Röportajlar

Psikolog Kübra KEÇECİ Röportaj

Psikolog Kübra KEÇECİ

Psikolog Kübra KEÇECİ Röportaj
21-06-2022 20:35
22-06-2022 22:19

Bu ay, Türkiye’den gelerek temelden psikoloji eğitimini Almanya’nın Psikoloji alanında en iyi 3. üniversitesi olan Philipps üniversitesinde tamamlayan ve yaptığı çalışmalarla görsel ve yazılı medyada ismini duyuran genç ve başarılı psikolog Kübra Keçeci ile eura24 ailesi olarak röportaj yaptık.

1- Merhaba, kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Merhabalar, ben psikolog Kübra Keçeci. Asıl alanım klinik psikoloji ve nöro psikolojidir. Ancak bunların yanında ‘‘Sağlıklı psikoloji ile yetiştirilmiş çocuklar geleceğin sağlıklı toplumunun bireyleridir’’ sloganı ile çalışmalarıma çocuk psikolojisi üzerine ağırlık vermiş bulunmaktayım ve bu zamana kadar birçok çeşitli STK ve derneklerin öncülüğünde çocuk psikolojisi, beden dili, klinik psikoloji alanında seminerler vermemin yanı sıra birçok TV programına katıldım.

Şu anda aktif olarak tüm seminerlerim devam etmekte, bunun yanında NRW Gündem ve Avrupa Olay gazetelerinde alanım ile alakalı köşe yazarlığı yapmaktayım.


2- Asıl alanınız klinik psikoloji... Peki çocuk psikolojisine yöneliminiz nasıl oldu?

Meslek yaşamımdan edinmiş olduğum tecrübeler gereği bunun birçok nedeni var tabiki ama aslına bakıldığında psikolojinin içerisindeki bütün alanlar birbirinden bağımsız düşünülemez. Özellikle klinik çerçevede birçok psikolojik rahatsızlığa baktığımızda çoğunun temelinin çocukluğa dayandığını söylememiz mümkün. Zaten bir insanın karakter gelişiminin 0-6 yaş olduğu gerçeğini de göz önüne alacak olursak, çocukluğun ve çocuk psikolojisinin insan yaşamındaki etkisi büyük. Bunun haricinde, bugünün çocuğu yarının bir bireyi yani eşi, dostu, patronu, çalışanı. Aileler ne kadar çocuk psikolojisine değer verir ve güçlü psikoloji ile çocuklar yetiştirirse, o kadar sağlıklı ve güçlü bir toplum olur.

3- Bu konuları işlemeniz insanlarda ne tür etkiler yarattı? Ne tür geri dönüşler alıyorsunuz?

Seminerleri vermeye başladığım ilk günden itibaren gerek sivil toplum kuruluşları ve derneklerden, televizyon kanallarından, gerekse ailelerden, katılımcılardan çok olumlu ve güzel geri dönüşler alıyorum. Bir de malum biliyorsunuz ki psikoloji maalesef sömürülen bir alan haline geldi. Bu çalışmalarda insanlarla buluştukça, alandan olduğum için ayrıca bir ihtimam gösteriyorlar ve mutlu oluyorlar, çünkü kendisini uzmanım diye tanıtan ama aslında alandan olmayan kişiler tarafından duyguları sömürülmüş, yanlış yönlendirilerek sorununa çare bulunamamış çok kişi ile karşılaştım ve karşılaşmaya devam ediyorum. Dolayısıyla yapmış olduğum çalışmalarda sadece olumlu geri dönüşler değil, bu konuda toplumun farkındalığı artmış ve konunun hassasiyeti de önem kazanmış oluyor.


3- Sizce iyi bir çocuk nasıl yetiştirilir?

Bu aslında bir kaç kelimeye sığdırılamayacak kadar derin ve geniş bir konu ancak özetleyecek olursam eğer; çocuğu birey olarak kabul etmek çok önemli. Yani onun duygularına, düşüncelerine saygı duymak,çabalamasına izin vermek, kıyas yapmamak, sevgiyi gösterebilmek, daha doğrusu sevgiyi hissettirebilmek, iyi bir iletişim kurabilmek en önemli etkili faktörler arasında yer alıyor. Böylelikle sadece kaliteli bir iletişim kurarak iyi bir çocuk yetiştirilmiş olunmuyor, sağlıklı psikoloji ile de çocuk yetiştirilmiş olunuyor.

4- Sizce iyi ebeveyn nasıl olmalıdır?

Çocuk psikolojisinde ebeveynin tutumları çok önemli. Baskı yapmayan ya da ‘benim olmadı onun olsun’ gibi ve benzeri düşüncelerle çocuğa her şeyi sunmayan, çocuğu umursayan, aile içerisinde çocukla birlikte kararlar alabilen, onu dinleyen, söz hakkı tanıyan, çocukla kaliteli vakit geçirebilen, onun psikolojisine değer veren, çocuğu destekleyen ve en önemlisi de Dünya’da en iyi çocuğu ben yetiştirmeliyim değil, Dünya’ya iyi bir çocuk yetiştirmeliyim amacını taşıyan, bilinçli ebeveynlerin olabileceğini söylememiz mümkün.

