
Kuzey Makedonya, Balkanlar’daki Türk varlığının en güçlü hissedildiği ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Osmanlı döneminden günümüze uzanan tarihî miras, bölgede yaşayan Türk topluluğunun hem kimliğini hem de kültürel değerlerini koruyarak günümüze taşımayı başardığını gösteriyor.
Türk varlığının bu topraklardaki izleri, 14. yüzyılda Osmanlı’nın iskân politikalarıyla daha da görünür hâle geldi. Ancak tarihî kaynaklara göre, Osmanlı öncesinde de Kuman ve Kıpçak Türkleri bölgenin yerli halkları arasındaydı. Bölgenin Türklere alışmasında ve kabullenmesinde Anadolu’dan gelen dervişlerin ve özellikle Sarı Saltuk Baba gibi öncü şahsiyetlerin rolü büyük oldu. Şu an Ohri Struga Bölgesi’nde Sv. Naum diye Sarı Saltuk Baba’nın makamı da mevcuttur; hatta adaya adını veren ilk Anadolu Erenleri’nden olmuştur.
Kosova’daki Sultan I. Murad Hüdavendigâr Türbesi, Üsküp’teki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Yiğit Paşa Türbesi, camiler, hanlar, hamamlar ve tekkeler; Osmanlı’dan günümüze kalan ve hâlâ ayakta olan kültürel yapılar arasında yer alıyor. Bu yapılar, Kuzey Makedonya’nın Türk-İslam mirasını canlı şekilde yansıtmaya devam ediyor.
Kuzey Makedonya ve çevresinde tarihin çetin ve hatırtanımaz hadiseleri de yaşanmıştır. Ancak buna rağmen bu topraklarda filizlenen Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibiyiğit bir kumandan, zamanın tüm zorluklarına rağmen yetişmiştir. Günümüzde Manastır (Bitola)’da bulunan ve müze olarak hizmet veren, 19. yüzyıl Osmanlı askerî mimarisinin güzel örneklerinden biri olan Manastır Askerî İdadîsi’nde Atatürk’ün kendi el yazısıyla tuttuğu ders notları ve birçok kişisel eşyası da mevcuttur. İşte tam da burada Mustafa Kemal’in fikirleri, hürriyetçi tavırları öğretmenleri sayesinde şekillenmiş ve Atatürk’ün gerçek bir lider kimliği kazanmasına vesile olmuştur. Bu mektep, sıradan ders alan öğrenciler değil; devrim yapacak şahsiyetler yetiştirmiştir. Bunlardan biri de Dereşte’de bir okula adı verilen, askerî ve siyasî kimliğiyle tanınan Ali Fethi Okyar’dır. Atatürk’ün vatan, millet ve toprak sevgisinin temelleri de burada atılmıştır. Milliyetçilik duygularının zirveye ulaştığı bu kutlu mekân, onun içsel gücünün de ilk kez görünür hâle geldiği yerdir. Mehmet Emin Yurdakul’un “Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.” dizesiyle Atatürk, milliyetçilik ruhunu adeta içselleştirmiş ve bu duyguyu hızla hayata geçirmiştir. Bu mektebin girişinde yer alan “Çağdaş Türkiye’nin Kurucusu, İlk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk burada eğitim almıştır.” levhası, “Türklüğün ve Türkçenin” bölgedeki varlığının bir müşahididir. Öte yandan Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin doğduğu Merkez Jupa’ya bağlı Kocacık köyündeki baba ocağı da müze olarak korunuyor. Bu ev, sadece bir aile hatırası değil; aynı zamanda Balkanlar’daki Türk kültürünün sürekliliğini temsil eden önemli bir yapı olarak değerlendiriliyor.
Kuzey Makedonya’daki Türk toplumu bugün de kimliğini koruma mücadelesini sürdürüyor. Üsküp, Kalkandelen, Gostivar, Merkez Jupa, Kırçova, Resne, Debre, Ohri, Demir Kapı, Radoviş, İştip, Usturumca ve Valandova gibi şehirlerde yoğun Türk nüfusu dikkat çekiyor. Bu şehir isimlerinin bazıları, Türk tarihine doğrudan gönderme yapıyor. Örneğin Kumanova, adını Kuman Türklerinden alırken; Gostivar ismi, Eski Türkçede “koz” (ceviz) ve“var” (kale) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş durumda.
Türk toplumu eğitim, kültür ve sivil toplum alanlarında aktifliğini sürdürüyor. Mustafa Kemal Atatürk İlkokulu (Gostivar), İstikbal Okulu (Kalkandelen), Namık Kemal Okulu (Valandova–Çalıklı) ve Ali Fethi Okyar Okulu (Prilepe–Debreşte) gibi kurumlar, Türkçe eğitimin yaşatıldığı önemli merkezler arasında yer alıyor.
Makedonya Türklerinin bu çabası, yalnızca geçmişi yaşatma gayesi taşımıyor. Aynı zamanda Atatürk’ün“muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefi doğrultusunda geleceğe dair sağlam adımlar atılıyor. Kimliğin sadece bir nüfus bilgisi değil; tarihsel bilinç, kültürel aidiyet ve dilsel devamlılığın bir parçası olduğunun altı çiziliyor.