?>

Bir İhanet İşleniyor

Hülya AKBUL-ÇAKIR

2 saat önce

Avrupa’daki birinci nesil göçmenler, gençliklerini fedakarlığa adayan insanlardı... Hayatlarının en canlı yıllarında, yabancı bir ülkede kök salmak, ailelerini ayakta tutmak ve değerlerini geleceğe taşımak için yorulmadan çalıştılar. Derneklerin, sivil toplum kuruluşlarının temellerini onlar attılar. Yıllarca emek verip, mücadele ettiler... Sabırla kültürlerini koruyup bir sonraki nesile bunu aktarmak için, kaybolmamak için büyük çaba harcadılar. Ama ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada bu emek adeta unutulmuş, bu insanlar ihmal edilmiş durumdalar. Yaşlanan büyüklerimizi arayıp soramayan/sormayan teşkilatlar, aslında geçmişin emeğine karşı en ağır ihaneti işliyorlar. Onların gençlik yıllarındaki fedakarlıkları ve emekleri, bugünkü kayıtsızlık karşısında adeta yok sayılıyor. Birinci nesil artık koşamayan, eskisi gibi mücadele edemeyen yaşlı insanlar haline geldiğinde, teşkilatlardan en basit bir ilgi ve vefa bekliyorlar. Ama ne yazık ki çoğu zaman hiçbir arama, hiçbir ziyaret gerçekleşmiyor. Bu ihmalkarlık bir nezaketsizlikten öte büyük bir haksızlık,  vefasızlık ve hatta bir tür hafıza cinayetidir. Bu şekilde unutulan birinci nesil kendilerini köksüz, yalnız ve yabancı hissetmek zorunda bırakılıyor. Hayatlarının, emeklerinin, maddi-manevi fedakarlıklarının adeta silindiğini görmek derin bir hayal kırıklığı yaşatıyor onlarda. Derneklerin ilgisizliği, onların gönüllerinde yaşanmışlıklarının yalanmış gibi algılanmasına yol açıyor. Yıllarca mücadele ettikleri değerlerin, emek verdikleri toplumun gözünde yok sayılması, onları hem bireysel hem de kültürel olarak savunmasız bırakıyor. Bu vefasızlık sadece bireysel bir yara değil aynı zamanda toplumsal bir ayıptır. Teşkilatlar geçmişin hafızasını korumak ve değerleri yaşatmak için kurulmuştur. Ama bugün geldiğimiz noktada ise teşkilatlar kendi tarihlerini yok sayıyorlar. Arayıp sorulmadıklarında büyüklerimizin zaten var olan yalnızlık duygusu  ne yazık ki teşkilatların sorumluluk ihmalinin doğrudan bir sonucu olarak daha da büyümektedir. Bir neslin emekleri, gönül verdikleri sivil kitle kuruluşların ilgisizliğiyle adeta yok sayılıyor. Bu hem birinci nesil, hem de onları örnek alan genç kuşaklar için utanç verici bir tablo olarak karşımıza çıkmakradır. Aslında bu durum teşkilatların kendi misyonlarını ne kadar ciddiye aldıklarını sorgulatıyor insana. Değerleri korumak ve yaşatmak için söylemde var olan teşkilatlar milli ve dini deǧerleri için mücadele eden insanlarını unuttuğunda aslında kendi misyonlarını yitirmektesirler. Avrupa’daki birinci neslin gözünde bu ihmal gerçekte bir tür ihanettir. Çünkü yıllarca kültürel deǧerleri topluma aktarabilmek ve koruyabilmek için  emek veren, manen ve madden herşeylerini ortaya koyan ve hatta kendi ailesini-çocuklarını dahi ihmal eden birinci nesile bugün sanki onlar yokmuş bu tarihi süreçte gibi davranmak ve unutmak bir ihanettir. Vefa, sadece bir nezaket meselesi değildir... Bir borç, bir sorumluluk ve bir adalet ölçüsüdür. Büyüklerimizi arayıp sormak, sadece bir iletişim değil, geçmişe saygının ve emeğe minnettarlığın ve vefanın eyleme dönüşmesidir. Teşkilatlar birinci neslin değerlerini yaşatmak, onların mirasını hatırlamak ve onurlandırmak zorundadırlar. Aksi takdirde, sadece bir nesil değil, bir kültürel hafıza da kaybolmaktadır! Avrupa’daki birinci nesil belki artık koşamayacak, mücadele edemeyecek olsa da onların emeği ve değerleri teşkilatlar tarafından hatırlanmalıdır. Deǧilse söylemleri ile eylemleri birbiriyle örtüşmeyen sivil kitle kuruluşları zamanla bunun bedelini çok aǧır ödeyeceklerdir. Ez cümle bu şekilde devam ederlerse bir nesil değil, bir medeniyetin hafızasını silmiş olacaktırlar.

Selam ile…

YAZARIN DİĞER YAZILARI