Cevapsız Sorular

17-03-2022

Çeşit çeşit, renk renk boya kalemleri alıyoruz çocuğumuz etkinlik yapsın diye. İşler bizim istediğimiz gibiyken, bir de bakmışız ki duvarlar, koltuklar, parkeler boyanmış kağıtniyetine. Her şey planladığımız gibi olmuyor.

 

Bisiklet alıyoruz sürsün, keyfini çıkarsın diye. Düşüyor,beceremiyor, ağlıyor bir süre. İşler umduğumuz gibi gitmiyor.

 

Vitrindeki elbiseyi üzerimizde hayal ediyoruz. Deniyoruz,olmuyor. Oradaki gibi güzel durmuyor. Hayal ve gerçek birbirini tutmuyor.

 

Gramı gramına uyguluyoruz verilen tarifi. İlk yediğimiz kadar lezzetli olmuyor, tutturamıyoruz. Az mı koyduk, çok mu  pişirdik derken, anlıyoruz ki o tarif bize uymuyor.

 

Organik olsun, doğal olsun, sade olsun derken içimizdeki şüpheleri artırıyoruz. Ne tam iyisini bulabiliyoruz, ne de yüzde yüz güven veriyor aldığımız ürünler. Gitgide dışarıda ve içimizde ipin ucu kaçıyor.

 

Hayat bu; denge ve dengesizlik arasındaki uyum diyebilirim tarife gerek varsa. Hesap edilen ve edilemeyen arasındaki denge bir bakıma. Öngörülemeyen durumlarla başa çıkma,hesap dışı olayları tolere etme yeteneği de diyebilirim. Hayat bizden hep etkiye karşı tepki bekliyor. Bu aslında fizik yasasıdır ama hayat da öyle ilerliyor.

 

Duvarı boyayan çocuğuna ne tepki vereceksinHâlbuki sen kâğıtları boyar diye düşünmüştün. Bisikleti sürerken düşmek istemeyen çocuğuna nasıl yaklaşacaksın? Nasıl yatışracaksınonu ağladığında?  Binip gider nasılsa diye de düşünmemiştim ama böyle de beklemiyordun.

 

Elbisenin güzel durmamasında suç kimde? Fazla kiloların mı,sıskalığın mı, düşük omuzların mı? Yoksa  kötü dikilmiş bir elbise mi? Kumaşı mı kalitesiz onun?  

 

Organik yaşamı da kim icat etti, bpahalılıkta hem de? Bu tarif köy yoğurdu koymadın diye mi tutmadı? Samanlı yumurtaların içi daha mı sarı? 

 

Günlük hayat yukarıdakine benzer sorularla akıp gidiyor.Dengeyi, uyumu yakalayan huzurla ilerliyor kendi çapında.

 

Bir de şöyle sorularla muhatap olanlar var hayatında. Durduk yere hem de. Sirenler ne zaman çalacak? Bir dahaki bomba nereye düşecek? Kör bir kurşuna kim kurban gidecek? Çocuklarım… Onların hali ne olacak?  Elimizdeki yiyecekler kaç gün daha yeter? Biz bu sığınaktan ne zaman çıkacağız?Nereye gideceğim? Kimde kalacağım? Çocuklarım…  Üşümesinler diye ne yapmalıyım? Ne yapabilirim ki?

 

Bu yaşlı halimle nereye gidebilirim ki? Kim tutar elimden? Savaş kime kâr getirmiş ki? Belki son günlerimdeyim, bilemem, huzur içinde ölemeyecek miyim? Benim payıma korku mu düştü dünyadan yana? Peki annelere? Annelere de hep endişeli yarınlar mı var? Bebeklere de gözyaşı, öyle mi? Savaş mı bunu yapan, insanlar mı? 

 

Bu tren nereye götürüyor eşimi ve çocuklarımı? Ben onlar için buradayım, onlar kendileri için başka ülkede. Buluşabilir miyiz yine? Bir masada birlikte yemek yiyebilir miyiz? Bakın bu organik yumurta, sarısından belli. Hadi yeyin, diyebilecekmi eşim çocuklara? Ufaklık duvarları boyayınca kızacak mı yine? Belki boyanacak bir duvarımız bile yok şimdi. Belki de yıkılmamıştır belli mi?

Bisikleti öğretebilecek miyim oğluma? Evimizin önündeki park duruyor mu acaba? O da nasibini aldı mı yoksa bombalardan? 

 

Bu pantolona bu ayakkabı uyar mı derken bu paltolara sarındık kaldık bu yerde. Bir çıkış yok mu?

 

Sorular benzer değil mi?  Savaş denen şey neyse soruları hayallere dönüştürüyor birden. Soruları cevapsız, öngörüsüz bırakıyor. Sorularıyla kalıyor insan. Soruları ve yaşlılığıyla, anneliğiyle, babalığıyla ve çocukluğuyla kalıyor. Kalıyor orada. Gidense savaş uçakları, gelen bombalar ve kötü haberler oluyor.

 

İster Ortadoğu’da ister onun dışında olsun, savaş masumların soruları ile başlıyor, onlarla devam ediyor ve bitmiyor maalesef. Korkulartravmalarkayıplar, yıkıntılar kalıyor elde. Yaşamasak da etkilenmemek, üzülmemek elde değil.

 

Bu yazıyı da bir nebze üzüntümü dile getirmek için yazdım.Bir iyi niyet, bir dua, bir ses olsun diye yazdım. Rabbim yardımcısı olsun, onların ve bizlerin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hümeyra
Hümeyra 2 yıl önce
Rabbım en kısa sürede savaşların bitmesini, masumların acısının dönmesini nasip etsin. İnsan en çok bilmek isteyen varlık iken savaş tüm herseyi belirsiz hsle getiriyor. Kazananı da yok üstelik. Biz herseye rağmen en üstün varlık olma yolunda olalım isterim. Yani iyinin, doğrunun tarafında. Sayımız artarsa savaşlar da azalır belki.
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Elverişsiz koşullarda bitkilerin bile strese girdiği, kaygılandığı bunları hormonal sistemle aşmaya çalıştığı bilinen bir gerçek iken, insanların belirsizlikler içinde sorularına cevap bulamadığı savaş hali ne kötü bir durum Allah'ım. Türüne zarar veren tek mahluk, aynı zamanda en şerefli mahluk iddiasında da bulunmaz mı? Kahredici detay da burası sevgili öğretmenim. Emeğinize sağlık...