
Newton’ın başına o elma düşmeseydi, belki de modern fizik bugünkü haline ulaşamazdı. Doğru zamanda doğru yerde olmak, kimi zaman tarihi şekillendirebilecek kelebek etkilerine sahip. Günümüze kadar şekillenerek gelen tonlarca icat, eser, buluş aslında doğru zamanda doğru yerde olmakla doğrudan alakalı. Bunun en doğal sebebi ise ilham. İlham, biz farkında olmasak bile, hayatımızın belki de en önemli kavramlarından biri çünkü ilham aslında taklidi doğurur. Bize ilham veren şeyi içten içe taklit etme eğilimindeyiz. Anlattıklarım, teoride düşünülmesi kolay kavramlar. Peki ya biz taklit konusunu nasıl oldu da düşünmekten öte araştırılabilir bir konu haline getirdik?
Bu sorunun cevabını, Parma Üniversitesi'nde maymunlar üzerinde araştırma yapan bir grup bilim insanı verdi. Maymunların çeşitli motor fonksiyonlar gerçekleştirirken beyinlerinin bir kısmındaki nöronların aktif hale geldiği gözlemlendi. Bu kısıma kadar bir sorun yok, ancak esas zihin bulandıran kısım, maymunlar tamamen hareketsiz vaziyetteyken de bu nöronların çalışmasıydı. Sonradan anlaşıldı ki, bu maymun, başka bir maymun motor fonksiyonlar gerçekleştirirken onu izlerse de nöronları devreye giriyordu. Bilim adamları, bu nöronlara ayna nöronları adını verdi. Peki, bu buluşun bizim hayatımıza ne gibi bir etkisi var?
İlk konumuza geri dönelim. İlham ve taklidin doğabilmesi için uygun ortam ve zamana ihtiyaç var ve nihayetinde bu faktörler karşılandığında aslında hayatımızın dönüm noktalarını oluşturuyoruz. Örneğin, bir bebek neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ya da sorumluluk duygusunu henüz kavrayabilmiş değildir. Ailesinden gördükleriyle şekillenir, büyür ve öğrenir. Diller de benzer mantıkla çalışır. Sürekli maruz kalır, taklit eder ve konuşmaya başlarız. Hatta ayna nöronları, uzun süreli birliktelik yaşayan çiftlerin yüz hatlarının bile benzemesine yol açmıştır. Tüm bu örneklerin yanı sıra, belki de bizim için en önemli ayna nöronu senaryosu, yanımızdaki insanlardır. Çünkü yanınızdaki insanlarla etkileşiminiz, sizi zorunlu olarak bir taklit çemberine sokacaktır. İşte bu yüzden yanımızdaki insanları belirlerken kriter sahibi olabilmek son derece önemli bir nüanstır. Yazar Jim Rohn der ki: “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Öyleyse şöyle bir düşünmenizi istiyorum: Sizce, siz yapıcı bir taklit çemberinde misiniz, yoksa yıkıcı mı? Çünkü belki de siz tarihi şekillendirebilecek elma ağacınızla henüz karşılaşmadınız bile.