Seçim

Seçim
16-05-2023

Başlığa yönelik zihin algınız, gündemden bahsedeceğim sinyallerini gönderiyor beyninize bunu biliyorum. Tıklanma sayısını arttırmak ve bence anlamsız ama medya kuralları(!) gereği bir manipülasyonla sağ gösterip sol vurarak bu alanın çakallığını da yapmak istemem. O nedenle meramımı baştan açıklayayım ki dileyen okumaya devam etsin, beklentisi dışında bir paylaşım olarak gören okurlarım da ayrılsın. Ki ben de onların zamanını boşuna çalmış olmayayım. Bu, seçim sonuçlarını değerlendirmeye yönelik bir yazı değildir!

 

Ben seçimimi yine Ahbap’tan yana yaptığım için başlığı “Seçim” olarak attım. Seçimlerden ve siyasetin gergin ortamından uzak kalma adına son paylaşımlarımı özellikle Deprem bölgesine yönelik hatıratıma ayırmıştım. Yine oradan devam edeceğim. Yazar ve okur etkileşimi ortak kaygı ve hedefler doğrultusunda iletişime kapı aralamışsa, her iki tarafı doyuma ulaştırıyor. Ben de eğitimci kimliğimle toplumun her kesimine yönelik yanlış ve hatalı gördüğüm uygulamaları sizlerle paylaşmaya kuşkusuz ki devam edeceğim. Buna siyasi hatalar da dahil elbette. Lakin bugün değil!

Ülkemizde gündemin her alanda çabuk değiştiğini kabul etmeyenimiz yokken, 14 Mayıs Seçimleri’nin deprem gündemini değiştirmesine hem şahıs hem de Ahbap kurumsal yapısı olarak üzülmekteydik. Oy kullandıktan sonra “Seçim sandığı” başından verdiği demeçle Haluk Levent de bu can acıtıcı gerçeğe dikkat çekmişti. “Oyumu kullandım ve hemen Deprem Bölgesine dönüyorum.” Diyerek konunun ne denli hassas olduğunu bir kez daha vurgulamıştı. O bölgeden çıkan oy dağılımı tablosuna bakarak son derece iğrenç paylaşımlar yapanlara inat!.. “Sevap” kavramını literatürden çıkarsak kılını kıpırdatmayacak -cı’lara, ayrışmış ve ötekileşmiş, taraftara dönmüş yığınlara rağmen, amasız ve fakatsız sadece “Gerçeğin ve iyiliğin peşinden koşmak” böyle bir şeydi çünkü!

Bir yardım derneğinin, Devlet denen devasa aygıtın kurumsal yapısı olan Afad’la kıyaslanması ve o çerçevede değerlendiriliyor olması yanlışlığını bir türlü anlamak istemeyenlerin sosyal medya üzerinden hala Ahbap’a laf sokuşturuyor olmasına, içerlemeden veya içerlese de bizlerin heyecanını kırmamak için sorumlu davranma sınavını her defasında yüz akıyla geçerek, örneklik sergileyen Haluk Levent’in bu insani çabasını nasıl takdir etmeyeyim? Keşke siyasi liderler başta olmak üzere yönetsel anlamda her sorumlu kişi, o dengeyi tutturma adına itinalı olabilse! Diye gündeme yönelik bir eleştirimi de araya sıkıştırmış olayım. Sanki seçime değil de savaşa gidiyormuşuz gibi kitleleri kışkırtan bir atmosferden bıktık usandık!

 

Ahbap’ın Gaziantep’teki Ana İkmal deposunda yirmi kişilik ekiple malzeme teslimi ve sevkiyatı yapmaktaydık. Genç ve çalışkan kardeşlerimi özellikle anmak isterim. Ne olur ismini anmayı unuttuklarım bana gönüllenmesin. “Beni unutmuşsun hocam/abi! Alındım doğrusu.” Tarzında yorum atsın ki, özellikle şahsından özür dileme fırsatını da bana versin. Tek dileğim o! Çünkü isim hafızam çok iyi değil, ayrıca bir hayli zaman geçti üzerinden! Yaşça büyük olmam ve öğretmen olmam nedeniyle o kadar saygılı ve hürmetli tavırları karşısında hiçbir gönüllü kardeşimi üzmek ve dışlamak istemem. Benim paylaşımlarımda isimlerini zikretmemden rahatsız olmayacaklarını, isim vermem için onaylarını istememe gerek dahi olmadığını vurgulama samimiyetleri ayrıca gönlümü fethetmişti. O nedenle isimlerini unutmuş olduklarımı üzmekten imtina ederim…

Çetin, İhsan, İlyas, Yasin, Ammar, Nuran, Aybike, Ormancı diyoruz ama asıl adı Hüseyin. Serkan, Hatice, Defne, Özlem. Mustafa, Cemal, Yiğit. Bu defa depomuzun anne kraliçesi de Elif Hanım idi. Ahbap tır şoförümüz Onur Bey. Cihan, Buğra, Melih. Ki son üçlü, ayrıca oda arkadaşlarım idi. Onlara ayrı bir başlık ayırmalıyım!

