
Almanya’da “İslami Çoğunluk” Tartışmaları: Gerçek mi, Kurgusal Bir Senaryo mu?
Almanya’da göç ve uyum politikaları tartışmaları yeniden alevlendi. Özellikle 2015 yılında dönemin Başbakanı Angela Merkel’in mültecilerle ilgili söylediği “Bunu başarırız” (Wir schaffen das) sözünün üzerinden on yıl geçmesine rağmen, konu hâlâ Alman medyasının gündeminde.
Medyada en dikkat çeken tartışmalardan biri, göçmen karşıtı söylemleriyle bilinen Thilo Sarrazin’in değerlendirmeleri oldu. Sarrazin, Merkel’in göç politikalarının başarısız olduğunu öne sürerek, Almanya’nın ilerleyen yıllarda “İslami çoğunluk” ile karşı karşıya kalacağını iddia etti.
“İslami Çoğunluk” İddiası
Sarrazin, Müslüman nüfusun 40–50 yıl içinde toplumsal çoğunluğa dönüşeceğini ve bunun Alman kültürü için bir tehdit olacağını savundu. Ancak uzmanlar ve güncel veriler bu iddiayı desteklemiyor.
Pew Research Center’ın araştırmasına göre, 2050 yılına kadar Almanya’daki Müslüman nüfusun yaklaşık 8,5 milyon civarında olacağı öngörülüyor. Bu rakam, toplam nüfusun yalnızca %10–15’ine denk geliyor. Dolayısıyla Sarrazin’in öne sürdüğü “İslami çoğunluk” senaryosunun gerçekleşme ihtimali bilimsel verilere göre oldukça düşük.
Broder’in 2067 Senaryosu
Tartışmalara yön veren bir diğer isim ise yazar Henryk M. Broder. Broder, 2007 yılında kurgusal bir gelecek senaryosu kaleme almış, 2067’de Almanya’nın Müslüman kültürel normlarla şekilleneceğini iddia etmişti. Ona göre camilerin çevresinde domuz eti satışı yasaklanacak, karma eğitim kaldırılacak ve Peygamber’in doğum günü resmi tatil ilan edilecekti.
Broder’e göre bu dönüşüm başta kültürlerarası çatışma korkularını tetikleyecek, ancak zamanla toplumsal istikrarı sağlayacaktı.
Uzmanların Değerlendirmesi
Araştırmalar, Almanya’da Müslüman nüfusun artış eğiliminde olduğunu gösterse de, bunun “çoğunluk” seviyesine ulaşması beklenmiyor. Uzmanlara göre, “İslami çoğunluk” ancak toplumun gönüllü olarak İslam’ı benimsemesiyle mümkün olabilir. Bu da bireylerin kendi inanç tercihleriyle sınırlıdır.
Sonuç
Almanya’da göçmenler ve özellikle Müslüman topluluklar üzerinden yürütülen tartışmalar, çoğu zaman ideolojik söylemlerle şekilleniyor. Sarrazin’in iddiaları, bilimsel verilerden ziyade kutuplaştırıcı bir dil üzerine kurulu.
Dolayısıyla, “İslami çoğunluk” tartışmaları şimdilik kurgusal bir senaryonun ötesine geçemiyor.
Kaynak: Ali Kılıçarslan Türkiye Gazetesi 25.09.2025