Doğal Ayet

Doğal Ayet
06-02-2023

Okuma ve yazma faaliyetlerimi genellikle geceleri yaparım. Kahramanmaraş Pazarcık merkez üssüne haiz olarak gerçekleşen ve Ülkemizin güneyinde ve güneydoğu bölgesinde yıkıcı olmak üzere, 10 ilde deprem yaşadık bugün sabaha karşı! İç Anadolu, Orta ve Batı Karadeniz bölgelerinde dahi hissedilen ilk deprem, saat 4.17’de gerçekleşti. Şiddeti 7.4 diye bildirildi daha sonra revize edilerek 7,7 olarak kayıtlara geçirildi ki, bu verileri ile büyüklük şiddetinde 1999 Marmara depreminden sonra ikinci sıraya yerleşmiş oldu.

Evde herkes uyuyordu benim ayakta olduğum o saatlerde. İnanın avize ve lambaların sallanması bir yana perdeler dahi sallanıyordu! Onları kaldırıp kaldırmamakta tereddüt ettim ve kaldırmadım. Bilemiyorum doğru mu yaptım? Ama benimkisi, uykularını bölüp panikletmemek adına istemsiz bir vicdan eylemiydi! Halen sağ salim hayatta olduğumuz için vicdan azabı çekmeme neden olacak bir eylem olmadığına şükrediyorum! Çünkü sadece Allah’a emanet yaşıyoruz. Bilimi ve aklı devre dışı bırakmada pek mahiriz. “Allah’a emanetsek daha ne gam!” deme cüretini göstererek, Allah’ın emniyetinin tedbirlere malik olduğunu hep ıskalıyoruz. Ne acı bir durum! Bizi bağışlar ve affeder misin Yüce Allah’ım? 

Sosyal medyada aktif gözüken birkaç arkadaşımla yazıştım, onlar da hissetmişti ve bir hayli uzun sürdüğü için oldukça korku verici olduğu hususunda mutabık kaldık. Depremin etki alan haritası yayınlandığında ise Tokat’ın deprem etkisinde en zayıf kaldığı uç noktalarda olduğunu görünce, 10 ilimizdeki manzarayı düşünmek dahi istememiştim!

Ardından henüz gün ışımadan sosyal medyada olay mahallinden videolar paylaşılmaya başlandı. Manzara ürkütücü idi! Canlı yayında hasarlı apartmanların çöküşünü dahi izliyorduk! Kim bilir çöken apartmanların içinde kaç can göçüyordu?..

Çok değil henüz üç yıl önce yapılmış, üzerinde renkli ve ışıltılı rezidans yazıları monte edilmiş binalar karton gibi çökmüştü! Eski yapı binalar ise un ufak olmuştu! Bu manzaralara ise günün ilk ışıkları eşliğinde tanık olduk.

Gece boyunca mensubu olduğum Ahbap derneği ile iletişim halindeydim. Sosyal medyayı en aktif ve en verimli kullanan Ahbap organizasyonlarına tanıklığım içimi ısıtsa da Kalbim ağrıyordu. Kalbime yük gelen üzüntü ise yeryüzünün ve yerkürenin doğal ayeti olan yerkabuğu hareketleri ve Magma ’da biriken enerjinin rahmet içerikli bir ayet olarak aralıklarla boşalması olan depremin, yine doğal afet(!) diye sunulması idi. O şekilde sunularak zulme dönüştürülmesi ve faturanın Allah'a kesilmesiydi!..

Oysa sadece doğal afet demekle ve o söylemi kanıksayarak gerekli önlem ve tedbirleri almayan sallapati bir hayat sürmekle, o enerjinin komple boşalarak bütün ülkeyi toz duman etmesini o kadar hak ediyorduk ki! Yine Allah'ın gazabını o kadar celbediyorduk ki, anlatamam! Çünkü yaşanan asla doğal afet değil, doğal ayet idi! Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyordu bile…

Eğer depremler olmasa, yerküre olmaz ve dünyamız yaşama elverişli bir gezegen olmazdı! Depremler olmasa kıtalar oluşmaz, sıkışan gazlar ve enerjiler mavi gezegenimizi pimi çekilmiş ve her an patlamaya hazır bir bomba kılardı!

