Almanya’da Eğitim Sorunu: Hazırlıksız Karşılaşma

Almanya’da Eğitim Sorunu: Hazırlıksız Karşılaşma
25-11-2025

Genç öğretmen, her zamanki gibi hızlı adımlarla okulun yolunu tuttu. Derse
girmeden önce öğretmenler odasına uğrayıp eşyalarını bıraktı, ardından sınıfa geçti.

Ancak bu sınıf, bildiğimiz anlamda bir 6. ya da 7. sınıf değildi.

Bu sınıfta, Almanya’ya yeni gelmiş, yaşları 10 ile 16 yaş arasında olan 30 çocuk
bulunuyordu. Çocuklar Suriye’den, Ukrayna’dan, Afganistan’dan gelmişlerdi.
Her biri aileleriyle birlikte zorlu yolculukların ardından, arkalarında savaşın ve travmanın izlerini bırakarak yeni bir başlangıç umuduyla Almanya’ya sığınmıştı.

Bazılarının okula duyduğu heyecan yüzlerinden okunuyordu. Bazılarının
gözlerindeyse hâlâ taze olan travmaların gölgesi vardı.

Sınıfta büyük bir çeşitlilik hâkimdi:
Kimi Latin alfabesini bile bilmiyordu, kimi ileri düzeyde İngilizce
konuşuyordu. Bazıları ilk Almanca kelimeleri okumaya çalışırken, bazıları
kendi ana dilinde dahi okuma yazma bilmeden sınıfa gelmişti. Ortak
noktalarıysa sadece bir taneydi: Aynı sınıfa yerleştirilmiş olmaları.

Bu tabloya karşısında, sınıfın başında genç ve idealist bir öğretmen vardı.
Eğitimini Almanya’da tamamlamıştı, fakat üniversitede ona bu tür bir sınıfa
nasıl ders vereceği hiç öğretilmemişti. Çünkü Almanya’nın eğitim sistemi böyle
bir duruma hazırlıklı değildi.


İşte en büyük eksik de burada ortaya çıkıyor:
Hem öğrenciler hem de öğretmen aynı anda zorlanıyor. Peki neden?

Cevabı basit:
Almanya’nın eğitim sistemi bu yeni sosyal gerçeklik için gerekli altyapıyı kurmadı.
Hazırlık yapılmadı. Hâlâ yapılmıyor. Diğer taraftan okullarda ciddi öğretmen açığı devam ediyor.

Bu çocukların yalnızca öğretmene değil, pedagoga, psikoloğa, sosyal destek
uzmanlarına da ihtiyaçları var. Almanya’da göçmen çocuklarına çoğu zaman
ilk karşılaştıkları cümle şu oluyor:
“Du musst Deutsch lernen.” – Almanca öğrenmek zorundasın.

Fakat sistem, bu zorunluluğu destekleyecek temel altyapıyı sunamıyor.
Çocuğun dil seviyesine, travmasına, eğitim geçmişine, yaşadığı kopukluğa uygun bir çerçeve oluşturulmuyor.

Yıllar sonra ise istatistiklere bakılıyor…
“Yabancı kökenli öğrencilerin büyük bölümü Hauptschule mezunu oluyor, yada hic mezun olamiyor” deniyor.
Abschluss oranlarının düşüklüğüne dair yorumlar yapılıyor.

Ama kimse şu soruyu sormuyor:
Bu sonucun temelinde, sistemin baştan hazırlıksız olması, sorunlara
zamanında yeterli ilgi verilmemesi yatmıyor mu?

Almanya’da eğitim, artık çok kültürlü bir toplumun gerçekleriyle yüzleşmek
zorunda. Aksi hâlde, hem çocuklar hem öğretmenler hem de toplum bu eksik
sistemin yükünü taşımaya devam edecek.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?