En Alttakiler

16-10-2022

Avrupa’daki Türk’lerin altmış yıllık göç tarihi hakkında çok araştırmalar yapıldı ve yapılıyor fakat Türklerin bu göçü ile ilgili toplumda karşılık bulan ciddi bir çalışma yapılamadı.  

Toplumun dışladı bu insanlar en alttan başlayarak, bir yerlere gelmeye başladılar.

Ekonomik olarak iş insanları çıkardılar, akademisyenlerimiz var, bürokratlarımız devlette görev yapıyorlar, siyasetçilerimiz partilerde üst konumdalar, öyleki Alman istihbarat teşkilatının en üst kademesinde bulunuyorlar.

İşsizliğin kol gezdiği dönemlerde Almanların en pis işlerini yapan bu insanlar hak ettikleri muameleyi bir türlü göremiyorlar.

Almanca bilmeyen bu insanların çocukları artık Almanlara Almanca öğretiyorlar.  

Günlük yaşamda ırkçılığa, ayrımcılığa, horlanmaya hala maruz kalıyorlar bütün bunlara nasıl katlanıyorlar kabullenmek anlaşılır gibi değil.

Almanya’da göçmen Türkler dilsiz, sahipsiz, hak arama konusunda yalnızlıkları oynuyorlar.

Bu insanların haklarını arayacak herhangi bir kurumsal bir teşkilat yok.

Gittikleri Alman yetkililer ise göstermelik davranış içerisindeler.

Göçmen Türkler, Ukrayna’dan gelenler kadar değer bulamadılar öyleki Suriyeliler bile daha iyi yaşam koşullarına sahip olduklarını biliyoruz.

Alman devleti ne yazıkki bu insanların kültür değerlerini ve kimliğini kabul etmek istemiyor.

Gittikçe artan ırkçı saldırlar karşısında bu insanları savunacak herhangi bir
kurum yok ve bu insanlar savunmasız,çaresiz

Hayatlarını bu ülkenin kalkınması için harcadılar ve dürüstçe çalıştılar.

Almanyanın yasalarına saygı duyarak yaşadılar ve vergilerini ödediler.  

Fakat göçmen Türkler ne haklarını arayabildiler, nede seslerini duyurabildiler.

Ne kapitalistler, ne marksistler, ne kiliseler ve sendikalar vahşi kapitalizimin pençesine düşen bu insanlara sahip çıkmayarak ezilen bu göçmen işçilere sahip çıkmayarak yalnız bıraktılar.   

Batı medeniyeti veya batı uygarlığı, İslam medeniyetine çok aşırı refleks gösterdiği gibi, islam medeniyetinden gelen bu insanlarada çok aşırı ve sert davrandı.

Batı medeniyetinin liberalizm, eşitlik, özgürlük, hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi kavramları bu insanlara çok görüldü.

450 milyon nüfusa sahip Avrupa Birliği içerisinde bu haklar göçmen Türklere verilmedi ve bu insanlar görmezlikten gelindi.

Aynı şekilde içinden geldikleri ülkelerde bu insanları yeterli derecede sahiplenemediler.

AB ülkelerinde bir tehdit gibi algınlandılar, müslüman iş adamları fişlenerek tehdit edildi yine sivil toplum kuruluşları, cami cemaati mensupları ve dernekler baskı altına alınarak devre dışı bırakıldılar.

Sürekli korku pompalanarak Müslüman nüfusun hızlı artığı işlendi ve yüzyılın sonunda Avrupa’nın Müslüman olacağı ifade edilerek halkın korkusu tetiklendi.

Günümüzde bu insanların kendileri ve kurumları baskı altındalar.

En alttakiler yalnızlıkları yaşıyorlar…

Almanya’da yaşayan Türk işçilerinin dramı geniş kamuoyuna duyurulamadı.

En tehlikeli ve pis işleri yapan Türk işçileri “İş Pazarı’dan” Köle Pazarı’na dönen vahşi katalizimin kurbanı oldular.

Birinci ve ikinci nesil çok büyük sağlık sorunları yaşıyorlar.

İnsan yerine bile konulmayan bu insanlar bugünlere kadar geldiler.  

Kar ve zenginlik uğruna bu göçmenler cehennemi yaşadılar.   

Bütün bu olumsuzluklara rağmen artık göçmen işçiler farklı bir yaşama doğru yöneldiler ve bu insanlara yol gösterecek kurumlar gerekli.

Yarınlarda bu insanların çektikleri sıkıntıları gelecek nesillerin çekmesini istemiyorsak, yeni bir yol veya yeni bir kurumlaşma elzemdir.  

En alttan, en üste çıkmanın yollarını bulmalıyız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?