 

Tekrar ediyorum depremler, işaret fişeği ve doğal tabiat ayetidir! Nerelerde olacağı ve muhtemel öncelikli yerleri belli olan, ne zaman olacağı ise şimdilik tam olarak bilinmeyen ama Jeoloji bilimi insanlarınca büyük ölçüde tahmin edilen bir doğa olayıdır! Nitekim yaklaşık iki yıl önce yaşanan Elazığ depreminden sonra Prof. Naci Görür Hoca bizzat Kahramanmaraş adını da zikrederek hem sözlü olarak, hem de görsel sunumları ile TV’lerden uyarmıştı yetkilileri…

 Burada esas önemli olan ne?

Depremler iyi ki var ve iyi ki oluyor! Ya olmasaydı halimiz nice olurdu? Diyebilme gerçeklerini bilimsel olarak öğrenmiş olmanın verdiği özgüvenle depreme yönelik tedbirli bir yaşam sürmektir. Doğayla savaşa girmemeyi görev edinmektir. Girdiğimiz zaman kazandım desek bile kaybedeceğimizi bilmektir!..

Dünya Sağlık Örgütü deprem sonrasında ölen insanların sadece %2'sinin deprem nedeniyle öldüğünü açıklıyor. Geri kalan %98'inin ise çarpık yapılaşma, plansız ve aşırı kentleşme, fay hatlarının hiçe sayılması, statik denge hesaplarının deprem gerçeklerinden uzak planlanması, malzemeden çalma, hırsızlık, talan ve imar aflarına dayalı olduğunu belgeleriyle ortaya koyuyor. Ne kadar çarpıcı değil mi? Halimize yanmanın resmi deşifresi…

O hâlde ne hakla, doğal ayet olan doğa olayına doğal afet diyoruz?

Bu doğal afet tanımlaması, görevi kötüye kullanmanın, yaşanan yıkımlardaki ihmallerin üzerini el birliği ile örtmek değil de nedir?

Hemen her gün beşik gibi sallanan Japonya'da 8 ve üzeri depremlerde dahi insanların burnu kanamıyor! Hayatını kaybedenler ise o esnada Japonya'da bulunan ve panikle aşağı atlayan yabancı uyruklular olurken, biz utanmadan Allah'ı suçluyoruz! Nasıl kalbim hüzünle dolmasın ey sevgili okurlarım? İçime akan göz yaşlarımla, ancak sizinle dertleşebiliyorum.

Hele bir de her deprem sonrası ortaya çıkarak "Zina, içki, kumar, fuhuş vs gibi abuk sabuk nedenlerin depreme sebep olduğu!" yönünde beyanatlar vererek duygu sömürüsü yapıp müşteri kapmaya çalışan kaba softa, ham yobaz taife yok mu? O şekilde yıllardır insanlarımızın beynini yıkayan ve ezber hurafelerle dolduran, aklı apış arasından bir türlü yukarı çıkmayan o taifeye de sözüm var elbet! Allah'tan korkun be hey din taciri ahlaksızlar, dinci yobazlar!

Eğer öyle bir şey olsa, o deprem ilk önce sizi vururdu be! Ne çabuk unuttunuz; 13 yaşındaki kızı taciz eden Fatih Nurullah denen kıllıyı, geçen ay mahkemesi görülen ve 6 yaşında kız çocuğunu 29 yaşında hırboya nikah(!)layan pedofili failini? 

Dünyanın 2/3 ünü sular kaplıyor ve okyanuslarda her an depremler oluyor! Ne yani sizin mantıktan yaklaşırsak, balıklar zinakar mı? Ya da balina ve yunuslar mı alkolik? Yoksa kalamarlar mı kumarbaz? Heh ne dersiniz, onun için mi okyanus depremleri oluyor? Ya da haşa Allah’ın derdi Müslümanlarla mı? Kardeşim siz neler söylüyorsunuz öyle? Oysa Allah, Yunus-100. Ayetinde aklını kullanmayanlar üzerine pislik yağdıracağını beyan ediyor zaten. Müslümanlara aklını kullanmamayı öğütleyerek bu hale getiren de sizlersiniz!

Benzer şekilde sel de kuraklık da kasıtlı ve bilinçli çıkarılıp büyüyen yangınlar da doğal afet değil doğal ayettir. Lütfen artık Allah'a suç atmaktan vaz geçin ve doğayla savaşı değil, cehaletle savaşı tercih edin ki hep birlikte kazanalım!..

-Dere yataklarına ev yapar sel baskınlarına doğal afet deriz.

-Yaylaları yapılaşmaya açar yol ve bina imarı için araziyi talan eder ve ardından gelen heyelanlara doğal afet deriz.

-Piknik alanlarında tutuşmayı önleyen tedbirler almayız, etrafı çöp yığınlarına çeviririz. Anız yakar, çöplerdeki metan gazı birikiminden ve kundaklama ile yangınlar çıkarırız. Orman yangınlarına doğal afet deriz.

-Plansız konutlaşma, alt ve üst yapısız şehirleşme ile halkın ortak kullanacağı acil toplanma alanları, park ve yeşil alanlar bırakmayız. Var olanları ve stadyum, sanayi siteleri, kimyasal madde tesisleri, petrol istasyonları gibi yerlerin şehir dışına taşınması durumunda bile oraları acil durumlar için kullanılmak üzere açık toplanma alanına dönüştürmek yerine rant için ve yandaşlara peşkeş çekmek üzere Plaza ve AVM’lere tahsis ederiz. Ardından depremlere doğal afet deriz.

-İstanbul’da Kuzey ormanlık alanlarını bozmayalım, doğayı tahrip etmeyelim. Yeni yerleşim yerleri açmayalım, doğal habitatları bozarak yaban hayatını yok etmeyelim. Üçüncü köprüyü, yeni havaalanını yapmayalım diye yalım yalım yalvaran Ekoloji bilim insanlarını tahkir ederek, “Bunlar bilim adamı olsa ne yazar. Kalkınmaya karşı zır cahiller!” diye halkın önüne atarız. Ardından iklim değişikliği, kuraklık ve taşkınlara doğal afet deriz. Daha hangisini sayayım?

İnanın bana her geçen dakika can kaybı artıyor ve yüreğimiz sızlıyor ama diğer taraftan kurtulanların şevki ve heyecanı umutlarımızı arttırıyor! Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralılarımıza ise acil şifalar diliyorum.

Afad koordinasyonuyla hareket eden resmi ve sivil ekiplerimizin arama kurtarma çabalarının, halkımızın yardımlaşma duygusunun ne büyük bir insanlık değeri olduğuna bir kez daha tanık olduk hep birlikte. Millet olarak maddi manevi yardımlarda bulunmak üzere Ülkemiz bütünüyle kenetlendi. Acının dilinin ortak olduğunu onlarca kez tecrübe etmiş halkımız, bu badireyi de yüzünün akı ile atlatacaktır Allah’ın izniyle. Fakat korkum o ki, yine çarçabuk unutulacak ve birkaç günah keçisine fatura edilen suçlar eşliğinde bu yıkımlar da enkazla birlikte halının altına süpürülecektir. Çünkü biz bu filmi çok seyrettik…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 1 yıl önce
Siyasal İslamcı zihin son hızla çalıştı için enkaz altında sağ kalıp kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımızın psikolojisini o salalar nasıl etkiler? Düşünmezler bile. Fiili duayı yapmayan insanların Allah'a iş buyurma mitinglerine dönüşmüş haykırmaların adına dua demeye başladık başlayalı çürüme ve erime her alanda devam ediyor.
Adem KURUN
Adem KURUN 1 yıl önce
O kadar haklısın ki sayın hocam. Kaç zamandır sala veriliyor. Bundan bile siyasi rant devşirme zavallılığına pes diyorum. İnşallah akıl ederiz.
Hayati Yaman
Hayati Yaman 1 yıl önce
Siyasal İslamcı zihin son hızla çalıştı için enkaz altında sağ kalıp kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımızın psikolojisini o salalar nasıl etkiler? Düşünmezler bile. Fiili duayı yapmayan insanların Allah'a iş buyurma mitinglerine dönüşmüş haykırmaların adına dua demeye başladık başlayalı çürüme ve erime her alanda devam ediyor.