Lise

01-05-2022

İnsan hayatında önemli kesittir lise dönemi. Ona rağmen herkes için zorunlu olmamalı görüşümü yinelemek istiyorum! Unutulmayan üç grup arkadaşlık vardır ki onlar: Asker arkadaşlığı, Hapishane arkadaşlığı ve Okul arkadaşlığıdır. Okul arkadaşlığında ise kişinin akil baliğ olma ve rüştüne erişme yaşlarını kapsadığı için lise arkadaşlığı öne çıkar.

Önceki sunumumda liselerin eğitim süresi, zorunluluğu ve sınıf mevcutları üzerinde durmuştum. Şimdi öncelikle Temel fıkrası gibi Anadolu Liseleri’nin durumunu masaya yatırayım. Şöyle ki;

Bizim Temel ABD’de belediye otobüs şoförüdür. Otobüs koltuklarında ırkçılığa dayalı bir oturma düzeni olduğunu biliyor ama pek sorun yaşamadan görevini icra ediyormuş. Bir gün otobüste siyahlarla beyazlar yer kavgasına tutuşmuşlar. Ve Temel olaya anında müdahale etmiş;

-Sakin olun arkadaşlar. Kavgaya gerek yok, ben sizin sorununuzu çözeceğim ve son derece güvenli bir şekilde yolculuk yapacağız demiş. Şimdi hepiniz aşağı inin ve benim açıklamalarımdan sonra yeniden otobüse binin demiş.

Yolcular kabul etmiş ve inmişler aşağıya! Temel otobüsün kapı basamağını kürsü gibi kullanıp yolculara seslenmiş.

-Arkadaşlar siyah beyaz ayrımı yok ve hepiniz yeşilsiniz tamam mı? Dedikten sonra “Kahrolsun ırkçılık. Yaşasın barış ve kardeşlik!” diye de eklemiş. Haydi şimdi sırayla otobüse binin bakalım diyerek startı vermiş. Yolcular sakince tek sıra halinde otobüse binerken şu sözleri eklemiş Temel:

-Açık yeşiller ön koltuklara otursun!

                                  

.           .           .

 

Günümüzde öğrenci cazibesi açısından çekim merkezi olmaktan çok uzak kalan Meslek Liseleri yanında, eskiden bir de ‘Düz lise’ diye adlandırılan normal liseler, Anadolu türü liseler, Anadolu Öğretmen Liseleri vs vardı.

Bu parçalı yapıyı ortadan kaldırıp, eğitimde fırsat eşitliğini tam olarak sağlayacağız, kaliteyi arttıracağız diye, 2013 yılından itibaren bütün liseleri Anadolu Lisesi yapan bugünkü mevcut uygulamaya geçildi. Yani Temel’in “Hepiniz yeşilsiniz!” söylemine geldi dayandı iş. Oysa Ülkenin gerçekleri vardı ve sanayi ve iş alanında yatırım yapılmadıkça, üretim planlamaları doğrultusunda istihdam alanları oluşturmadıkça, yine açık yeşiller olacaktı. Kağıt üzerinde yapılan değişiklikler sorunları çözmüyor, oluşturulan algı yönetimi ile sorunların daha da katlanarak artmasına neden oluyordu! Fakat eğitimde doğru veya yanlış her ne hamle yapılırsa yapılsın sonuçları yıllar sonra ortaya çıktığı için günü birlik müdahalelerin ardı arkası kesilmiyordu!

 

Oysa Eğitim, siyasetten uzak tutularak sorunlarına yaklaşılması gereken en mühim konu başlığı iken siyasetin merkezinde yer aldı! Popülist yaklaşım ve söylemlerle veliye, daha doğrusu seçmene mesaj veriliyor tribünlere selam çakılıyordu! Peşinden yine “Biz elit kimselerin çocuğu değil, herkesin çocuğu Fen Lisesi’ne gidebilsin istiyoruz!” diye her ilçeye Fen Lisesi açıldı. Kamuoyundan alkış ve destek neticesinde heybeler oyla doldu ve iktidar hedeflerine ulaşmış oldu.

