
Kökenleri Anadolu’ya dayanan ve Osmanlı döneminde Balkanlar’a yerleştirilen Oğuz Türkleri’nin bir kolunu oluşturan Yörükler, tarih boyunca bölgenin “Evladı Fatihan” yani fatihlerin torunları olarak anılmıştır. Bu ifade, yalnızca Balkanlar’ın fethine katılanların torunlarını değil, aynı zamanda bölgedeki Türk topluluklarını da kapsayan bir unvan niteliği taşır. Yüzyıllardır Kuzey Makedonya’nın farklı bölgelerinde varlıklarını sürdüren Yörükler, hem kültürel hem de toplumsal yapıya sağladıkları katkılarla dikkat çekmektedir.
Bugün hâlâ dil, kültür ve yaşam biçimleriyle geleneklerini yaşatmaya devam eden Yörükler, özellikle kıyafetleriyle kültürel mirasın korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Kadınların giydiği basmadan elbiseler, yalnızca günlük bir giysi değil, aynı zamanda doğayla kurulan bağın simgesidir. Elbiselerde kullanılan desenler, dağlarda açan menekşeleri ve rengârenk çiçekleri temsil ederken; bu motifler Yörüklerin doğaya duyduğu saygıyı ve karakter yapılarının zarafetini de yansıtmaktadır.
Geleneksel kıyafetlerde kadınlar ile genç kızlar arasında belirgin farklar bulunur. Kadınlar saçlarının ön kısmına kakül bırakırken, genç kızların saçları kakülsüzdür. Bu ayrım, toplumda hem yaş hem de sosyal statüyü gösteren önemli bir sembol niteliği taşır. Düğünlerde kullanılan gelinlikler ise bölgeye özgü dokuma ve el işçiliğinin en güzel örneklerini yansıtır. Özellikle koyun yününden elde edilen ipliklerle hazırlanan bu gelinlikler, dayanıklılığı ve doğallığıyla öne çıkar. Böylece gelinlikler, sadece bir giysi değil, emek, sabır ve geleneklerin birleşiminden doğan kültürel bir değer hâline gelir.
Modernleşmenin hızla yayıldığı günümüzde, Kuzey Makedonya Yörüklerinin bu gelenekleri yaşatmaya devam etmesi, kültürel çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Geçmişten bugüne taşıdıkları kültürel zenginliklerle hem kendi kimliklerini koruyan hem de bölgenin kültürel mozaiğine renk katan Yörükler, bugün de canlı bir mirasın temsilcileri olarak varlıklarını sürdürmektedir.