         

Hem çalışma esnasındaki verimliliğimiz hem de odadaki nitelikli birlikteliğimiz bundan sonraki etkinliklerde yeniden bir araya gelebilme arzumuzu tetiklemişti. Melih ki, ekip ona “Minik” derdi. Güçlü kuvvetli fizik yapısı ve düşmeyen performansı ile grup çalışmalarında bizi önde götürürdü. Eskişehir depoda da çalıştığı için forklift kullanımında da gayet başarılı idi. Cihan da güçlü fiziğe sahip öğretmen arkadaşımızdı. Ağır işlerde bizim motor kuvvetimizdi. Buğra oldukça naif ve nazik gencimiz olması nedeniyle onu istatistik ve paketleme işlerine ayırmak istesek de o tercihimizi pozitif ayrımcılık gibi görüp şartlarını zorlamayı severdi. Kendisi üniversite öğrencisi idi ve zaman zaman online sınavlarına katılır. Başarılı geçen sınavlarının ardından daha moralli bir şekilde dönerdi aramıza. Ekibimizin anne kraliçesi Elif hanımın da oğlu idi Buğra. Anne oğul birlikte Çanakkale Ahbap’tan katılıyorlardı gönüllü faaliyetlerine. Daha önce de Adıyaman’da bulunmuşlar. Ne güzel… Fakaaat bundan sonra eğer birlikte etkinliklere katılacaksak ve fıstıklı Antep baklavası yiyeceksek eğer ben kimin yanına oturacağımı biliyordum artık! Mustafa Başkanın kurduğu ikili ilişkiler doğrultusunda Antepli iş insanlarının biz Ahbap gönüllülerine yemek ve tatlı ikramları olmuştu. Orada Elif Hanım baklavanın bütün fıstıklarını ayırmış ve incecik hamurunu yemişti. Daha o fıstıkları israf ettirir miyim ben hiç? Cemal ve Yiğit Başkanların gönlümdeki yeri de müstesna!

     

Şunu belirteyim bizler; “Sınırlı sürede orada bulunup maksimum verimle dönmek” ana ilkemizi hiç aklımızdan çıkarmıyorduk. Fakat saha yönetim tecrübesi daha iyi olan ve bölge koordinasyonunda resmi ve gayri resmi kontakları hızlı kuran bir gönüllümüz aramıza katılmışsa, onun yönetimiyle devam etmek daha doğru olur diye düşünüyordum ben. Kimsenin emeklerine saygısızlık etmek istemem ama profesyonellere taş çıkaracak düzeyde son derece verimli saha organizasyonu sağlayan ekibimizin varlığı bir kez daha beni gururlandırdı. Özel toplantılarımızda ve sahaya ait feed back mekanizmalarında onları yetkili kurullarımıza bildirmeyi görev biliyorum.

 

Bayram etkinliklerinde hep birlikte olalım ve deprem bölgesindeki tüm şehirlerde ortak program yürütelim diye bölgedeki Ahbaplarımız ve sürekli online toplantılarda birlikte olduğumuz, WhatsApp gruplarından yazışarak görüştüğümüz üst kurul başkanlarımızla buluşmuştuk. Neredeyse görüp göreceği kalabalığı gözüne sokarak, hatıralarımızı silmeye çalışan deponun elinden bizi kurtarmıştı can dostlarımız gelişleriyle! Onların katılımı, devasa büyüklüğe sahip ve adeta üstümüze üstümüze gelerek bizi yutmaya çalışan depodan öcümüzü almamıza neden olmuştu. Oh olsun…

Yine unuttuklarımdan af dileyerek yazayım. Kimler mi?

