TESPİT “REMIGRATION” İNSAN ONURUNA AYKIRI

TESPİT “REMIGRATION” İNSAN ONURUNA AYKIRI
04-11-2025

Federal İdare Mahkemesi, Federal İçişleri ve Yurt Bakanlığı’nın COMPACT-Magazin GmbH ve alt kuruluşu CONSPECT FILM GmbH’ye yönelik 5 Haziran 2024 tarihli yasağını hukuka aykırı bularak 24 Haziran 2025’te kaldırdı.

Mahkeme, kısa süre önce yayımladığı gerekçeli kararında, aşırı sağcı aktivist Martin Sellner’in Potsdam’daki gizli toplantıda da gündeme gelen “tersine zorunlu göç/deportasyon” (Remigration) planını açıkça “insan onuruna aykırı” olarak nitelendirdi.

Mahkeme, derginin tamamen yasaklanmasını haklı bulmadı; ancak Sellner’in “Remigration” içerikli yazılarının anayasa karşıtı olduğunu açıkladı. Sellner’in “Remigration” planıyla ayrıntılı biçimde ilgilenen mahkeme, bunu “insan onuruna aykırı” olarak değerlendirdi.

Kararda, Sellner’in “Remigration” planını hem COMPACT sitesinde hem de çeşitli videolarda ayrıntılı biçimde tanıtmasına dikkat çekiliyor. Dergideki diğer yazarlar ve hatta derginin kurucusu Jürgen Elsässer de sık sık “Remigration” fikrine atıfta bulunmuşlardı.

Karara göre, Sellner’in planı, yalnızca yabancıları değil, Alman vatandaşlarını da kapsadığı için anayasanın eşitlik ilkesini ihlal ediyor. Bu tespitin, “Remigration” kavramını savunan AfD’li siyasetçiler açısından da hukuki sonuçlar doğurabileceği söylenebilir.

CORRECTIV’in Bulgularıyla Aynı Sonuç

Mahkeme kararında, CORRECTIV’in “Almanya’ya Karşı Gizli Plan” (Geheimplan gegen Deutschland) başlıklı araştırmasıyla benzer bir sonuca ulaşıyor. CORRECTIV, 10 Ocak 2024’te yayımladığı haberde, Sellner’in Potsdam’da AfD yöneticileri ve aşırı sağcılarla yaptığı toplantıda, “asimile olmamış vatandaşlar” için de “Remigration” planını anlattığını ortaya koymuştu. Sellner, bu planı “etnik tercih”i koruma amacıyla, “özel yasalar” ve “uyum baskısı” gibi yaptırımlarla savunmuştu.

Federal İdare Mahkemesi de benzer biçimde, Sellner’in “etnokültürel kimliği koruma” adı altında vatandaşların eşitliğini ihlal eden ve insan onurunu zedeleyen bir tasarı geliştirdiği sonucuna varıyor.

İnsan Onuruna ve Eşitlik İlkesine Aykırı

Mahkeme, Sellner’in planlarının “Alman Anayasası’nın en yüksek değeri olan insan onuru”na aykırı olduğunun altını çiziyor. Yargıçlara göre, “göçmen kökenli” vatandaşların haklarını kısıtlamayı veya bu kişileri “asimilasyon eksikliği” gerekçesiyle yeniden göçe zorlamayı hedefleyen bir politika, anayasal düzene düşmanlık anlamına geliyor.

Sellner’in, COMPACT’ın YouTube kanalında yayımlanan konuşmalarında, yalnızca “yabancılar”ın değil, göçmen kökenli Alman vatandaşlarının da “Remigration” planlarına dâhil edildiği açıkça görülüyor. Mahkeme, Sellner’in doğuştan Alman vatandaşı olan kişilerin bile “yeterince asimile olmadıkları” gerekçesiyle ülke dışına gönderilmesini öngördüğünü tespit ediyor.

