
Son yıllarda sosyal medyada ve yemek bloglarında “fit” etiketi taşıyan sayısız tarif görüyoruz. Şeker yerine hurma, un yerine yulaf unu, tereyağı yerine Hindistan cevizi yağı… Peki bu değişiklikler her zaman sağlıklı bir sonuç mu veriyor?
Aslında “fit” kelimesi, beslenme açısından yasal bir tanım değil; daha çok pazarlama ve algı yönetimi amacıyla kullanılıyor. Tarifin içinde beyaz şeker olmaması, onun otomatik olarak düşük kalorili veya dengeli olduğu anlamına gelmez. Örneğin, hurma ya da bal doğal tatlandırıcılar olsa da yüksek şeker içerir. Benzer şekilde Hindistan cevizi yağı, sağlıklı yağlar kategorisinde yer alsa da fazla tüketildiğinde doymuş yağ oranını artırabilir.
Bir diğer önemli nokta ise porsiyon kontrolü. Sağlıklı malzemelerle hazırlanan bir tatlı, büyük porsiyonlarda tüketildiğinde yine fazla kalori alımına yol açar. Ayrıca bazı “fit” tariflerde protein tozları, aromalı soslar gibi işlenmiş ürünler yer alabilir; bunların içerikleri de gözden kaçırılmamalıdır.
Peki ne yapmalı?
- Tarifin tüm besin değerine bakın, sadece malzemelere değil.
- Porsiyon miktarını makul tutun.
- Doğal, taze ve mümkün olduğunca az işlenmiş malzemeler kullanmaya özen gösterin.
- Etiket okuma alışkanlığı edinin; “şekersiz” ibaresi her zaman düşük kalorili anlamına gelmez.
Sonuç olarak, “fit” etiketi taşıyan her tarif sağlıklı olmayabilir. Önemli olan, beslenmenizde dengeyi korumak, çeşitliliği sağlamak ve porsiyonlara dikkat etmektir. Unutmayın, sağlıklı yaşam bir maraton, sprint değil.