Bazen fark etmeden kendi yolumuza taş koyarız. Başarısızlık korkusu, değersizlik duygusu ya da konfor alanımız… Peki bu iç sabotajdan nasıl özgürleşebiliriz? Geçen hafta içimizdeki sabote eden sesi tanımıştık. Bu hafta ise bu sabotajın görünmez biçimlerini fark edeceğiz. Çünkü çoğu zaman farkında bile olmadan, kendi hedeflerimizin önüne engel koyarız.
- Bilinçdışı Sabotajlarımız
Kendimizi farkında olmadan pek çok şekilde sabote ederiz:
- “Ne yaparsam yapayım, yine kilo alıyorum.”
- “Kilo vermek benim için zor, hep böyleydi.”
- “Şu davet bitsin, ondan sonra başlarım.”
- “O pastayı reddetseydim arkadaşım alınırdı.”
- “Benim suçum değil, beni zorladılar.”
Bu düşünceler, sorumluluğu dışarıya atmanın ya da değişimi ertelemenin en zarif yollarıdır.
Ama aynı zamanda kontrolü elinden kaçırmanın da başlangıcıdır.
- Alışkanlıkların Güvenli Hapishanesi
Bazı alışkanlıklarımız başarısızlığa alışmıştır. Bazen “başaramamak” bile güvenli gelir. Tanıdık bir acı, bilinmeyen bir başarıdan daha rahat hissettirebilir. Bilinçaltı, konfor alanını korur, seni mutsuz etse bile. Ancak fark ettiğin her sabotaj düşüncesi, zincirin ilk halkasını kırmaktır. Her “erteliyorum” dediğinde, aslında “korkuyorum” diyorsun. Her “yine olmadı” dediğinde, aslında “değişime hazır değilim” diyorsun.
Kendini suçlamak yerine, içindeki sabotajcıyı anlamayı seç. Onun da seni korumaya çalıştığını bil, ama artık eski yöntemlerle değil, yeni bir farkındalıkla yaşamanın zamanı geldi.
Değişim cesaret ister, evet… Ama asıl cesaret, kendi iç sesinle yüzleşebilmektir.Sevgiyle, farkındalıkla ve ışıltınla kal.
