Borçlanma Yoluyla Büyüme Mümkün mü?

Borçlanma Yoluyla Büyüme Mümkün mü?
21-10-2023

BORÇLANMA YOLUYLA BÜYÜME MÜMKÜN MÜ?

Türkiye’nin önemli sorunlarından birisi de hiç kuşkusuz büyüme konusu. Peki hedeflenen ya da gerçekleşen büyüme rakamlarına ulaşılınca gerçekten de Türkiye ekonomisi rahat bir nefes alabilecek mi? İstenilenen büyüme rakamlarına ulaşılınca gerçekten de yaşadığımız tüm sorunlar aşılabilecek mi? Bu ve bunun gibi sorunları anlamak için biraz Türkiye ekonomisinin genel karakterini ve büyüme macerasına mercek tutmak gerekiyor.

  1. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor: Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arzuladıkları ekonomik büyüme hızına ulaşmada çeşitli kısıtlarla karşı karşıyadırlar. Bunlardan en önemlisi yatırımları finanse edecek olan iç tasarrufların yetersizliğidir. Ayrıca bu ülkelerde ihracat gelirlerinin düşük olması döviz kıtlığına neden olmaktadır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bu kısıtları aşarak yüksek büyüme hızlarına ulaşmak için dış borçlanmaya sık başvurmaktadırlar. Fakat literatürde dış borçlanma ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki tartışmalıdır. Yapılan ampirik çalışmaların büyük bir kısmında yüksek dış borca sahip ülkelerde dış borç ile ekonomik büyüme arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir. Bu çalışmada, dış borç ve ekonomik büyüme ilişkisi Türkiye ekonomisi açısından ele alınmıştır. Çalışmada, Türkiye için 1968-2005 dönemine ait yıllık veriler kullanılmıştır. Yapılan regresyon analizi sonucunda Türkiye’deki dış borçların ekonomik büyüme üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu dolayısıyla borç fazlası sorunu ile karşı karşıya olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç, ekonomik büyümeyi hızlandırmak için ülkenin dış borçlarının azaltılması gerektiği şeklinde yorumlanabilir. Aslında bu durum Türkiye ekonomisinin de içinde bulunduğu anaforun tam ve net bir özeti diyebiliriz.
  2. Kaynakların ülkeler arasındaki dengesiz dağılımı, ülkelerarası gelişmişlik farkları ve gelişen uluslararası ilişkiler nedeniyle ülkelerin iç kaynakları, ekonomik kalkınmanın finansmanında yetersiz kalmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümenin hızlandırılması için gerekli yatırımların yurt içi kaynaklardan karşılanamaması, dış borçlara olan ihtiyacı giderek artırmıştır. Bu ihtiyaç Türkiye ekonomisi için de söz konusu olmuş, özellikle 1950 sonrasında yabancı sermaye, dış yardım ve yabancı krediler elde etme konusunda köklü ekonomi politikası değişikliği uygulayarak dış borçlanma olanaklarını artıran Türkiye, iktisadi kalkınmayı gerçekleştirmek ve sürdürebilmek için sermaye, teknoloji ve nitelikli insan gücü eksikliği nedeniyle dış kaynak aramaya ve dış borçlanmaya yönelmiştir. Devletin ya da bir kamu kuruluşunun dış kaynaklardan gelir sağlaması olarak tanımlanan dış borçlanma, iktisadi kalkınma süreçlerini devam ettirmek amacıyla, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde, sermaye kıt bir üretim faktördür. Ayrıca gerekli yatırımları yapabilmeleri için ihtiyaç duydukları yatırım mallarını ithalat ile karşılamaktadırlar. İthalatlarını karşılayacak olan ihracat gelirleri ise düşük olduğundan bir döviz darboğazı ile karşı karşıya kalmakta ve dış borçlanmaya yönelmektedirler. Gelişmekte olan ülkelerde yoğun bir şekilde kullanılan dış borçlanma zamanla kamu gelirleri içerisinde önemli bir paya sahip olmuştur. Dolayısıyla dış borçlanma ve bunun yaratacağı ekonomik etkilerin iyi bilinmesi ve analiz edilmesi gerekmektedir.

 

  1. Yurt içi tasarruf açığı nedeniyle gerçekleştirilemeyen yatırımların dış borçlanma yolu ile karşılanmasını ele alan bir diğer model de borçla büyüme (growth-cum-debt) modelidir. Borçla büyüme modelleri, ekonomik büyüme sürecinde dış kaynakların fayda ve maliyetlerine göre borç servis kapasitesini incelemektedir. Kullanılan dış kaynakların faydaları aşağıdaki unsurlara bağlıdır:

• Yabancı sermaye de dahil olmak üzere, dış kaynakların gelire dönüştürülmesindeki verimliğe

• Elde edilen ek gelirin tasarruf edilmesine ve bunların yurt içi yatırımların finansmanında kullanılmasına

• Ülkedeki yapısal düzenlemelerin hızına ve bunların ihracat ve ithalat kompozisyonuna yansımasına Dış kaynakların maliyetlerini ise bunların elde edilme koşulları tarafından (faiz oranı, geri ödeme dönemleri ve ödemesiz süre) belirlenmektedir. Bu modelin argümanı, borç kapasitesinin sürdürülebilmesi için ek dış borçların zaman içerisinde ekonomik büyümeye yeterli düzeyde katkı yapmasıdır. Temel düşünce, uluslararası finansal kaynak davranışlarının borç döngüsünün (debt cycle) farklı aşamalarında değişebileceğidir. Bu değişmeler ise ekonomik kalkınma süreci ile yakından ilişkilidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?