4- Kişiyi hayatta bir adım öne taşıyan şeylerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Öncelikli olarak cesaret, vazgeçmemek ve çaba olmakla birlikte, bunların yanında risk alabilmek de çok önemlidir. Ayrıca pozitif olmak, prensiplere sahip olmak ve bu çerçevede hareket edebilmek aklıma gelen ve insanı hayatta ön plana taşıyan en önemli faktörlerdir bana göre. Hatta bir adım öne taşıdığı kadar ayakta tutan faktörler olduğunu da söyleyebilirim rahatlıkla.

5- Cezaevleri ve ağır ceza mahkemelerinde çalışmalarınızın olduğunu duymuştuk… Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Hayatımda edinmiş olduğum alanım ile alakalı en güzel ama o dönemlerde boğazımdaki düğümü yutkunurken her anında hissettiğim tecrübelerden birisi olduğunu söylemem mümkün. Çok fazla trajik hikayeyle karşılaştım ve etkilendiğim zamanlar çok oldu bundan ama bu etki bana meslek yaşamımda bilgisel ve tecrübe manasında güç de kattı. Bugün özellikle kadına şiddet konusunda çalışmalarıma ağırlık veriyorsam eğer, sebeplerinden biri şahit olduklarımdır. Diğer yandan hem kadın cezaevlerinde, ağır ceza mahkemelerinde hem de çocuk ağır ceza mahkemelerinde alanım ile alakalı edindiğim bir çok tecrübelerimi şimdi seminerler aracılığı ile insanlara aktarmanın mutluluğu içerisindeyim. Çünkü mahkemeler ve cezaevlerinin ortak noktalarından bir tanesi de çocuktu. Daha doğrusu, cezaevi ortamında yetişmek zorunda kalan bir çocuk ile aile ortamında yetişen bir çocuk arasındaki farklılığı ve bu farkın önemini gördüm. Her ne kadar, hangi suç ile hakimin karşısına çıkmış olursa olsun, o suçun sadece gelinen sonuç olduğunu ve arkasında o sonuca gelene kadar başka bir sürü faktörlerin olduğuna şahit oldum. Bir televizyon programında da söylediğim gibi, suçu işleyen değil suça itilen çocuk profilini gördüm.

6- Klinik alandaki konularda da seminerler vermeyi düşünüyor musunuz?

Elbette, alanım ile alakalı gelen teklifleri muhakkak değerlendirmeye alıyorum ve bu konu ile alakalı planladığımız çalışmalar var ileriki zamanlar için.

7- Almanya’da Psikoloji bölümü çok rağbet gören bir alan, bu alanı okumak isteyen gençlere ne tür önerilerde bulunursunuz?

Bu alanın zor olduğu bir gerçek, sadece okumak adına değil icra etmesi de zor bir alan. Ancak zor olması yapılamayacağı manasına gelmiyor. O yüzden ilk tavsiyem yapamazsın diyenlere kulaklarını kapatmaları ve hedefe yönelmeleri. Hedef üzerinde de yılmadan, yorulmadan, vazgeçmeden ilerleyebilmeleri. Bölüm hakkında başlamadan iyice bir araştırma yapmaları, çünkü psikoloji dizilerde gösterildiği gibi ya da günlük hayatın içerisinde bazı kişilerin maddi kazanç uğruna ya da popülerlik uğruna psikolojinin birkaç konusunu seçerek ön plana çıktığı kadar basit değil.

8- Son olarak, gençlere ve ailelere söylemek istediğiniz şeyler nelerdir?

Gençlere tavsiyem, hata yapmaktan korkmasınlar. Çünkü insan en çok hatalarından öğrenir. Bir şeyleri ‘ya olmazsa?’ diyerek ertelemesinler yada yapmaktan vazgeçmesinler. Aksine olmazsa da tekrar tekrar şanslarını denesinler, özellikle konu eğitim ise. Problemlerden uzaklaşmak için alkol, sigara ya da herhangi bir başka bir maddeye başvurmasınlar, onlara daha ilerisi için ruhen ve biyolojik olarak zarardan başka hiçbir şey getirmeyecektir. Kendilerini her yönden geliştirsinler. Herhangi bir konuda sıkıntı yaşıyorlarsa destek almaktan çekinmesinler

.

Ailelere tavsiyem ise, çocukları ile daha yakından ilgilenebilmeleri yönünde. Zaman değişiyor ve çocuklar o dönemin şartlarına göre eğitilmedilirler. Bazen çocuğun sorunu olarak görünen bir olayda bile altından bir aile faktörü ya da değişik faktörler çıkabiliyor. Bundan dolayı, çocukları suçlamadan, yargılamadan, olayı daha kötü ve dönülmez bir noktaya getirmeden önce çocuk psikolojisi konusunda bilgilensinler. Kendilerini ebeveyn olarak sürekli geliştirsinler.

9-Eura24 ailesi olarak vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ediyoruz.

Keyif aldığım bir röportaj oldu, ben teşekkür ederim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER