
Kimi zaman kendimizi zihnimizin çıkmaz sokaklarında kaybolurken, kimi zaman da bomboş arazilerinde ama yalnız başımıza savrulurken buluruz. Günümüzde hayatımızın neredeyse mihenk taşlarından biri olan monotonluk, zaman ilerledikçe bizleri içine adeta bir bataklık gibi çekiyor ve potansiyelimizle aramıza uçurumlar kuruyor. Hal böyleyken büyük veya küçük tonla olay, zihnimizin olağan durumunu değiştirmekte büyük rol oynayabiliyor. Peki bu kaotik senaryolarla nasıl başa çıkabiliriz?
Hareketsizlik sensörünü hiç duydunuz mu? İtfaiyeciler hareketsiz kaldıklarında sensör devreye girer ve ekip arkadaşlarını uyarır. Bu sayede olası bir bayılma, sıkışma senaryosunda erken müdahale hayati sonuçlar doğurur. İşte bu yüzden alevlerle mücadele veren itfaiyeciler, bir sorun olmamasına rağmen sensör devreye girerse ufak bir sallantıyla harekete geçerek sensörü devre dışı bırakırlar. Bu onlar için bir çeşit “Ben iyiyim, ayaktayım ve devam ediyorum.” tepkisidir. Alevlerin içinde hareketsizliğin neler doğurabileceğine dair fikriniz elbette vardır. Peki zihninizde harlanan alevlerin içinde hareketsizlik? İşte bu belki de insanın hayatında mutlaka bir defa yaşadığı ama çıkış yolunu ararken harap olduğu zorlu bir durum.
Kendinizi bir itfaiyeci konumuna koyarak düşünmenizi istiyorum. Etrafınızı saran alevler var ve sizin hareket halinde olmanız neredeyse bir zorunluluk. Eğer hareketi bırakırsanız sensör sizi korumak adına devreye girer ve uyarı yollar. Aslında zihnimiz de bu şekilde çalışır. Alevlerin içerisinde kalan bir zihin harekete muhtaçtır. Fiziken veya ruhen hareket halinde olup sensörün devreye girmesini engellemeniz gerekir. Çünkü beyniniz, aynı bir sensör gibi sizi korumak adına uyarı yollar ve biz bu durumu genelde “İçimde bir huzursuzluk var.” diye adlandırırız.
Maalesef günümüzde dünya nüfusunun %5’i depresyonla mücadele ediyor ve bu yalnızca ulaşılabilmiş veriler. Türlerce sorunla burun buruna geldiğimiz yeni dünya düzeninde mücadele için gücünüzün kalmadığını hissederseniz, alevlerin içinden çıkabilmek için hareket etmeniz gerektiğini hatırlayın ve sensörü devre dışı bırakın. Unutmayın, bu sizin için bir çeşit “Ben iyiyim, ayaktayım ve devam ediyorum.” tepkisidir.
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
- Psikoloji üzerine bir deneme