Değerli Okurlar;
Bu yazımda sizlere Karadeniz yöresine ait kolbastı oyunu ile ilgili bilgiler aktarmaya çalışacağım. Keyifle okumanız dileği ile,
Karadeniz yöresinde en başta düğün merasimlerinde olmak üzere ve benzer eğlencelerde, festival etkinliklerinde yöre halkı tarafından oynanan kolbastı oyunu, Trabzon ilimizde 2007 yılında düzenlenen 1. Karadeniz Oyunları'yla birlikte öğrenilmiş, beğenilmiş ve birçok kitlelere ulaşmıştır. Karadeniz Futbol Takımlarımızdan olan Trabzonspor'lu oyuncuların da galibiyetlerinin ardından saha içerisinde oynadığı kolbastı oyunu her kesim tarafından büyük beğeni ile izlenmiştir.
Yine Karadeniz Bölgesinde bulunan vilayetlerimizden Giresun’luların, kolbastı oyununda kullanılan müziğin kendilerini ait olduğunu iddia etmesi üzerine iki il arasında müzikle ilgili oldukça iddialı tartışma bile başlamıştır.
Ayrıca, Tartışmaya son noktayı koymak için, Giresun Valiliği, yaptırdığı bir araştırmayla, Kolbastı oyununda kullanılan ''Dere boyu kavaklar açtı yeşil yapraklar '' isimli şarkının Giresun'a ait olduğunu iddia etmiştir. Diğer taraftan Merhum sanatçılarımızdan Adnan Şenses ise bu tartışmaya müdahil olarak bu hareketli oyunun aslında Romanlara ait olduğunu öne sürmüştür.
Karadeniz yöresinin ortak tarzı ve hayal gücünün bir eseri olan Kolbastı oyunu, 'Trabzon Kol Havası' adımlama teknikleri ile kendi teknik donanımını harmanlayarak, ortaya yepyeni bir dans formunu gün ışığına çıkardığı, Faroz Kesmesi olarak bilinen bu mahalli oyunun köklerinin Trabzon kolbastısı geleneğinden geldiği. 1970'li yıllarda dansın fırtına gibi estiği konusu Doçent Dr. Engin Erşen tarafından ifade edilmiş, Yazılı basında da yer almıştır.
Mahalli dansın uluslararası gösteri ortamına taşınmasını ilk öneren ve ilk yeşil ışığı yakan ismin, dönemin Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay olduğunu anımsatan Erşen, şunları söylemiştir. ''Bu olay, dansın yaratıcı hayal gücünü tetiklemiş olması yönünde atılmış önemli bir adımdır. Bu itibarla, 1. Karadeniz Oyunları tarihsel açıdan, kolbastının yeni ufuklarının aralandığı, geleceğe yönelik yöntemin ve dansın ruhu ile ilgili felsefesinin ve stratejisinin yeniden rotasına, yerli yerine oturtulduğu tarihtir. Bu olgu, ''Karadeniz Oyunları'' ile Trabzon'dan başlayan ve dalga, dalga bütün yurdu saran bir moda akımının başladığı, tarihi süreçteki, gelinen en önemli olayıdır. Artık bu dans Türkiye'yi hatta Avrupa'yı sallamıştı. Önce kabullenmediler, serseri dansı gibi yakıştırmalar yaptılar, ama daha sonra bu dansa saygı göstermek zorunda kaldılar. Kolbastı dansının ilk kez ne zaman, nasıl ve ne şekilde ortaya çıktığı konusunda birtakım yaklaşımların söz konusu olduğunu belirten Erşen, ''Ama ne var ki tek bilinen gerçek, Trabzon dansın demir aldığı, yelkenlerinin rüzgarla dolduğu, coğrafyanın adıdır. Oyun bu coğrafya üzerinde, değişen ve kökleşen doğa serüvenlerinin sembolize edildiği düşüncesinden hareket ederek doğmuştur'' demiştir.
Dansın müziği ile ilgili olarak çeşitli tartışmaların yaşandığını kaydeden Erşen, şunları söylemiştir.
''İlk bakışta kolbastının müziği ''Dere Boyu Kavaklar'' (Giresun), ''Ankara Misket'' ve ''Anadolu Oyun Havası'' gibi anonim yorumlardan hareket etmiş olabilir. Bu gayet doğaldır. Ama ne var ki 1930'lu yılların başında ilk büyük dalga, ''Yaylanın Çimenine Kuzu Yayılır Kuzu'' ile başlayan Trabzon kolbastısının yeni stili de ortaya konmuştur. Ardından gelen ikinci dalga, 1970'li yıllardan itibaren başta İsmail Yazıcıoğlu olmak üzere, Erkan Ocaklı, Fuat Saka, İbrahim Can, İkizler, Sinan Yılmaz ve Kaptan'a kadar uzayan bir aydınlanma süreci yaşadı. Bu usta müzisyenlerin ve yorumcuların yerel motifleri harmanlamalarıyla, günümüze özgü Trabzon kolbastısının orjinal müziği de figürü de ortay çıktı. Elbette bu dans Trabzon'un damarlarından çıkmıştır. Bu stil kendi tarzını, kendi müziğini ve hareketlerini daha çok mahalle içerisinde, oynamış oldukları eğlencelerden aldı. Sadece müzik anlamında değil, dansla iç içe geçen doğa ile ilgili serüvenleri, yaşantısına sokarak, yaşayarak ve de yaşatarak günümüze taşıdı. Bu oyun, Trabzon'un bayrağıdır desek yeridir.''
İlk başlarda nasıl ortaya çıktığı konusunda çeşitli kaynaklar; Rivayete göre gözcülük yapanlar kolluk kuvvetlerini görür görmez içeri haber getirirler. İçerdekiler haberi aldıklarında sesi kısarlardı. Basılan ağalar kısık sesle "Geldiler, bastılar, vurdular" demeye başlardı. Kolluk kuvvetleri böyle baskınlar yaptığı için oyuna kolbastı denildiği iddia edilmektedir.
Kaynak: NTV Haber Portalı