Anne

08-05-2022

Anneme, eşime, kız kardeşime ve kızlarıma ve anneliği hak eden bütün kadınlarımıza ithafen efendim!

 

Annelik çocuk sahibi olmakla kazanılan bir değer, bir olgu değildir.

Çünkü çocuk sahibi olmayan bir kadın da anne olabildiği gibi çocuk sahibi olan her kadın ise anne değildir! 

Bir erkek olarak bu değerlendirmeyi yapmaya haddim olamadığını  yersiz bir açıklama yaptığımı düşünebilirsiniz... 

Ama sabredin lütfen!

 

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise anneyi, "Buluğ çağına girip yumurta üretmeye başlayan her kadın, çocuk sahibi olsun ya da olmasın, ta ki menopoza kadar annedir." diye tanımlar.

 

Bu tanım ilk bakışta doğru ve kapsayıcı bir tanım olarak görülebilir. Fakat sadece biyolojik anneliğe projektör tutan bir yaklaşım olduğu için ben o tanımın yetersiz olduğunu düşünüyorum. Hatta biyolojik yönü vurgulayan o tanımın son kelimesi olan 'annedir' sözcüğünün önüne "potansiyel" kelimesi eklenirse ancak doğru bir tanım olacağını da belirtmek istiyorum. Çünkü başlangıçta ifade ettiğim gibi yumurta üretmeyi bir yana koyalım, çocuk sahibi olan her kadın dahi anne değildir! Cami önlerine, çöp konteynırı kenarlarına, parklara vs kundağa sarılı sabileri bırakan biyolojik anne örneklerini düşünürsek sanırım meramımı daha iyi anlatmış olurum.

Dikkat edin lütfen! WHO, anne tanımını yumurta üretmekle başlattığı için doğal olarak menopozla sonlandırmak zorunda kalmıştır. Peki bu nakısa, sizce annelik tanımını eksik bırakmıyor mu? Anneliği sadece biyolojik boyutu ile tanımlamış oldukları aşikâr değil mi?

Bu noktadan bakıldığında anneyi, insan üretmeye kodlanmış bir fabrikanın yumurta üreten bir entegre sistemi olarak tanımlamış olmuyor mu?

Duygusuz ve ruhsuz robotik bir kuluçka makinasına benzetmiş olmuyor mu?

Hiç akıllarının ucundan dahi geçmez ama biz www.eura24.com ailesi olarak, WHO’nun o tanımındaki eksikliği de giderecek donanıma sahibiz Allah’ın izniyle! Okurlarımızı, gençlerimizi de o şuur ve bilinçle yetiştiriyoruz evelallah… 

"Yumurta üretmeye başlayan her kadın annedir." Evet doğrudur!

Bakın bu defa cümlenin son sözcüğü olan 'annedir'in önüne "potansiyel" kelimesini koymadan muhteşem bir farkındalık oluşturacağım! O enfes detayı sizlerin ve sözümüzü duyan herkesin dikkatine sunacağım. Sunacağım ki; hem kadınımız kendi cinsiyetinin değerini, önemini anlayacak, hem de erkeğimiz kadının ve anneliğin gerçek anlamda değerlerini ve önemini anlayacak. Eura24 okurları olarak sizler de bugüne özel olarak sosyal medyada dolaşan klişe sözlerin esiri olmaktan kurtulacaksınız... 

 

Şöyle ki: 

Gamet denilen üreme hücreleri mayoz bölünme ile oluşur. Mayoz bölünmede yarı kromozom sayımıza(23) sahip dört hücre oluşur. İşte detay burada saklıdır. 

 

Kadın mayozla üretilen dört hücrenin üçünü feda ederek sadece birini yumurta yapan fedakarlığın ilk adımıyla annedir. Sağlıklı bir kadın milyonlarca yumurta üretme potansiyeline sahipken ortalama 300-400 yumurta üretebilme fedakarlığı ve çok donanımlı hormonal zenginliğiyle, her ürettiği yumurta adedince yenilenen, tazelenen bir annedir.

 

Oysa erkek öyle değil! Mayozla ürettiği dört hücrenin dördünü de sperm yapar. Normal fertilizasyon için dahi 30-35 milyon sperm üretme gücünü ortaya koyabilmeli ya da hormonal kısıtlamasının eksikliğini ortadan kaldırabilmelidir ki baba olabilsin!

 

Maharet sayısal üstünlük olmayıp, fedakarlıkta olduğu için annelik kadına; babalık erkeğe düşmüştür.

 

Kadın erkek, türümüzün her üyesinin ilk doğal kök hücresi olan zigot’a yumurta sitoplazmasını ve organellerinin tamamını katarak adeta bütün benliğini verir! Sperm sadece çekirdeğini ve bir sentrozomunu verir! Onun için annelik kadına, babalık erkeğe düşer.

Kadın türümüzün her yeni üyesini, merhametle ve rahmetle aynı kökten gelen rahîmde büyütüp geliştirir, merhametin tecellisi olarak onun bütün ihtiyaçlarını kendinden karşılar. Rahim kadına ait olduğu için annelik kadına, babalık erkeğe düşer!

Kadın Tanrı'nın ümidi ve mücevheri olan insanı en güvenilir, en korunaklı ve en güçlü bir şekilde geliştirmeye donanımlı “yedi emin”, değerli mücevherlerin “emanet kasası” olarak yaratıldığı için annelik kadına, maalesef yer yer o kasaya saldırılar bile düzenleyen(!) babalık erkeğe düşer!

Biz erkek olarak türeyebilmek için dahi mutlaka kadına muhtaç iken, hurafe ve masallarla kendimizi esas oğlan ilan edip, kadını kaburgamızdan türetme cüretini göstererek hem Tanrı ile savaşa kalkışmışız, hem de güya kadını kendimize mecbur ve mahkum etme sanrısına kapılmışız. Oysa onların sabrı ve kuşatıcılığı altında eriyip kaybolmuşuz. Onun için annelik kadına, babalık erkeğe düşer!

Her hamilelik anneye, hiç olmazsa en az bir diş çürüklüğü mineral kaybettir ki, ötesini siz düşünün! Ona dayanabilme gücü kadına verilmiştir. Onun için annelik kadına, babalık erkeğe düşer.

 

Türümüzün her yeni üyesini kendi içinde geliştirmesine rağmen plasenta yoluyla doğrudan kendisi gibi yapmayan, onu özerk bir konumda yetiştirebilme donanımına sahip olduğu için annelik kadına, tam kendine benzetme içgüdüsü ağır bastığı için babalık erkeğe düşer!

 

Doğum sonrası yavru bakımı, tüm memeli hayvanların hatta kuşların da ortak özelliğidir. Mühim olan insan türü olarak bizim yukarıda zikrettiğim detayları fark etmemizdir! O zaman hayat daha güzel ve anlamlı olur. O zaman annelerin gününü kutlamanın hazzını yaşayabilir ve yaşatabiliriz!

 

Şurası en önemli bir hakikat ki, erkek ya da kadın olmayı biz seçmediğimize göre kendi cinsiyetimizle barışık olmayı başarmak zorundayız. Bu sözüm toplumumuzda erkek için hiç sorun teşkil etmezken kadın için maalesef öyle değil henüz! O da sosyal dokumuzun ve kültürel etkilerimizin bize işlediği bir takım defolu anlayışlar, kurtulmamız gereken örf ve ananelerdir. Farkında olmadan baskıladığımız duygular veya beslediğimiz yanlış değerler neticesinde kadının kendi cinsiyetinin ona ekstra yük yüklediği kabullerinin bilinçaltımıza yerleştirilmiş olmasıdır. Onları teker teker sayarak mevzuyu uzatmak istemiyorum. Ama sırası gelince onlara da değinirim. Erkek egemen bakışımızın tezahürü olan o tavırlarımızdan behemehal sıyrılmak kuşkusuz hem erkeğimizin, hem de toplumun annesi olan kadınımızın öncelikli görevlerindendir. 

Onun için Atamızın "Kadını eğitimli toplumlar, gelişmiş ve müreffeh toplumlar olmaya adaydır!" mealindeki sözü ne kadar anlam kazanıyor değil mi? 

Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte kadına hak ettiği değeri vermek adına kadın hakları konusunda atılan adımların ne denli önemli olduğunu anlayabiliyoruz değil mi?

 

Çok büyük mesafeler kat edilmeye başlanmışken ülkemizin içine düştüğü demografik yapının bizi sürüklediği geriye gidiş yine burada çıktı karşımıza bakın! Yabancı sığınmacıların kadınlarımıza yönelik gerçekleştirdiği tacizlere tepki gösteren duyarlı vatandaşlarımıza dahi ırkçılık yapıyorlar, muamelesi gösteren sözüm ona kadın dernekleri ve sosyal medya hesapları var! Emin olun neye ve kime hizmet ettikleri besbelli ortada. Çoğu HDP destekli, dışardan fonlanan yazarçizer takımlarınca destekli, emperyal güçlerin emellerine hizmet eden sol ve sağ kesimlerce destekli, üzülerek belirtmek gerekirse ülkemizin içişleri bakanı da dahil, -ne olur ki- diye olayı hafife alan etkili ve yetkili kişilerce destekli kurum ve kuruluşlar onlar…

Ama bu oyunu hep birlikte yine bozacağız inşallah…

 

Kadınlığı seçmemiş olan kadınlar, ancak ve ancak eğitim sayesinde, benliğinde saklı olan potansiyel anneliğini kinetiğe dönüştürecek ve seçilmiş anne olacaklardır.

 

Bu duygu ve düşüncelerle tüm annelerimizin anneler gününü kutlar, başta annem olmak üzere ebediyete irtihal etmiş annelerimize de Allah'tan rahmet dilerim.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Adem KURUN
Adem KURUN 2 yıl önce
Yazılara tam gaz devam Hocam. Ellerine sağlık. Bu aralar sitenin en üretkeni olduğunu bir kez daha gözlemliyoruz. Tespitlerin ve düşüncelerin hedefi on ikiden vurmuş. Tekrar teşekkürler.
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Allah razı olsun Adem hocam. Sen de özlettin kendini...