Her hafta sonu tatilini bölgede geçirerek eksiği gediği kotaran İbrahim başkan. Beyefendiliğine hayran kaldığımı belirtmek isterim buradan…

Seda Başkan ve müzik öğretmeni sevgili eşi Uğur hocam. Yine Bursa ekibi olarak Seda başkanlarla birlikte aramıza katılan Müzisyen Volkan Bey ve sevgili eşi Aslı Hanım. Mini konserleriyle bizlere harika zaman geçirttiler. Minnettarız. Yine onlara saz ekibi ve koro olarak eşlik eden İzmir ekibi muhteşemdi. Ne güzel birliktelikti öyle dillere destan…

İzmir ekibi ki, “Yeni gelmiyoruz, yeniden geliyoruz.” diye aramızda oldular ve hayatımızı renklendirdiler. Şehir başkanı Yeşim Hanım, Tokat’ımızda da şehir başkanlığı yapmış olan ama artık İzmir’de yaşayan Zehra Hanım. Ve ve ve o muhteşem ekip! Ahbap İzmir Arama Kurtarma ekibinden Volkan, Onur, Süleyman, Doğan, Mert ile Tete Beyler… Tete’nin adı da Mert aslında fakat kendisi öyle anılmayı arzu ediyor. Zamanla yarıştıkları arama kurtarmada süre kaybına ve karışıklığa meydan vermemek adına Tete’yi seçmiş olsa gerek desem de siz inanmayın! Evrim teorisi ve yaratılış hikayelerine yönelik sohbetlerimiz, geceleri saatler süren eşsiz ve kıymetli zaman dilimlerimiz olarak hafızalarımızda yer etti onlarla!

Zonguldak ekibinden Dilek, Semra Hanım ve Kayhan Bey’le de özel tanışıklığımız oldu. Sıcak ve samimi duygularıyla Tokat’ı duydukları anda Gözde Başkanı hatırladıklarını ve Kastamonu sel felaketinde iki çocuğunu bırakarak yardım faaliyetlerine katıldığı, belleğimizde hep tazeliğini koruyor. Onu hiç unutmuyoruz, diye bize bahsettiler. Buradan bizi gururlandıran Gözde Başkana da selam olsun…

Aydın’dan Özgür Büyüktanır Başkanla yüz yüze tanışma fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissettim. Adıma imzalı yolladığı iki kitabını büyük bir heyecanla okuyunca tanışmayı iple çekiyordum. Gaziantep’e nasipmiş!

İstanbul Ahbap’tan Burcu Başkan. Ki kendisi şehir başkanıdır. Gören kişide, ilk etapta Derviş ya da Gezgin intibası uyandıran sıra dışı kıyafetleriyle bizleri mest eden Ali, kankası Doğa. Ve daha önce de beraber çalıştığımız, her görüşmemizde halimi hatırımı soran, Hayati abisinin canı Defne. Bütün izinlerini bitirdiği için bu defa aramıza katılamayan ama mutlaka bizimle olmak istediğinden emin olduğum Emine Elçi. Onu da anmalıyım. Çünkü araç kullanımındaki kıvraklığı ve dağıtımdaki lokasyon takibi pratikliğine hayran kalmıştım. Birlikte mısır patlatarak çocuklara dağıttığımız Ahbabımız Bahar kızım.

Ekranlarımızın ve Sosyal medya hesaplarımızın gülen yüzü, Ahbap Derneğimizin haftalık ve aylık raporlarının kamuoyuna duyurularını yapan Tuğba Hanım. Yine Ahbap üst kurullarından Serenay ve Sinem Başkanlar. Saha Denetim Ekibimizden Ardıl Fırat ve Gonca Akpınar Başkanlar. Nezaket ve sıcak ilişkiler eşliğinde denetimleri bütün denetmenlere örnek olsa keşke, dediğim tarzda profesyonellerdi kendileri. Kaldı ki, Ceo olarak Holdinglerin peşinden koştuğu kişilermiş onlar! Eee, altının kıymetini Sarraf anlar…

19 Mayıs Cuma gününe denk geliyor. Arkadaşlar arasında yine kıpırdanmalar başladı. Acaba üç günlüğüne de olsa gitsek mi diye planlama içindeler. Mazeretlerimi ortadan kaldırabilirsem, ben de yine bölgede olacağım inşallah. Haluk Başkan WhatsApp gruplarına mesaj atarak bizleri sahaya davet etti. Seçimin ikinci tura kalması nedeniyle o, on beş günlük arayı boş geçmemek gerekiyor. İnsanlar yorgun ve bitkin haldeyken, yeni yüzlere ve yeni gönüllü yardımlarına ihtiyaç var kuşkusuz ki! Orada bulunmuş birisi olarak ihtiyacın boyutlarını en iyi bilenlerdenim. Haydi Ahbaplar yeniden sahaya…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?