesinde başarılı oldukları söylenebilir. (anormal ölçüde baskı yapılan öğrenciler hariç)

D tipi veliler, C tipi veliler kadar sosyoekonomik anlamda iyi düzeyde değil belki. Ancak, çocuklarıyla fazlasıyla ilgili. “Ölçülü bir motivasyon, zor zamanda yardım, sorunları dinleme, anlayış gösterme” gibi çocuğun tüm ihtiyaç durumları için tetikteler. Çocuğunu çok iyi tanıyor. Onunla arasında harika bir iletişim var. Çocuklarının okulda yaşadıkları bazı olumsuz durumlarda öğretmenlerle anında irtibata geçebiliyorlar. Bu tutum, öğrenciye fazlasıyla güven de veriyor. Ancak bu velileri en fazla yıkan durum, çocuğunun daha iyi şartlarda üniversiteye hazırlanması için fazladan dershane ya da özel derse para bulamamaları. Bu nedenle boyunları bükük. Dönüp dolaşıp “Bu sınavlar bu kadar zor olmak zorunda mıydı?” sorusunu soruyorlar.

E tipi velilerde bilinç düzeyi çok düşük. Kendini tamamen hayatın akışına kaptırmış durumda. Bunların sosyoekonomik yapısı değişken. Ekonomik kaygısı olsun olmasın, çocuğunun okuluna dört yılda bir kez, o da kayıt esnasında uğramış oluyorlar. Bunun dışında çocuğunu hiç merak etmeyen bu veliler için en uygun tabir sanırım etkisiz eleman. Bir yardım istenirse belki yapan, onun ötesinde hiçbir şekilde etliye sütlüye karışmayan, çocuğun eğitimi dahil, hiçbir konusunda fikir beyan etmeyen bu veli tipi için ne denebilir ki?.. Herhangi bir konuda bir şey sorulduğu vakit “Bildiğiniz gibi yapın, ben karışmam.” cümlesi en sık kullandıklarından.

Hangi veli tipi olursa olsun, gerek sistemin kurucuları gerekse okulda uygulayıcıları olan okul idaresi ve öğretmenlerince eğitim süreçlerinde belki de en az görüşü alınan, sürece çok az dâhil edilen sacın yitik ayağı onlar. Bu nedenle velilerin eğitim süreçlerine her fırsatta daha fazla katkı sunması ve bunun yolunun açılması gerekiyor. Okulun durumu ve işleyişine, kimi derslerin müfredat ve konularına, okulda yapılacak veya düzenlenecek herhangi bir etkinliğin durumuna göre, velilerin de müsait oluşlarına dikkat ederek, eğitim yaşamına destek vermeleri sağlanmalıdır.

Onlar, yalnızca rutin veli toplantılarına gelen, yapılan/yapılacak tüm konuşmaları sessizce dinleyip onaylayan bireyler olarak görülmemeli. Bu sürecin üvey evladı hissine kapılmalarına engel olunmalı. Pandemi kurallarını da gözeterek, öğretmen-veli-öğrenci birlikteliğini ve kurulacak sağlam ilişkileri perçinleyecek sosyal etkinlikler düzenlenmeli.

Onlar gelmiyorsa, sorunlu olarak nitelendirilen öğrenciler başta olmak üzere, uygun zaman dilimlerinde öğretmen ve idareciler, birlikte veli ve öğrencileri ziyaret edilmeli. Kim bilir, belki de hiç tahmin edemeyeceğimiz koşullarda yaşıyorlar. Okula gelmedikleri zaman hemen ön yargıyla yaklaşıp o veliye “ilgisiz” etiketini kolayca yapıştırmamalı.

Öğretmen ve idarecilerin bütün çabalarına karşın okulla bir türlü bağlantı kurmak istemeyen profildeki veli için ise sanırım yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Çocuğu da ihmal etmeden var olan enerjiyi diğer kişi ve alanlara kaydırmak sanırım en mantıklısı olacak.

Bugün lise eğitimi sürecini, veli açısından da yaptığımız kısa bir değerlendirmeyle, tamamladık. Sonraki yazımızda irdelediğimiz, dikkat çektiğimiz sorunların çözümüne dönük tüm paydaşların görüş ve önerileri ile anlatım esnasında yararlanılan kitap, makale, dergi, çeşitli araştırma sonuçları ve anketlerin de verildiği kaynakçayla yazı dizimizi tamamlamayı umuyoruz. 

Görüşmek dileğiyle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Bir de F tipi veli var hocam. Onlar da adı Veli olanlar... Hay ağzına sağlık. Ne de güzel dile getirdin...
Adem KURUN
Adem KURUN 2 yıl önce
Abi, bilinçli bir seçim değildi; fakat doğru söze ne diyeyim?... Çok yaşayasın, e mi:)