Bir başka videoda Sellner, “yaklaşık 12,2 milyon göçmen kökenli Alman vatandaşı”ndan 5 ila 6 milyonunun “asimile olmadıkları” gerekçesiyle yeniden göç politikasına tabi olabileceğini söylüyor. Mahkeme, bu yaklaşımın vatandaşların hukuki eşitliğini ve din özgürlüğünü doğrudan ihlal ettiğini belirtiyor. Özellikle “İslam’dan arındırma” (De-Islamisierung) fikrinin, Müslüman Alman vatandaşların temel haklarını hedef aldığı vurgulanıyor.

“Etnik Seçim” ve Demokrasiye Tehdit

Mahkeme, Sellner’in sıkça kullandığı “etnik seçim” (ethnische Wahl) kavramını da anayasa karşıtı buldu. Sellner, “demografinin demokrasiyi yuttuğunu” savunarak, göçmen kökenli Almanların seçimlerdeki etkisinin azaltılması gerektiğini öne sürüyor. Mahkemeye göre bu, vatandaşların siyasi eşitliğini ve demokratik temsil hakkını doğrudan hedef alan bir tutum.

Yargıçlar, “Remigration” ile “etnik seçim” arasındaki bağlantının fiilen “vatandaşlıktan çıkarma” anlamına geldiğini belirtiyor: “Bu tasarı, etnik olarak saf bir Alman halkı oluşturmak amacıyla vatandaşlıktan çıkarma planlarını içermektedir.”

COMPACT Davası ve Olası Sonuçlar

COMPACT dergisi, hukukçu Ulrich Vosgerau tarafından temsil edildi. Vosgerau, Potsdam toplantısına katılmış olmasına rağmen, Sellner’in “Alman vatandaşlarını yeniden göç ettirmeyi planlamadığını” savundu. Ancak mahkeme, derginin kurucusu Jürgen Elsässer’in ve eşinin CORRECTIV’in haberlerinden sonra Sellner’in planlarına açık destek verdiklerini ifade ediyor.

Mahkeme, COMPACT avukatlarının “Remigration”un yalnızca bireysel görüşler olduğunu öne süren savunmalarını “inandırıcılıktan uzak” buldu. Yine de yasağın kaldırılmasının gerekçesi, bu tasarının derginin genel içeriğini “belirleyici düzeyde şekillendirmemiş” olmasına dayandırıldı.

Buna karşın karar, Kimlikçi Hareket (Identitäre Bewegung) açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Zira “Remigration”, bu hareketin ideolojisinin merkezinde yer alıyor. Mahkemenin tespitleri, bu örgütün yasaklanmasına yönelik hukuki süreçlerde emsal teşkil edebilir. Ayrıca mahkeme, “Remigration” kavramının genellikle Sellner’in planına atıf yapılarak kullanıldığını vurguluyor. Bu da kavramı sıkça kullanan birçok AfD’li siyasetçi için açık bir uyarı niteliği taşıyor.

Sonuç

Federal İdare Mahkemesi, gerekçeli kararında aşırı sağın “Remigration” söyleminin yalnızca politik bir görüş değil, insan onurunu ve yurttaşların eşitliğini hedef alan bir ideolojik proje olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Mahkeme, bu söylemi anayasal düzene, insan onuruna ve demokratik değerlere yönelik bir tehdit olarak değerlendiriyor.

Bu karar, Almanya’da nefret temelli ideolojilere karşı hukukun sınırlarını bir kez daha belirginleştirirken, AfD ve Kimlikçi Hareket çevrelerinde giderek normalleşen söylemler için de güçlü bir uyarı anlamına geliyor. Gerekçenin yalnızca COMPACT davasını değil, aynı zamanda aşırı sağ çevrelerdeki benzer ideolojik eğilimlerin gelecekteki hukuki değerlendirmelerini de derinden etkilemesi bekleniyor. Ancak bu etkinin kapsamı ve kalıcılığı, zamanla ortaya çıkacak.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?