 

Peki eğitim açısından beklenen sıçrama ve gelişme oldu mu? Kalite mi arttı, yoksa bilakis kalite daha da düştü mü? Sınıfta kalma yok, bir şekilde liseye başlayan okulu bitiriyor. Sözel, Din ve Dil derslerinin sınav başarı ortalamaları ile Fen alanından hatırı sayılır netleri olmayan öğrenciler Fen Liselerine yerleşebilir oldu. Sonra Fizik Kimya Biyoloji alanında zorlanınca, alan seçimi olmadığı için kendi başına, Eşit Ağırlıktan hazırlanıp sınavlara girmek zorunda kalan Fen Lisesi öğrencileri ortaya çıkmaya başladı! Köklü olanları hariç, Fen Liselerine yerleşen öğrencilerin yüzdelik dilimleri ile mezun oldukları yüzdelik dilimleri kıyaslayınca nitelikli okul denilen o okulların da başarılarının düştüğüne tanık olmamak hiç zor değil. Hepimiz yeşil olduk ama koyu yeşil olmaktan kurtulamayanlar hep var oldu ülkemde!

 

Anadolu Öğretmen Liselerinin tutturmuş olduğu kalite ve Eğitim Fakültelerini seçen öğrencilerine ek puan uygulamaları sona erdirildi. Öğretmenlik mesleğini seçen öğrencilerin akademik başarıları da düşük olmaya başladı. Zaten Eğitim Fakültelerinin sıralamaları evlere şenlik!

 

Nitelikli okul diye adlandırılan Fen Lisesi’ndeki öğrencilerden öğretmenlik mesleğine fıtratı son derece uygun olan öğrenciler bile öğretmenlikleri tercih etmez hale geldi. Kendileri öğretmen olmayı seçmedikçe, diğer okullarda okuyan elediği arkadaşları öğretmenlik seçecek ve ileride elediği arkadaşlarına kendi çocuklarını teslim edeceklerdi oysa. Bu gerçek ile yıllar sonra yüzleşeceklerinden şimdilik bihaber idiler! Öğretmenlik mesleğinin düşen itibarı ve yaşanan atanma problemleri, Eğitim Fakülteleri’nin öğrencilerde çekim alanı oluşturmak şöyle dursun, yanından yöresinden geçilmeyecek alanlar olarak görülmesine neden olmaktaydı.

 

Haliyle artmayan eğitim kalitesi neticesinde bu yıl geldiğimiz en son nokta ne oldu?

Sınav baraj puanlarının kaldırılması!

Soruyorum size, kalite artsa buna gerek kalır mıydı Allah aşkına? Herkesi üniversite mezunu edeceğiz popülist yaklaşımı sonunda olan yine gariban Anadolu insanın çocuklarına olacak. Bir şekilde kodamanların ve siyasi erk sahibi kimselerin çocukları üniversiteyi bitirince her halükarda torpille işe girecek. KPSS’den yüksek puan alsa bile adamı olmayan ve mülakatla elenecek olan garibanın elinde ise diploma adında bir kağıt parçası kalacak.

Üniversite sınavlarındaki derslerin içler acısı net ortalamaları kalitenin yerlerde süründüğünün göstergesi!

Örneğin 2021 YKS sonuçlarına göre dört bölümden oluşan TYT'de sınavı geçerli olan 2 milyon 416 bin 748 adayın testlerdeki ortalama net sayıları şöyle:

"Türkçe 40 soruda 18,738 ortalama, Sosyal Bilimler 20 soruda 8,574 ortalama, Temel Matematik 40 soruda 5,546 ortalama, Fen Bilimleri 20 soruda 3,796 ortalama."

