Gülşen ve İbrahim Tatlıses

Hümeyra Yıldırım YALÇIN

2 yıl önce

Doksanlı yıllarda pijamalarla; “İçine ata ata ne hale geldin? Tuta tuta çatlayacaksın be adam.” deyince bağrına basmıştı insanımız bu masumluğu. Yıllardır kendisinin içinde tuttuğu bir şeyler varmış belki de. İki binlere gelince tavana asılı duran bir zincire bağlı topun üstüne çıkmıştı. Sallanıp duruyordu. Ailecek izlenecek bir görüntüden çok uzaktı. Yine bir şey demedi insanımız. İzleyen izledi, diğerleri ya kafasını çevirdi ya da kanalı değiştirdi.

Bundan sonra da sahnedeki kıyafetleri konuşuldu genelde. Özellikle son bir kaç ay öncesine kadar. En sonu LGBT bayrağı açtı ve insanları kendine karşı cephe aldırdı. Bardağı taşıracak son damla kalmıştı, “sapık” diyerek onu da yaptı.

Sonrasını hepimiz biliyoruz. Bu bir dursun, biraz da İbrahim Tatlıses’ ten bahsedeceğim. Üzücü bir kaza geçirdi ve sanırım herkes haberi izleyince iyi olmasını dilemiştir içinden. O da epeydir hayatımızda. Sesiyle olduğu kadar aşkları, eşleri ve çocuklarıyla. Mesela eşlerinden birini herkesin gözü önünde topuğundan vurdurmuştu. Görüntü günlerce televizyonda dönüp durmuştu. Kadın dayak da yemeli sözleri internete girince önümüze geliyor hemen. Mafya bağlantısı hep dillerde. Hepsi de unutuldu.

Bu iki kişiyi aynı kefeye koymuyorum. Ancak koysam bile biri diğerini ağdırmıyor yaptıkları yanlışlıklar toplamında. Sonra, neden biri kin ve nefret topladı ama diğeri hala gönüllerde diye düşünüyorum. Gülşen’e verilen tepkiyi normal buluyorum da Tatlıses’e verilen tepkisizlik garip geliyor. Bunu doksanlı yıllarda yaşananlardan başlatarak bulmaya çalışıyorum.

Sonra bir şarkı geliyor aklıma. Ağlarsa anam ağlar ardımdan. Göklerden ağıt yağar yağmurla... Bu ondan dinlediğim en samimi, en güzel şarkı. Yazarken bile duygulanıyorum. Bu gibi çok şarkısı, türküsü var gönle dokunan. Yaşantısı her ne kadar yanlışlarla doluysa da programlarında bunu da bazen dile getiriyor. Yani pişmanım diyor. Bununla birlikte tutup da bir zümreye, siz şöylesiniz, böylesiniz dediği olmadı. Böyle olunca hataları kişisel bir mesele oldu karşı tarafla. Toplumsal olmadı hiç. Ondandır yanlışlığı hiç gündemde kalmadı.

Gelelim diğerine. Sesiyle değil görüntüsüyle tutunmaya çalıştığı yerden kendini tepetaklak aşağılara bıraktı. Düşmemek için de “bakıma muhtaç çocuğum var ifadesini” kullandı. Bu vicdanları harekete geçirecek bir söz,  kabul. Ancak konserde açtığı LGBT bayrağının kendi çocuğuna, başkalarının çocuğuna vereceği zararı neden düşünmedi. Neden bir anne gibi davranmadı? Ben de işin bu tarafındayım. Bakıma muhtaç bir çocuk aynı zamanda etraftan gelen kötülüklere karşı korunmaya da muhtaçtır. Burada bizden olmayan bir hareketi destekleyen, topluma ters bir sanatçı imajı var. Hatayı topluma karşı işliyor. Bir de özellikle kendi çocuğuna karşı.

Gelinen noktada tutuklanmasına sevinen de var, haksız bulan da. Bunlar ani tepkiler. Ben de buradan asalım keselim demiyorum. Kimse bir başkasına bilensin istemem gereksiz yere. Ancak yapılan karşılıksız kalmamalı diye düşünüyorum. Onun konserine gitmemek gibi, ona konser verdirmemek gibi, şarkısını dinlememek gibi... Aklıma gelenleri ve hissettiklerimi yazdım. Belki yanlış baktığım yönler de olabilir. Gerisi siz değerli okuyucularda.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI