Hikaye Yine Yarım Kaldı

24-12-2021

Hikaye Yine Yarım Kaldı
 

Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz. Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkansız. 

İslam Çupi'nin bu sözleri ile aşılanmıştı Fenerbahce sevgim. Çocukluğumdan beri, benliğimim izin verdiği her maçı izlemiş birisi olarak bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.

 

Son kupa şampiyonluğunu 2012-2013 sezonunda teknik direktör Aykut Kocaman yönetiminde o zaman ki adıyla Ziraat Türkiye Kupası finalinde Trabzonspor'u yenerek elde eden Fenerbahçe, tarihinde ilk defa 7 yıl üst üste şampiyon olamadı. Türkiye'nin en fazla taraftar gruplarından birisine sahip olan bir camia için bu büyük bir başarısızlık, büyük bir çöküşanlamına geliyor.

1998 - 2018 yılları arasında Aziz Yıldırım başkanlığı altında 6 şampiyonluk yaşayan Fenerbahçe için aslında gecmiş ile gelecek arasında pek bir fark göremiyorum. Her Fenerbahçe taraftarının aslında içten içe umut ışığı olarak gördüğü, keşke bir gün Fenerbahçe Başkan'ı olsa dediği Ali Koç dönemi ne yaparsa yapsın taraftarın inancını artık koruyacak gibi değil. Taraftardan sabır beklentisinin dudaklarından düşmediği kaotik bir durum var sanki.

 

Halbuki daha ilk senesinde heyecan verici hamleler yapmaya başlamıştı Ali Koç. 

Teknik direktör Cocu, sportif direktör Comolli, dünyaca tanınmış Slimani ve Ayew gibi transferler... Takımın yeni altyapı sistemi oluştururken yöneticilerin “neden bizde kendi yıldız adaylarımızı çıkarmayalım, vizyon olarak neden bir RB Salzburg olmayalım” açıklamaları hala kulaklarımda. 

Ancak Fenerbahçe, o sezon Ali Koç yönetiminde tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşamıştı. Sezonun ilk yarısını küme düşme hattı içinde tamamlayan Fenerbahçe, son haftalardaki çıkışı ile sezonu 6. sırada bitirebilmişti..

İlk sezonun yarısında Cocu ile yollar ayrılmış yardımcısı Erwin Koeman ile devam edilme kararı alınmıştı. Taraftarın büyük baskısıyla Koeman dönemi de kısa sürmüş aynı sezon içinde üçüncü teknik adam olarak Ersun Yanal göreve gelmiş, Fenerbahçe yeni sezona da Ersun Yanal ile devam etmişti.Vedat Muriqi, Garry Rodrigues, Max Kruse, Luiz Gustavo gibi futbolcular kadroya eklenmişti. Sezona da fena başlanmamıştı aslında. Ancak ardından gelen düşüş durdurulamamıştı. Ersun Yanal da çare olamayınca görevden alınmıştı. Yerine de uzun bir süre geçen kişi olmamıştı. Sezon da geçici teknik direktör Tahir Karapınar ile tamamlandı. Fenerbahçe taraftarlarının yine unutmak istediği bir sezondu ve sarı lacivertli takım sezonu anca 7. sırada bitirebilmişti. 

Gecen sezon transferde adeta gövde gösterisi yapıldı. 20'ye yakın yeni futbolcu, yeni teknik direktör Erol Bulut, sportif direktör Emre Belözoğlu ile Fenerbahçe, sezon başında bir numaralı şampiyonluk favorisi olarak gösteriliyordu. Ancak başarı yine gelmedi... Erol Bulut da olmayınca Emre Belözoğlu, sportif direktörlükten teknik direktörlüğe tersine dikey bir geçiş yaptı. Fenerbahçe, bu hamleyle biraz toparlansa da Sivasspor'a yenilince şampiyonluğa havlu attı. 

Aslına bakarsanız bu sezon için umudum her zamankinden daha fazlaydı. Takımın gecen sezonun son döneminden kalma çıkış hikayesi gene Fenerbahçe’nin sembolü haline gelen son haftalarda şampiyonluğu kaybetme hikayesi, takımın hırs ve inancını teşvik edebilirdi. Ancak anlayamadığım şey yine bir vizyon söylemiyle başa geçen ve kısa sürede fena da bir performans sergilemeyen Emre Belezoğlu gibi bir ismin yeterli tecrübesi yok denilerek gönderilmesi oldu.

Yeterli tecrübe diye yola çıkan yönetim aylar süren arayışında tanıdık bir isimle anlaştı. Daha önce Fenerbahçe döneminde başarı sağlayamayan, yıldız oyuncularla anlaşamayan, Fenerbahçe’den sonra köklü 1860 Münih’i küme düşüren amaÇin liginde şampiyonluk yaşamış Pereira hamlesi taraftarın bir kısmını çileden çıkardı. Ben de onlardan biriydim. Bence iş burada kopmuştu....

Sezona iyi başlamak sadece biraz umut aşılamayı sağladı. Genç oyunculara şans verilmesi ve bu oyuncuların iyi oynaması illüzyon etkisi yaratsa ad bu göz yanılması kısa sürdü. Peş peşe gelen mağlubiyetler sonrası milli takım arasına gelindi. Bence en kritik dönem bu araydı. Eğer Pereiraile o an yollar ayrılsaydı milli maç arasının verdiği zaman zarfında takımın enerjisi değişebilirdi. Galatasaray derbisinin son çıkış bileti olduğu, üzerinde yük olduğunu bilen Pereira mağlubiyet geldiği an kovulacaktı ama galibiyet ekstra can hakkı tanıdı resmen. Sorun aslında bu olmalı!  İstenilmeyen, başarısız bir teknik direktöre son şans psikolojisi yaratmak....

Olympiakos maçından sonra basın toplantısında zaten hedefimiz lig demesi en büyük hatalarından biriydi. Fenerbahçe söz konusu ise gerisi teferruattır sadece dudaklardan çıkan boş bir cümle olmamalı. Olamaz. 

 

Avrupa Ligi’nde gelen başarısızlıktan sonra UEFA’nınamiyane tabirle sıradan takımlar için oluşturduğu Konferans liginde olmak asla bir başarı değildir. Trabzonspor'un 16 puan gerisinde olmak büyük bir sorundur.

 

Son oynanan Gaziantep maçında artık biraz inanalım, güvenelim duygusu ile yoğunlaşan taraftar kitlesinin gene biraz olsun bize inanmayın dedirten oyununu görmek insanı çıldırtmıştı. Sonrasında Beşiktaş maçında da öne geçilmesine rağmen maç berabere bitince Pereira ile yollar ayrıldı. 

Soru 1) Madem gönderecektiniz derbiye gideceği belli olan bir hocayla neden çıktınız?

Soru 2) Hocayı gönderiyorsanız, yerine anında birini neden bulamıyorsunuz? 

 

Sorun artık basit bir yapılanma, yeni arayışlar meselesi değil sorun çok daha büyük. Yönetimin acilen başarısız olduğunu kabullenip gereğini yapması gerekiyor. 

Ali Koç dönemindeki teknik direktörlerin ömrü altı aydan fazla sürmüyor. Geçici antrenör olarak getirilen üç hocayla toplam 22 maça çıkmış Fenerbahçe. 

Neredeyse 1 sezon teknik direktörsüz geçmiş desek yeridir. 

En fazla maça çıkan 54 maçla Ersun Yanal. Maç başına galibiyet oranı 1.74. 

Başarısız diye gönderilen Erol Bulut’un maç başına galibiyet oranı 2.00, tecrübesiz diye gönderilen Emre Belözoğlu’nun ise 2.30.

Neye göre, nasıl kararlar veriliyor anlamak mümkün değil. 

Dünkü Karagümrük maçı rezaletin son halkası oldu.

Yan pas ve 8 kişi dizilmiş savunmaya boş orta açmaktan başka bir şey yapmayan bir oyuncu grubu gördük. 

Belli ki Ali Koç istifa etmeyecek. 

O zaman benden kendisine tavsiye. 

Acilen çok kariyerli bir hoca getirmesi gerekiyor. Taraftarı tekrar tribüne çekecek, karizmatik bir lider olmalı bu hoca. 

Joachim Löw olabilir. 

Yarım kalan bir hikaye mi arıyordunuz?

Alın size yarım kalan hikaye…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?