LAVANTA DİYARI KUYUCAK

LAVANTA DİYARI KUYUCAK
24-10-2025

Yaz aylarının sıcak havası yerini serin havaya bırakırken, yorgun bir şehir sabahında gözümde bir morluk belirdi. Telaşla aynaya uzanmadım bu kez, çünkü bu morluğun nedenini biliyordum. Bu, lavantanın moru idi. Eşsiz, huzur veren rengi ve kokusuyla içimde düşen bir yolculuk isteği oluştu. Haritada bir nokta, kalpte kocaman bir boşluk dolduruyordu. Kuyucak Köyü.Lavanta tarlaları deyince akla ilk gelen, sosyal medyada morlar içinde yürüyen turistler, havadan çekilmiş videolar ve elbette Isparta’nın o büyüleyici yaz manzaraları olur. Ama lavanta mevsimi bitince bu tarlaların ardında ne kalır? Cevabı merak ediyorsanız, yazdan kalan sessizlikle sarılı Kuyucak Köyü sizi bekliyor.

Güz Mevsiminde Bir Başka Güzel

         Lavanta temmuz ayında coşar; turistler temmuzda taşar. Ama eylül sonunda ya da ekim başında gittiğinizde, mor tarlaların solgun güzelliği bambaşka bir tınıda karşılar sizi. Kurutulmuş lavanta demetlerinin başında oturan köylü kadınlar, taş sokaklarda sessizce yavaş akan zaman ve morun griye döndüğü pastoral bir tablo oluşturur ki sanki yazı değil, kendinizi bırakırsınız bu köye.

Turizm Değil, Huzur Arayanlara

         Kuyucak, “lavanta köyü” olarak anılıyor ama aslında bu köy bir yaşam dersi gibi. Beton yığınlarının arasında sıkışıp kalmış bizler için, burada zamanın başka aktığını fark etmek bir tür terapi diyebiliriz. Ne fazla kafe var ne otellerin gürültüsü. Taş evlerin önünde kurumuş lavanta demetleri asılı, ama o morlar hâlâ konuşuyor sizinle. Kokuysa buram buramdır. Kurumuş olsa da lavanta, hâlâ büyülü bir koku bırakıyor havaya.

         Kadınların Mor Devrimi

         Kuyucak’taki lavanta hikâyesi, sadece estetik değil, aynı zamanda bir kadın hikâyesi. Buradaki tarlalar, yıllar önce kadın girişimiyle hayat buldu. Bugün lavanta sabunu, yağı, kesesi derken bu köy kendi ekonomisini yaratmış durumda. Ama en güzeli, bunu yaparken köyün ruhunu yitirmemiş olması.

         Sessizliğin Fotoğrafı

         Yazının başında dedim ya, lavantanın bir sesi var. Ama bu ses, kulakla değil kalple duyuluyor. Kuyucak’a giderseniz, tarlaların arasına yürüyün. Gözlerinizi kapatın. Ne bir motor sesi ne bir klakson... Sadece rüzgârın lavanta saplarına çarptığı o ince ses. Doğanın fısıltısı gibi…
          İşte o an anlayacaksınız: Sessizlik, bazen mor renkte konuşur.
Kalemin notu: Kuyucak Köyü, Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı. Günübirlik değil, ağır ağır gezilesi bir yer. Yol üstünde lavanta kolonyanızı, sabununuzu alın ama en önemlisi, bir anı bırakın oraya. Belki bir lavanta dalı arasında sizin de hayaliniz yeşerir. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?