
CDU’dan Tarihi Zafer: Dortmund’da 78 Yıllık SPD Hâkimiyetine Son
Almanya’da pazar günü yapılan Kuzey Ren-Vestfalya yerel seçimleri, ülkenin siyasi dengeleri açısından önemli sonuçlar doğurdu. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Dortmund, Leverkusen ve Bielefeld’de elde ettiği başarılarla dikkat çekerken, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yaşadığı kayıplara rağmen Köln ve bazı sanayi şehirlerinde kontrolünü sürdürmeyi başardı.
En büyük sürpriz, Dortmund’da yaşandı. CDU adayı Alexander Khalouti, merkez sol SPD’yi geride bırakarak, 1946’dan bu yana ilk kez şehri Sosyal Demokrat olmayan bir isme kazandırdı. Böylece SPD’nin 78 yıllık Dortmund hâkimiyeti sona erdi. CDU ayrıca Leverkusen ve Bielefeld’de de belediye başkanlıklarını kazandı.
SPD ise Köln’de sandıktan güçlü çıktı. Torsten Burmeister, Yeşiller’in adayı Berivan Aymaz’ı geride bırakarak partisinin şehirdeki kontrolünü korumasını sağladı. SPD ayrıca Oberhausen, Gelsenkirchen, Wuppertal ve Mülheim an der Ruhr’da belediye başkanlıklarını elinde tutmayı başardı. Yeşiller ise Münster’de sürpriz yaparak CDU’dan yönetimi aldı.
Seçimlerin dikkat çeken bir diğer noktası ise aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin performansı oldu. AfD adayları, eyalet tarihinde ilk kez Duisburg, Gelsenkirchen ve Hagen’de ikinci tura kalmayı başardı. Ancak hiçbir şehirde zafer elde edemedi ve CDU ile SPD adaylarına büyük farklarla kaybetti.
Yaklaşık 150 bölge ve şehirden gelen sonuçlar, kırsal alanlarda CDU’nun gücünü, sanayi merkezlerinde ise SPD’nin hâkimiyetini ortaya koydu. Başkent Düsseldorf CDU’nun elinde kalırken, Bochum ve Remscheid SPD’nin yönetiminde kalmaya devam etti. Solingen’de ise seçmen tercihini CDU’lu Daniel Flemm’den yana kullandı.
SPD Eyalet Başkanı Sarah Philipp, Dortmund yenilgisi sonrası yaptığı açıklamada “Bu acı verici” ifadelerini kullandı.
Uzmanlar, bu sonuçların yalnızca yerel yönetim dengelerini değil, aynı zamanda önümüzdeki dönemde yapılacak federal seçimler için de bir gösterge niteliği taşıdığını vurguluyor. Ana akım partilerin şehirlerdeki rekabeti sürerken, aşırı sağın yükselişinin sınırlanması da seçimlerin en önemli mesajı olarak değerlendiriliyor.