“Otur artık, çok oynadın. Biraz da sakinleşmeyi öğren!”Bu cümleyi kaç velinin ağzından duymuşuzdur, değil mi?
Oysa oyun, çocukların gelişiminde merkezi bir rol oynar. Çocuklar oyun oynarken sadece eğlenmez, öğrenir, sosyalleşir ve duygusal denge kazanır.
Farklı oyun alanları, farklı öğrenme fırsatları sunar. Başka çocuklarla oynayan bir çocuk, problem çözme becerisini geliştirir, yaratıcılığını keşfeder. Farklı yaş gruplarından çocuklarla oynarken ise empati kurmayı, bakış açısını değiştirmeyi, başka birinin yerine geçip onun duygularını anlamayı öğrenir. Özellikle rol oyunları, çocuklara empati, iletişim kurma ve kelime dağarcığını geliştirme konusunda eşsiz imkânlar sunar.
Masa oyunları ve kurallı oyunlar ise başka becerileri besler: dikkat, hafıza, kurallara uyum ve en önemlisi de kaybetmeyi kabullenme.
Dışarıda, doğada oynayan çocuklar ise hem yaratıcı olmayı hem de kendi oyunlarını kurmayı öğrenir. Koşma, tırmanma, yakalamaca gibi motorik oyunlar yalnızca fiziksel gelişim için değil, zihinsel gelişim için de büyük önem taşır.
Norveç’teki okullarda bu yaklaşım günlük hayata entegre edilmiştir. Çocuklar matematik dersinde bile hareket ederek, zıplayarak öğrenir. Ders aralarında yapılan kısa hareketli oyunlar, hem beyne daha fazla oksijen gitmesini sağlar böylece konsantrasyonu artırır.
Fiziksel aktivite, mutluluk hormonu salgılanmasına neden olur, bu da özellikle ilkokul çağındaki çocukların daha sakin, dengeli ve dikkatli olmasına yardımcı olur. Araştırmalar da göstermektedir ki, düzenli hareket eden çocukların öğrenme becerileri, hafızaları ve dikkat toplama güçleri çok daha yüksektir.
Oyun oynamanın çocuğa faydası saymakla bitmez. Bırakın çocuğunuz doya doya oynasın, zaten yetişkin olduğunda yeterince oturacak. Oyun, çocukların en temel hakkı ve sağlıklı gelişim için bir temel ihtiyaçtır.