Yüksek Öğretimde Uluslararası Öğrenci Temininde Türkiye Ne Yapmalı?

22-12-2021

Yüksek Öğretimde Uluslararası Öğrenci Temininde Türkiye Ne Yapmalı?
 

Dünyada yüksek öğretimde uluslararası öğrenci hareketliliği sürekli artıyor, pandemi bile uluslararası öğrenci hareketliliğinin önüne geçemedi. Dünyada halen 5 milyondan fazla uluslararası öğrenci vatandaşı olduğu ülkenin dışında yüksek öğrenim görüyor. 2030’a kadar bu sayının 9 milyona çıkması bekleniyor.

Türkiye de son yıllarda gösterdiği performans ile Dünyada uluslararası öğrenci sayısında ilk 10 ülke içinde kendisine yer buldu ancak hedef sadece öğrenci sayısı olmamalı. Dünyada bu işte en büyük pay sahibi ülkelerden biri olan ABD sadece öğrenci sayısına odaklanmıyor. Sayıdan çok bu öğrencilerden elde ettiği gelire odaklanıyor. Örneğin ABD 2018/2019 akademik dönemi için yaklaşık 1 milyon uluslararası öğrencinin ülkeye 41 milyar USD getirdiğini bu sayede eğitim, ulaştırma, iletişim gibi sektörlerde yaklaşık 450.000 kişinin istihdam edildiğini bildiriyor.

Türkiye’de ise 200.000’den fazla uluslararası öğrenci var ve bunların ¾’ünden fazlası devlet üniversitelerinde öğrenim görüyor. Devlet üniversitelerinde okuyan öğrenciler yıllık 1.000 dolardan az öğrenim ücreti ödeyerek eğitim alırken vakıf üniversitelerinin birkaçını saymazsak genel çoğunluğunda öğrenciler yaklaşık 2.000 USD öğrenim ücreti ödüyorlar. Durum böyle olunca bu öğrenciler ülkeye bıraktığı para her ne kadar ABD’nin 5’te biri kadar uluslararası öğrenciye sahip olsak da ABD ile karşılaştırıldığında çok cüzi bir tutar ifade ediyor.

Zaten Türkiye’de öğrenim gören öğrencilerin çoğunluğu ülkelerinde çok başarılı olup da ülkemize burslu gelen öğrenciler değil, geneli maddi durumu çok iyi olmayan ve geldiğinde Türkiye’de çalışan kişiler olmaktadır. Burada şunu iyi açıklamakta fayda var, biz ülke olarak Dünyanın her ülkesindeki belirli şartları sağlayan başarılı veya stratejik hedeflerimiz doğrultusunda çeşitli ülkelerindeki öğrencileri ülkemize getirip eğitim verebiliriz. Ancak bunun sonucunda bu kişilerin ülkelerine gittikleri zaman ülkemizin doğal ve fahri temsilcileri olmalarını bekleriz ve yeri gelir bir Türk üniversitesi mezunu ülkesinde bakan, milletvekili olduğunda umarız ki o ülke olan ilişkilerimiz iyiye gidebilir. Ancak bu stratejiyi hayata geçirirken ülkemizdeki vatandaşlarımızı da düşünmek zorundayız.

Türkiye’de bildiğiniz gibi 1974 yılından bir yüksek öğretimde merkezi yerleştirme sınavı yapılmaktadır ve her yıl ortalama 2,5 milyondan fazla kişi bu sınava hazırlanmakta ve bu sınavın sonuçlarına göre Türk öğrenciler üniversitelere yerleştirilmektedir. Bu sınavda ayrıca örneğin Mühendis olmak için AYT Sayısal puan türünde ilk 300.000, Doktor olmak için yine Sayısal puan türünde ilk 50.000 içine girmeleri gerekmektedir. 

 

Halbuki yukarıda bahsettiğimiz uluslararası öğrenciler belirli bölümler için görece daha fazla öğrenim ücreti ödemekte ancak bunun dışında çoğu üniversitede hiçbir koşul aranmadan lise diplomasıyla ellerini salaya sallaya Türk öğrencilerin hayallerinde olan bölümlere yerleşmektedirler. Burada şunu ayırmakta fayda var, Türk öğrenciler ve uluslararası öğrencilerinkontenjanları farklıdır o nedenle uluslararası öğrenciler Türk öğrencilerin yerlerine girmemekte, kendilerine ayrılan ve pek de az olmayan kontenjanları doldurmaktadırlar. Örneğin Türkiye’de bir Tıp Fakültesi 80 Türk öğrenci alıyorsa, bunun yarısı kadar uluslararası öğrenci alabilir. Türkiye’de kontenjan kısıtı olan programlara uluslararası öğrenciler çok daha kolay şekilde yerleşebilmektedir. Türk öğrencilere sınavsız üniversiteye girilme fırsatı verilse uluslararası öğrencilerin ödedikleri tutarları ödemeye hazırdırlar. 

 

Ne Yapmak Lazım?

• Uluslararası öğrenci temininde sayı hedefi vermek yerine gelir hedefi verilmelidir. Örneğin, Türkiye’nin uluslararası öğrenci temininde sadece öğrenim ücreti geliri 2 milyar USD üstüne çıkarılmalıdır.

• Tüm Devlet Üniversitelerinde ve vakıf üniversitelerindelisans programları için taban öğrenim ücreti uygulaması getirilmelidir. Örneğin Tıp, Diş Hekimliği, gibi programların öğrenim ücreti en az 10.000 USD olmalıdır. Diğer programların da en az 4.000 USD olmalıdır. Bu taban ücretler devlet ve vakıf tüm üniversiteler için geçerli olmalıdır.  

• Sadece belirli başarı kriterlerini sağlayan (SAT, GMAT, GRE gibi) öğrencilere burs verilmelidir.

• Türkiye’ye öğrenci getiren acentelerin faaliyetlerini yürütebilmeleri için belirli standartlar oluşturulmalı ve acentelerin bunları sağlamaları istenmelidir.

• Türkiye’ye gelecek uluslararası öğrencilerin belirli gelir seviyesinde olmaları sayesinde bu kişilerin Türkiye’de düşük ücretle çalışıp Türkiye’nin genç işsizliğinin artmasının önüne geçilmelidir.
 

Mehmet Hasan ATASOY
 

E-Mail: [email protected]

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?