Doğu Türkistan’ın Bize İhtiyacı var, Komşusu Aç İken Tok Yatan Bizden Değildir

Doğu Türkistan’ın Bize İhtiyacı var, Komşusu Aç İken Tok Yatan Bizden Değildir
18-09-2025

Gece yarısı… Urumçi’deki bir kampın demir kapıları kapanırken, içeride bir çocuğun ağlama sesi yankılanıyor. Annesi elini uzatıyor ama ulaşamıyor; babası gözyaşlarını içine akıtıyor. O çocuk, yalnızca çocuk olduğu için değil, Türk ve Müslüman olduğu için özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Bu sahne, bugün Doğu Türkistan’ın gerçeği.

Orada yüz binlerce insan kamplarda tutuluyor. Kur’an yasaklanıyor, camiler kapatılıyor, diller susturuluyor. Analar evlatsız, evlatlar anasız bırakılıyor. İnsan, kimliğini ve inancını koruduğu için suçlu ilan ediliyor. Bu yalnızca bir zulüm değil, insanlık tarihine kara bir utanç olarak kazınıyor.

Ama mesele sadece kimlik meselesi değil. Doğu Türkistan’ın Çin’in verdiği isimle Sincan bölgesinin, zenginlikleri işin özünde yatıyor. Altında petrol, doğal gaz, kömür, uranyum gibi stratejik madenler var. Üstünde ise dünyanın geleceğini şekillendirecek dev “İpek Yolu” projesinin kavşak noktası. Çin bu yüzden orayı kontrol altına almak, halkı susturmak istiyor.

Daha da acısı şu, birçok Türk ve Müslüman ülke, Çin ile yaptığı ticari anlaşmalar uğruna bu zulme göz yumuyor. Mazlumun feryadı, milyar dolarlık projelerin gölgesinde boğuluyor. İnsanlık, ekonomik menfaatlere satılıyor.

Peki biz? Biz ne yapacağız? Sessiz mi kalacağız?

Hayır! Biz göz yummayacağız. Çünkü biz, “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Çünkü biz, kardeşini zalime teslim etmeyen, yetimi kucaklayan, mazlumu sahiplenen bir milletiz.

Devletimiz ve milletimiz, tarih boyunca olduğu gibi bugün de mazlumun yanında yer almalıdır. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi bu zulümden kurtarmak, onları Türkiye’ye getirip vatandaşlık vermek, iş ve aş imkânı sunmak, ekmeğimizi bölüşmek boynumuzun borcudur. Anadolu’nun bereketli toprakları yalnız bize değil, bize sığınan kardeşlerimize de yeter.

Bir düşünün… Doğu Türkistan’dan gelen bir anne, çocuğunu burada güvenle büyüttüğünde gözyaşları sevinçten akmayacak mı? Bir baba alnını secdeye koyduğunda “Elhamdülillah, özgürüm” demeyecek mi? O çocuk, kendi dilinde ve inancında büyürken yarınlara umutla bakmayacak mı?

Bu mesele siyaset üstü bir meseledir. Bu mesele vicdanımızın, imanımızın, insanlığımızın imtihanıdır ve unutmayalım. Onlar bizim kanımız, canımız, tarihten kalan emanetimizdir. Emanete sahip çıkmak, insanlık onuruna sahip çıkmaktır. Unutulmamalıdır ki coğrafyadaki mazlum Araplara kapılarımızı açtık ve koruduk sıra Doğu Türkistanlı gardaşlarımızda.  Her Türk asker doğar, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz bize yük olmayacak güç katacaktır. Bu durum siyaset üstüdür, kardeşlerimizi zulümden kurtarmak bizim kardeşlik vazifemizdir. Allah’a ısmarladık hoşça kalın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?