AYT'de sınavı geçerli kabul edilen 1 milyon 627 bin 83 adayın ortalama net sayıları ise şu şekilde:

"Türk Dili ve Edebiyatı 24 soruda 5,932 ortalama, Tarih-1 10 soruda 1,777 ortalama, Coğrafya-1 6 soruda 2,147 ortalama. Tarih-2 11 soruda 1,092 ortalama, Coğrafya-2 11 soruda 2,707 ortalama, Felsefe grubu testinde 12 soruda 1,792 ortalama. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi veya ek Felsefe grubu testinde 6 soruda 1,537 ortalama, Matematik 40 soruda 5,294 ortalama, Fizik 14 soruda 1,564 ortalama, Kimya 13 soruda 1,991 ortalama, Biyoloji 13 soruda 2,502 ortalama."

Fazla söze gerek yok diye düşünüyorum! İstatistik sonuçlarının bu kadar düşük çıkmasındaki önemli etken, okumayı düşünmeyen insanlara zorla lise okutturmak ve bir de baraj puanlarını düşürerek onların üniversite sınavına sokulup başarılı öğrencilerin ortalamalarını aşağı çekmektir. Baraj kaldırıldığı için bakın görün bu yılki ortalamalar daha da düşecek! Bunu bilmek için müneccim ya da kahin olmaya gerek yok…

 

Ayrıca Üniversite sınavlarındaki sistemle sürekli oynanması başlı başına bir sorun teşkil etmektedir. Birkaç yıl öncesinden hazırlık yapmaya veya en azından son sınıf arifesinin yaz tatilinden itibaren mevcut sistemle çalışmaya başlayan planlı ve çalışkan öğrencilerin emeğinin üzerine bevl edercesine aniden sınav sistemi değişiklikleri yapmak hiç doğru ve şık olmayan uygulamalar! Özellikle çalışkan ve sınava asılan öğrencilerin psikolojisini ve motivasyonunu bozmaktadır. Her değişiklik çalışmayan öğrencilerin ise zaten işine geliyor. Çünkü onların başarısızlıklarına karşı sığınacak bir bahanesi doğmuş oluyor.

 

Yani dürüst ve çalışkan insanlarının başına çorap ören bir ülke gerçeği ile genç yaşlarında tanışan nesiller üretmenin bir alemi yokken, bağışıklık sistemini güçlü tutmaya çalışan bir üst akıl projesi diye teselli etmek mi lazım bilemiyorum!

 

Bir önceki sınav sistemi YGS ve LYS adlarıyla yine iki aşamalı olarak yapılmaktaydı. Ve şimdiye kadar ki sınav sistemi içerisinde en sağlıklı ve en adaletli olanı idi, desem yeridir. Sadece ilk basamak olan YGS’yi Mart sonu veya Nisan başı gibi değil de, birinci dönemin sonunda yapsaydılar süper olacaktı. Çünkü ilk sınav sonrası sonuçların açıklanmasına kadar geçen sürede bazı öğrencileri ve açıklandıktan sonra kendince sonucunu iyi bulmayan öğrencileri Haziran’da yapılacak olan LYS’ye kadar toparlayıp sürece katmak sıkıntılı oluyordu! Yoksa soru sayısı ve konu dağılımı ile ayrı oturumlar halinde yapılan sınavlar olması nedeniyle, mühendislik ve sağlık alanında tercih yapacak öğrencilere soruların kat sayılarındaki farklı ve adil dağılımına varıncaya kadar, o sınav çok çok kaliteliydi demek zorundayım.

 

Şimdiki sınavda süre sorunu yok ama sınava tabi derslerin bütün konuları dahil, fakat soru sayısı kısıtlı olduğu için tombala çeker gibi artık hangi konudan hangi soru gelirse şansına mantığı işliyor. O da bilinmezlik doğurduğu için çalışkan öğrencilerin stres ve kaygı düzeyini arttırıyor!

 

Devam edecek…

 

Sizlere siyasetten(!) ve din(!) konularından uzak kalabildiği ölçüde ortak bir bayram sohbeti oluşturması dileğiyle yeniden iyi bayramlar…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?