Giden mi ölüyor, kalan mı?

Giden mi ölüyor, kalan mı?
14-12-2025

Hayat, bazen basit bir soruya benzeyen ama cevabı akılda değil, yürekte saklı bir denklemle gelir: Giden mi ölür, kalan mı? Bu soru, mantığın sınırlarını aşar; çünkü burada söz konusu olan hiçbir zaman basit bir ayrılık olmadığı gibi, sadece kaybedilen bir kişi de değildir. Asıl olan sevgi, özlem ve geride kalanın içinde yükselen duyguların acı-tatlı yankısıdır.

İnsan, sevdiğini ilk kez kaybettiğinde fark eder aslında: Acı, sadece bedenin değil, ruhun da yaralanmasıdır. Elini uzattığında tutamadığın o insan… Sanki bir hayal gibi kayıp giderken gözlerinin önünden, bir daha göremeyecek olmanın gerçekliğiyle yüzleşirsin. Bu yüzleşme, zihnin değil; yüreğinin en karanlık köşesinde yaşanan fırtınadır. Her hatıra bir yıldırım çakar, her sessizlik gök gürültüsü gibi çınlar.

Özlemek… Bu kelime, çoğu zaman hafife alınır. Oysa özlemek, yalnızca bir yokluğu hissetmek değildir; o kişinin hayatında bıraktığı izleri taşımaktır. Gün doğarken, eski bir şarkı duyduğunda, rüzgârın dokunuşunda — her yerde onun adımlarının yankısını aramaktır. Ve o yankı bazen öyle derin olur ki, yüreğini sarsan bir acıdan ziyade seni içine çeken bir özlem nehrine dönüşür.

Sevgi…
Sevgi, zamanla azalmaz.
Sevgi, yoklukla eksilmez.
Sevgi, bazen hiç beklemediğin anda yeniden canlanır.
Bir annenin sevgisi, evladının yokluğunda bile sönmez; aksine daha da belirginleşir. Çünkü bir annenin sevgisi, sadece varlıkla değil, hatıralarla, dualarla, düşüncelerle beslenir. O sevgi, parçalanmaz büyür.

Hayatta birçok kişi gelir, yerini doldurur gibi görünür; yeni arkadaşlar, yeni yüzler, yeni sesler… Ama bazı bağlar vardır ki yerini hiçbir şey dolduramaz. Onlar, tıpkı ilkbaharın en sessiz çiçeği gibi, hayatında sessizce açar ve hiçbir zaman solmaz. Bu bağ, sadece bir ilişki değildir; bir yaşamın parçası, bir kimliğin yansımasıdır.

Elbette zaman geçer; acı hafifler gibi görünür. Ama o acı, tamamen kaybolmaz.
Bir zamanlar sevdiğin insanın gülüşü, hayata bakış şeklin, hatta en küçük anıların bile içinde iz bırakır — bu izler yok olmak için değil, yaşamak için vardır. Her an, her nefes, o sevgiyi yeniden hatırlatır. Bir annenin sevgisi de böyledir: ne yalnızlıkla silinir ne de zamanla azalır. Aksine, özlemle büyür, derinleşir, kök salar.

Belki bir gün, “giden mi öldü, kalan mı?” sorusunun cevabını aramayı bırakacaksın. Çünkü anlayacaksın ki; giden, sadece bedenen ayrılmış olabilir. Kalansa sadece fiziksel varlığı değil, sevgiyle dolu bir dünya, binlerce hatıra ve hissettiğin her şeydir. Ve her hatırlayışta, o sevgi yeniden doğar. Her an yanında hissedilir; bazen bir melodiyle, bazen bir gülümsemeyle, bazen de yalnız bir akşamın dinginliğinde.

Sevgi tükenmez.
Sevgi değişir.
Ama en derin haliyle yürekte yaşamaya devam eder.
Ve sen, ne kadar uzaklaşsan da, o sevgiyle birlikte yürümeye devam edersin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?