Röportajlar

SPORU FARKLI OKUMAK İSTEYENLERE

SPORU FARKLI  OKUMAK İSTEYENLERE
01-11-2021 14:34

Sitemizin ilk konuk yazarı Türkiye gazetesi ve TGRT EU’nun duayen ismi Hasan Sarıçiçek. Diyeceksiniz ki, başlangıcı neden başka bir yazar değil de Hasan Sarıçiçek ile yapıyoruz? Medyanın saygın isimlerinden biri Sarıçiçek. Tam, 44 yılı bulan meslek geçmişine beş olimpiyat, üç Dünya Kupası, iki Avrupa Şampiyonası ve birçok uluslararası turnuva sığdıran ve bu organizasyonları yerinde takip eden nadir gazetecilerden biri, o. Mesleki alandaki engin tecrübe ve birikimlerini kendine saklamak yerine öğretim görevlisi olarak Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Sinema Televizyon ve Gazetecilik bölümünde genç iletişimcilere aktaran Hasan Hocamız, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Kayseri ERU, Burdur Mehmet Akif Ersoy, Bolu İzzet Baysal BESYÖ, Ankara Gazi ve İstanbul Teknik Üniversitesi gibi hatırı sayılır eğitim kurumlarında “Sporda özerklik, etik değerler, spor yönetimi, sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair şike, teşvik ve doping kanununun taslak aşamasındaki olgunlaşması çalışmalarına panel, seminer, fikir, görüş ve makaleleriyle ciddi katkı sağlayan çok değerli bir spor yazarı. Bu takdimden sonra Sarıçiçek’le yaptığımız röportajla sizi baş başa bırakalım.

İSTANBUL’A OLİMPİYAT VERİRLER Mİ?

-Sayın Sarıçiçek, ilk defa dönemin belediye başkanı Bedrettin Dalan’a olimpiyat bayrağını (1997) çektiren kişi olarak İstanbul’un gerçekten oyunlarına ev sahipliği yapacağına inanıyor musunuz? İstanbul böylesine görkemli bir organizasyona gerçekten hazır mı?

“Çok teşekkür ederim. İyi bir hatırlatma… İstanbul’daki 92. Olympic Sesion’da IOC sekreterinden zimmetli olarak olimpiyat bayrağını alıp, başkan Bedreddin Dalan’a Divan Oteli’nin gönderine “O bayrağı istiyorum” diye çekmesi için verdiğimde oyunları alabileceğimize inanın hiç inanmıyordum ama bu yolda bir meşale yakayım istedim. O tarihlerde bu imkânsızdı da zaten. İstanbul’da yüzde 86’ları bulan hava kirliliği, çevre düzeni ve ekolojik yapıdaki olumsuzluklar, çarpık yapılaşma, otel anlamında konaklama ve ağırlama alanındaki yetersizlik, ulaşım ve telekominikasyon sahasındaki sıkıntılar had safhada idi. Beş-on yıl içinde de çözülebilecek gibi değildi ama 1992 olimpiyatlarını alan Barcelona bile IOC Başkanı Juan Antonio Samaranch Katalan olduğu halde tam 36 yıl adaylık süreci geçirmişti. Yani beklemişti. Daha da önemlisi; İstanbul’un olimpiyatlara ev sahibi olabilmesi için ne uluslararası organizasyon tecrübesi vardı ne tesislere ne de yeterli olimpik insan profiline sahipti.”

-Bunu bile bile o bayrağı neden çektirdiniz? Bu hayalcilik değil mi?

“Doğru… Büyük hedefler önce hayalle başlar sonra o tutku akılcı bir strateji, doğru plânlama ve pojelerle hedefe ulaşır. Nitekim ben de İstanbul’un böyle bir yola girmesi, oyunlara alamasak bile İstanbul’un konaklama, ağırlama, ulaşım, yeşil bir çevre, sportif tesisler ve organizasyonlarla yaşanabilir şehir olma yoluna girmesini arzuluyordum. İyi de oldu; inanılmaz işler yapıldı, 2000, 2004, 2008, 2016 ve 2020 oyunlarına aday olundu. Hatta sonuncusunda kıl payı diyebileceğim bir farkla Tokya’ya finalde kaybettik oyunları. Ancak taraflı tarafsız herkesin gönlünde İstanbul’un oyunları hak ettiği fikrini uyandırdık. Bu çok büyük bir gelişme.”

-O bayrağı ilk çektirdiğiniz gün nasıl bir geri dönüş oldu?  

“O dönem TMOK Genel Sekreteri olan ve daha sonra TMOK Başkanlığı da yapan Sinan Erdem beyefendi, alnımdan öptü ve bu çok önemli olay, artık İstanbul olimpiyat şehri olma yolunda kendi kendini geliştirecek” dedi. O gün çalıştığım Tercüman gazetesi, haberi tam sayfa yaptı; “O bayrağı istiyorum” diye. Şu an oyunların en güçlü adayı oluruz, şayet bu yönde başvuru olursa.

ŞAMPİYON ADAYINIZ HANGİSİ?

-Olimpiyatlardan sözü futbola getirecek olursak bu sezon sizce hangi takım şampiyonluğa daha yakın?

FAVORİM TRABZONSPOR
“Gerçekten çok zor bir soru… Trabzonspor çok başarılı bir transfer politikası izledi. Ahmet Ağaoğlu başkan ve Abdullah Avcı Hoca inanılmaz işler başardılar ortaya harika oynayan bir Trabzonspor gerçeği çıktı. Şu an favorim bu takım.

FENERBAHÇE’NİN ŞANSI NE?

-Fenerbahçeliler tam 7 yıldır şampiyon olmayı bekliyorlar bu sezon o sezon değil mi? Ali Koç başkan daha ne kadar bekleyecek?

“Ali Koç başkanın işi gerçekten zor. Göreve gelirken en büyük avantajı taraftardı. Aziz Yıldırım’ı seçimde hezimete uğratırken Ali Başkan’a herkes “Fenerbahçe’yi Avrupa’nın en büyük takımı yapacak” diye inanıyordu. İlk iki yıl tam bir hayal kırıklığı oldu. Bu sezon tam yola girdi denilirken  Trabzon deplasmanında teker patlattı. Şu an Fenerbahçe’yi çok zor bir fikstür bekliyor. Şöyle ki sarı-lacivertliler 1 ayda 5 defa deplasman maçına çıkacak. Bunlar kolay maçlar değil; Konya, Antwerp, Galatasaray, Olympiakos ve Göztepe maçları… Arada Kadıköy’de oynayacağı Kayserispor maçı var ki hepsi birbirinden zor. Eğer bu süreci Fenerbahçe kayıpsız atlatabilirsek büyük bir avantaj elde eder ama kayıplar yaşarsa o zaman başkan Ali Koç’un o sınırsız kredisi de erir, Fenerbahçe de.”

FENERBAHÇE’NİN HOCASI PEREİRA İYİ BİR TEKNİK ADAM MI?

-Vitor Pereira’yı nasıl değerlendiriyorsunuz, üçlü savunma Fenerbahçe için doğru bir sistem mi?

“Bence Vitor Perera’yı böyle bir tasnife tabi tutmak çok doğru olmaz. Zira Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu mali ve sosyal sıkıntıları düşündüğünüzde Ali Koç başkanın Pereira seçimi çok yerinde bir karardı. Takımla çabuk adaptasyon sağlayabilecek, Fenerbahçe’yi ve Türkiye’yi iyi bilen bir teknik adam. Daha ne olsun? Üstelik de bütçeye uygun. Üçlü sistem doğru bir sistem mi? Ben rakamlara takılmam, oyuncular hocanın verdiği görevi yapabilmiş olsalar kimse Fenerbahçe’nin hangi sistemde oynadığını sorgulamazdı. Buradaki sıkıntı, son vuruş becerisini gösterebilecek iyi bir golcünün olmaması.”

ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ BİR KERE DAHA BAŞARIR MI?

-Sergen Yalçın ile geçen sezonu iki kupayla kapatan Beşiktaş bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde tam bir hayal kırıklığı oldu. Ligdeki Galatasaray zaferi siyah-beyazlı takımdaki özgüveni yerine getirse de bu şampiyonluk idiası için yeterli mi?

“Açıkçası seyrettiğim takımlar içinde futbolu en göze hoş gelecek şekilde oynayan takım Beşiktaş. Sistemleri ve oyun anlayışları da oturmuş durumda. Ancak Avrupa’da yeterli tecrübeye sahip olmadıkları için hiç beklemedikleri sonuçlar aldılar. Bu moral olarak etkiledi takımı. Ayrıca sakatlıklar da Sergen Hoca’nın oyun planlarında zorunlu değişikliklere yöneltti. Bu da kayıplardaki en önemli etkenlerden biriydi. Şimdi yavaş yavaş geri dönüşler başladı özellikle Ghezzal ve Larin’in performanslarındaki yükseliş çok önemli bir gelişme. Yine kalede Ersin çok başarılı. Pjanic toparlanıyor. Bunlar şampiyonluk mücadelesi açısında rekabeti güçlendirecek hadiseler.

TERİM BİR SÜRPRİZ YAPAR MI?

-Galatasaray bu yarışın uzağına düştü, Fatih Terim bir sürpriz yapar mı?

“Fatih Hoca her zaman her şeyi yapabilir ve bu gelişmeler sürpriz olarak değerlendirilemez. Sonuçta lig uzun bir maraton… Nitekim Avrupa’da çok iyi giden grup lideri bir Galatasaray var ama aynı takım ligde ana hedefin uzağına düşmüş durumda. Bunun sebebi idari de olabilir, teknik de, taktik de.”

GURBETÇİLER VE MİLLİ TAKIMLAR

-A Milli Takımımız’ın 2022 Dünya Kupası’na katılma ihtimalini nasıl görüyorsunuz? Katar’a gider miyiz? Stefan Kuntz’un oynattığı futbolu beğeniyor musunuz?

“Zor sorular… Norveç maçını kazansak derdim ki, bu iş bitti. Bu takım Katar yolcusu. O maçı kaybettik ama 95 yıl sonra gelen Letonya galibiyetiyle bir nebze olsun umutlandık. Şimdi o pamuk ipliğini çelikten yaya dönüştürmemiz gerekir. Bunu başaracak kişi de hiç şüphesiz Stefan Kuntz. Norveç ve Letonya maçlarından sonra durumumuzu kendisine sordum. Bir teknik adamın bir takımın başarısındaki rolü yüzde kaç, diye. Gayet samimi, içten ve sanki bizden biri duygulu. Bu önemli, öyle ki Letonya maçından sonra sanki Türk’müş gibi ağladı.”

-Ağlamasını doğru buluyor musunuz? Hele bir Alman’ın ağlaması ne kadar inandırıcı?

“Evet, bir Alman ağlar mı, ağlar… Daha doğrusu herkes ağlayabilir. Bu sizin insani tarafınızı gösterir. Bu çaresizlik ağlaması değildir, onca sıkıntının üstüne gelen bir galibiyet ve onun ateşlediği Dünya Kupası yolunu açık tutan ümidin duygu boşalmasıdır. Bir Türk gibi duygulanmak kısmına gelince, Kunt zaten bizden biri. Beşiktaş’ta bu ülkenin değerleriyle donandı. O’nu ilk defa Türkiye’ye getiren Daum da zaten Kuntz’un ne kadar duygulu, disiplinli biri olduğunu her fırsatta söylüyor.

-Teşekkürler Hasan Hocam.

“Ben teşekkür siteniz hayırlı olsun. Eminim iletişim alanında çok önemli bir boşluğu dolduracaksınız. Başarılar.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER