Elleme Eyce Oluyor

Elleme Eyce Oluyor
08-07-2023

Diyeceğim ama benim de canım yanıyor. Seçim sonrası zam sağanağı olacağı gün gibi aşikar idi. İktidar değişseydi de olacaktı ama emin olun bu kadar olmazdı! Çünkü sistemin içinde var olan, seçmeni -beceremiyorlar- algısına düşürmeme ve seçim vaatlerine dayanan çek balans ayarı kantarın topuzunu bu denli bizlerin aleyhine kaçırmazdı!

Son derece yıpranmış, artık hikayesi dahi kalmamış ve bitmiş bir iktidara, altın tepsi içinde yeniden yönetimi sunan bir kontrollü muhalefet ve her şeye rağmen kendisine destek veren bir halk olduktan sonra Erdoğan’ın yerinde kim olsa patavatsızca yapar bu zamları. Çünkü seçim sonuçlanmış ve vatandaştan yeniden güvenoyu almış bir lidersiniz. Hatta -az bile yapıyor- şeklinde düşünmek dahi yersiz değildir.

O nedenle başlığı yerel ağızla “Elleme Eyce Oluyor” diye attım. Fakat cidden canım yanıyor. Burada canı yanan özne, kuşkusuz ki sadece ben değilim! Benim gibi düşünen muhalif herkes için geçerli bu durum.

Bırakın koşullarımızın iyileşmesini, her geçen gün eskiyi arar olduk! Sabit gelirliler olarak ülkenin vergi yükü her zaman üzerimize yüklenirken, ücretlerimize zam yapılmasından vaz geçtik. Koşullarımızda iyileşmeyi mumla arar olduk, bari eski standartlarımızı yakalasak diye yakarıştayız!

Ücretlerimize artı değerler yapılmasına rağmen enflasyon karşısında paramızın erimesi ve her geçen gün alım gücünün düşmesi sonucunda çok değil on yıl önceki koşullara dönmek ve o zamanki yaşam koşullarına kavuşmak istiyoruz.

Bana ne cumhurbaşkanının kim olduğundan! Bana ne ülkeyi kimin yönettiğinden! Bana ne hangi partinin ve hangi ittifakın iktidarda olduğundan! Ben kim bana daha müreffeh bir yaşam koşulları sunuyor ona bakarım. Ona bakmak istiyorum ama hem iktidar, hem de muhalefet açısından hiçbir şey değişmiyor memleketimde!

Artık seçme ve seçilme konsepti değişsin hiç olmazsa, diye talepte bulunmaktan başka çarem yok! Liderler seçmenini seçsin ki, seçim sonrasında yaşanan acı reçeteler bütün vatandaşa uygulanmasın. Yaşanan zam yağmuru “Vatanı böldürmeyen, ezanı dindirmeyen, bayrağı indirmeyen, kutsal reislerini soğana patatese yedirmeyen insanlara, seçmenlere” gelsin ki görelim fedakarlıklarını! Ben bu zam sağanağından zerre kadar nasibimi almak istemiyorum. Hakkımı gasp eden, yasal ama haksız yollarla her geçen gün ekmeğimden çalıp çarpan insanlara zerre kadar hakkımı helal etmiyorum. Zira kefen giyip “Reis bizi de Afrin’e götür! Biz de şehit olmak istiyoruz.” diye eylem yapanların ya çürük raporu alarak askerlik yapmayanlardan ya da paralı askerlik yapanlardan oluştuğuna çokça şahit olduk ülkemde! O nedenle patatese soğana reislerini yedirmeyenlerin fedakarlığını görelim de kim samimi, kim goygoycu en azından onu anlayalım.

Siyasi partilerinden sivil toplum kuruluşlarına, Sendikalardan meslek odalarına, Dernek ve vakıflardan ticaret, sanayi ve esnaf odalarına varıncaya kadar herkes suspus olmuş! Zaten resmi, gayri resmi dini kurumlar ve yapılaşmalar alabildiğine fakirliği kutsuyor, sabır tavsiye ediyor. “Bu dünya Müslümanın cehennemi, bizim cennetimiz ahiret yurdudur.” Sloganlarıyla vatandaşa cennetten arsa parselleyip sıfır riskle satışa sunuyor.

O zaman lütfen açık yüreklilikle cevap verin, sorarım size; böyle bir ülkeyi yönetmeye ne var ki? Bu koşullarda ülkeyi kim yönetemez ki? 

-Seçim ekonomisi uyguluyor, kaynakları sıfırlıyorsun. Seçimi kazanıyor faturayı halka kilitliyorsun.

-Hazine garantili yatırımlar ve KKM ile zengini koruyup kolluyorsun. Onların desteği ile seçimi finanse ediyorsun. Seçimi kazanıyor faturayı halka kilitliyorsun.

-Seçim öncesi dövizi baskılamak için Merkez Bankası rezervlerini cayır cayır yakıyor, rezervleri eksiye düşürüyorsun. Seçimi kazanıyor mecburen dövizi tırmandırıyor ve faturayı halka kilitliyorsun.

-Tuik istediğin gibi enflasyon oranı çıkarıyor! Ona göre adına zam dediğin ama reelde mevcudun alım gücünü korumayan artışlar yapıyorsun. Ağır ekonomik şartların faturasını yine halka kilitliyorsun.

-Enflasyon hesaplama sepetine neleri ve nereden koyduğunu açıklama zorunluluğu olmadığına dair karar çıkarıyorsun. Vatandaşa ucuz(!) market arama görevini kilitliyorsun.

-Kağıt üzerinde her şeyi çok güzel gösteriyorsun. Ama realitede piyasalar ateş pahası, ortalık yangın yeri!  Ev kiraları %25’in üzerinde artamaz diye yasa çıkarıyorsun. Vatandaş bırak ucuzu kiralık ev bulamıyor!

-Akaryakıta gün aşırı zam yapıyorsun. Nakliyeye bağlı zamları ve hayat pahalılığını marketler, kasaplar, manavlar yapıyor diye sunuyorsun.

-Asgari ücretliler dahil çalışanlara zam yaptım diye açıklama yapıyorsun. Daha zamlı maaş almadan döviz ve altın karşısında ücretleri eriyor. Nasıl geçinirsen geçin bana vergi vermeye bak sen diye yine vatandaşa ev ödevi kilitliyorsun.

-Yetmedi kdv, ötv oranlarını yükseltiyor ve iğneden ipliğe her şeye dolaylı zammı yine vatandaşa kilitliyorsun.  

-Reel ekonomiye geçtik diye dünyaya güven vermeye çalışıyorsun. Ama önümüzdeki yıl yapılacak seçimleri düşünerek yine seçim ekonomisi ile durumu kotarmanın planlarını yapıyorsun. Acı reçeteleri her zaman gariban halka uyguluyorsun.

-Bir elin yağda, bir elin balda saraylarda saltana sürüyor, itibarı lüks ve şatafatta arıyorsun. Yetmedi yazlık saray, kışlık saray, uçan saray diye habire israfın dibine dalıyorsun. Onlardan hiç birini satmak ve hazineye kaynak aktarmak aklından bile geçmiyor. Sürekli vatandaşa kemer sıktırıyorsun.

Söz itibar, saltanat ve saraylardan açılmışken; büyük bir eksikliğin varlığını hissettim. Onlarca danışman neden bunu önermez bir türlü aklım almıyor. En azından bedava danışmanlık hizmeti vereyim de ben tavsiyede bulunayım bari!

Titanik'in beş katı büyüklüğünde tasarlanarak üretilen dünyanın en büyük yolcu gemisi Icon of the Seas, geçtiğimiz günlerde Finlandiya'da ilk test yolculuğu için denize indirilmiş. Devasa büyüklüğe sahip ve içinde yok denilecek hiçbir şeyin bulunmadığı bu gemi, “yüzen saray” olarak cumhurbaşkanlığı envanterine yakışmaz mı? Uçanı, kaçanı, yazlığı, kışlığı varken bak bir yüzenimiz eksikti. Böylece o da tamamlanmış olur!  

En’ler fetişizmine tutkulu milletimiz kuşkusuz ki dünyanın en büyüğü olan bu ikonik gemi ile de gurur duyar. 

Hem Ege’den Külliye’ye, Batı, Orta ve Doğu Karadeniz’den Külliye’ye, Doğu ve Batı Akdeniz’den Külliye’ye olmak koşulu ile altı yeni kanal açılır. Adı da KanalAnadolu Projeleri olarak isimlendirilir. Ayrıca bu projelerle “Deprem bölgesi olan ülkemizde fay hatlarının enerji boşalımı kolaylaşacak” verileri ortaya konarak bir taşla vurulacak kuşların hesabı vatandaşa yaptırılır. “Yaparsa Akparti yapar.” Sloganları eşliğinde kanallar, Akparti’nin sembolü olan Ampul’ün tungsten telleri gibi ülkeye işlenmiş olur.

Kanalların etrafındaki araziler ranta açılır. Eş dost, yandaş tandaş, oğlan kız, damat gelin, hısım akraba ne varsa parayla bir güzel çimer, baştan ayağa duş alır. Sorana da “boy abdesti aldık kardeş.” der.

Körfez ve Arap Yarımadasından dost(!) ve kardeş(!) ülke vatandaşları sayfiye evleri, rezidanslar satın alır. Ülke ekonomisi şaha kalkar, top yekün kalkınır ve kurtuluruz!

Hah, ne dersiniz bu önerime? Nasıl teklif ama? Bak beş kuruş danışmanlık ücreti de istemiyorum.

Hem henüz Temmuz ayındayız. Bu ay çıkmadan bir gece yarısı KHK’sı ile işlem yürürlüğe konsun ki, Süleyman Soylu devletlü büyüğümüzün “Avrupa ve Amerika’yı çatlatacak, kahrından depresyona sokacak olan Temmuz’da ekonomimiz sıçrayış gösterecek.” sözü yerde kalmamış olsun…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Adem KURUN
Adem KURUN 10 ay önce
Yüreğine, ellerine sağlık Hocam. Ancak şurası var: Bu toplum bilgi, kültür, sorgulama düzeyi bakımından ne yazık ki daha iyisini hak etmiyor. Tam da bu nedenle bahsettiğin noktadayız...
Hayati Yaman
Hayati Yaman 10 ay önce
Sen de haklısın! Desem Orhan Gencebay'ı hatırlar mısın?
Teşekkür ederim ilgine hocam.
Burhan Özbeyoğlu
Burhan Özbeyoğlu 10 ay önce
Derin derin oh çekerek bizlere nefes açtırdın. Biz emeklilerin hali hepten perişan. Emeğine sağlık.
Hayati Yaman
Hayati Yaman 10 ay önce
Eyvallah Burhan abi. Ne diyeyim bilemiyorum ki! Şu içse yarıyor adama, dersem sen anlarsın diye düşünüyorum.