Merhamet

Merhamet
13-10-2023

                                                   

Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
sevgili
en sevgili
ey sevgili


O’na(cc) en güzel yakarış, kendisini en çok hangi yönüyle tanıttıysa öyle olmalı.Hepimiz biliriz ki O kendini Besmele’de Rahman ve Rahim olarak tanıtır. Kur'an'ı açtığımızda ilk Fatiha Suresi karşılar bizi. Besmelede merhameti ile tanıdıktan sonra Elhamdülillah deriz ilk olarak. Kur'an'a şükrederek ve mutlulukla başlarız. Sonraki ayette Allah’ın Raman ve Rahim oluşu tekrar edilir. Çok önemli olduğundan üst üste söylenir iki kere.

Rahman ve Rahim isimleri Allah’ın merhametli oluşunun mührüdür.  Dünyaya vurulan mühür  Rahman,  ahirete kalan ise Rahim’dir.  Ehad, Samed, Ekber oluşundan önce gelir merhametli oluşu. Ne kadar kıymetli ve özel.

 İki boyutu vardır esasta merhametin. Dikey olarak Allah ile yarattıkları arasında, yatay olarak yaratılanlar arasında. Merhametli olan Allah, kulların kendi aralarında ve diğer canlılara karşı da merhametli olmasını ister. Merhameti içimizde, etrafımızda ve göğe bakınca bulabiliriz.

Bir kedinin gözlerine bakalım mesela. Ahenkli yürüyüşünde sürüklenen zamana bakıp merhamete şahit olalım. Bir karıncanın boyuna indirelim bakışlarımızı, kımıl kımıl gidişlerinden okuyalım merhameti. Bir bebeğin yüzüne bakalım, uyurken merhamet yanaklarına yayılmıştır pembe pembe, dudaklarına konmuştur ince ince.

Kendimize merhamet duyuyor muyuz peki? Dönüp kendimize bakalım. Tıka basa doldurmayıp midemize, her görüntüyü  izletmeyip aklımıza, dedikoduyu vesveseyi sokmayıp kalbimize, hırsla hınçla yormayıp duygularımıza da merhamet edebiliyor muyuz? Hesap günündeki halimize merhamet duyup yanına azık olsun,  hazırlık olsun diye ibadet ediyor muyuz?  İbadet insanın kendine merhametinin ta kendisidir. Yoksa hepimiz biliyoruz ki Rabbin bizden gelecek hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.

Günahlar da bu merhametin tam karşısında durur.  Kendine merhamet etmez insan ve Rab'den gelen merhametin de önünü kesmeye çabalar. Öyle bir şey ki günahta ısrar ettikçe insan Rab de merhamette ısrar eder, dönmez arkasını, kapatmaz kapıyı. Bunu Kitap’ta  iyice ve çok kere belirtmiştir. 72  yerde Gafur ve Rahim ismi birlikte geçmektedir Kuran’da.̽  Şöyle bir içimizden tekrar edersek, çok tanıdık gelecek bu ifade; Gafurur Rahim...

Kök manası da dikkate alınarak Gafur ismi kulların birçok günahını birçok defa bağışlayan suçlarını ve hatalarını affeden şeklinde tarif edilebilir. Bu tarife göre Allah kulların işledikleri günahların sayısına, sıklığına, türüne ve çokluğuna bakmaksızın her zaman ve her yerde affeder.̽ Gafur ismi ile Rahim ismi gelişi güzel peş peşe anılmamıştır. Affediciliğin ardına Rahim yani merhametli oluş getirilmiş Kuran’da.

Affedildin deyip kaderine terk edilmiyor insan. Merhamet günah işlemezden önce olanca enginliğiyle varken affedildikten sonra da aynı şekilde devam ediyor. Gafurur rahim; yalnız değilsiniz, sahipsiz değilsiniz diyor insanlara.


Bir de tüm bunları bize öğreten, bize anlatan, yaşayarak gösteren Nebi'nin (sallallahu aleyhi ve selem) merhamete bakışına şahit olalım. Hicretten sonra Mekke'yi fethe giderken on bin kişilik orduyla, yolda yeni doğmuş yavrularını emziren bir anne köpeği görür Efendimiz. Ordunun onu tedirgin edeceğinden, ezebileceğinden endişe eder. Bir sahabeyi onların başında nöbetçi olarak bekletir ve ordunun yolunu biraz yana kaydırır. Bu ordu merhamet ordusudur. Kumandanı da merhametle yoğrulmuş gaye insan, ufuk peygamberdir. Merhamet insanlara mahsus değil sadece.  Hayvanları, bitkileri, hatta cansızları da kapsar.  Merhamet etmek peygamber sünnetidir.

O’nun(sav) çocukları sevmesi, koklaması, öpmesi ve bunu teşvik etmesine dair birçok hadisi şerif vardır. Torunlarını omuzlarında dolandırması, dizlerine oturtması merhamet kaynağından bize yansıyan en güzel örneklerdendir.

Merhamet kişiye, ülkeye ve partiye göre değişkenlik göstermez, göstermemeli. Yaşadığımız depremde merhameti seçim sonuçlarına ayarlayan insanlar olduğunu gördük maalesef. Şimdi de ‘ama onlar da topraklarını sattı’ diyerek yaşanan acılara ve zulme kayıtsız kalan insanlar var. Çocukların, yaşlıların, hayvanların, masumların öldürülmesini hangi gerekçe haklı çıkarabilir? Zalimden yana tavır alanlar hiç mi mazlum konumuna düşmeyecek acaba? Hep mi haklı ve mutlu yaşayacaklar? Hiç mi evleri yıkılmayacak bunların? Merhametin çeşmesi bunların elinde de bizim mi haberimiz yok? Ondan mı ‘artık kimseye acımam’ diyerek suyun önünü kesiyorlar kendilerince?

Merhamet etmeyene merhamet olunmaz diyen Peygamberimizin sözü, yine tüm zamanların en doğrusu olarak karşımıza çıkıyor.

̽ = https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/268950  sf42, 45 .

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?