CHILL-OUT!

22-06-2022

Modern dünya düzeninde, birbiri içine geçen dişli çarklar gibi kendisine tayin edilen yörüngede dönmeye mahkûm olan insanlar, bu monoton ve hızlı düzen içerisinde dinlenmeye fırsat bulamamaktadır. Hayatın bu hızlı akışına ayak uydurmak adeta genetik kodlarla aktarılan bir adaptasyon olmuştur. Çocuklar en küçük hallerinde itibaren bu ilkelerin sınırları içerisinde yetiştirilirler. Ebeveynlerinin de hayatlarına baktıklarında aynı durumun varlığına şahit olan çocuklar, ilerde aynı şekilde çocuk yetiştirmek için otomatik olarak şartlanmaktadırlar.

Özellikle büyük şehirlerde insanın bir gününü; iş, trafik, uyku şeklinde özetlemek yanlış olmaz.

Uyku, dinlenmektir diyebilirsiniz. Doğrudur. Ancak temel olarak bedenin dinlenmesidir, diyebiliriz. İnsanın ruhunu, psikolojisini dinlendirmesi uykudan bağımsız eylemlerle gerçekleşir.

Bir nefes alıp köşeye çekilmek, her insanın ihtiyacıyken bu insanlar farkında olmadan boğulmaktadırlar.

İşte böyle durumlarda herkesin kendi Chill Out Zone’una çekilmeyi bilmesi gerekir. Her ne kadar hayat çok hızlı aksa da bir şekilde nefes almayı da öğrenmeli ve çocuklarına da öğretmeliler. Ancak bu dinlenmeyi tamamen her şeyi bırakıp hayattan uzaklaşmak olarak anlamamak lazım. Tanımlamak istediğim dinlenme şekli Endospor haline gelmiş bakteri gibi elini eteğini her şeyden uzaklaştırmaktan ziyade, her an işinin başına dönebilecek şekilde sadece biraz hayatını yavaşlatmaktır.

1989 yılında Londra’da Heaven Gece Kulübü’nde, ses şiddetinin hayli yüksek ve tiz-bas frekanslarının uç değerlerde çalındığı ana pistte insanlar ister istemez yoruluyorlardı. Aslında dans etmek ve eğlenmek için tam da olması gerektiği gibi olan bu müzik, bir müddet sonra yorulan insanlarda baş ağrısı ve yorgunlukların oluşmasına sebep oluyordu.

Dönemin DJ’leri Jimmy Cauty ve Alex Patterson, bu yorulan insanları ana dans pistinden uzakta, şiddetli müzikten izole ancak uyutacak kadar da loş olmayan odalara aldılar. “The White Room” veya “Chill-Out Room” olarak isimlendirilen bu odalarda, bazı sanatçıların müziklerinden aldıkları sample’ları miksleyerek oluşturdukları yavaş tempolu (120 BPM ve altı) müzikleri çaldılar.

İnsanlar, bu odalarda hem dinlendiler hem de tekrar ana piste dönebilecek enerjilerini topladılar.

O zamandan bu zamana Chill-Out tarzında birçok müzik piyasaya sürüldü. Bu müziklerin ana amacı, insanları yormamak, dinlendirmek ama uyutmamaktı.

Yorgunluktan bitap düşmüş ve gerçek anlamda dinlenmeye ihtiyacı olan insanlar için “müzik” belki de ruhu dinlendirmenin ana formülüdür. Evden işe veya işten eve giderken araçlarda çalınacak üç-beş şarkı belki de yıpranan sinir sistemini ve psikolojiyi düzeltmenin en basit yoludur.

Bir an olsun nefes alıp dinlenmek, tekrar çalışacak enerjiyi depolamayı da sağlayacaktır.

Türkiye’de bana göre çok bilinmese de Chill-Out tarzında müzik yapan değerli sanatçılarımız var. Bu sanatçılarımız içerisinde benim dinlemeyi en çok sevdiğim isim “Ah! Kosmos”

Ambiyans müzikleriyle, insanı büyüleyip hayatın yoruculuğundan uzaklaştırırken sesi kısık da olsa varlığını hissettiren “kick”ler sizi uyutmama görevini çok iyi bir şekilde yapıyor.

Çalışmak ne kadar zor olursa olsun, bana göre dinlenebilmek daha zordur. Umarım dinlenme işini de çalışmak kadar etkili yönetebilirsiniz.

İyi dinlenmeler. Kolay gelsin….

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Böylesi muhteşem bir eseri Blogta da paylaşalım derim Enesim. Mahrum kalmasın...
Enes Coşgun
Enes Coşgun 2 yıl önce
İnşallah hocam, tekrardan teşekkür ederim. ????????
Hayati Yaman
Hayati Yaman 2 yıl önce
Süperdi. Başka bir yorum eklemek istemem. Özlemiştin kendini Enesim! Ne iyi ettin de döndün aramıza...

Son satırı "İyi dinlemeler." diye okumuştum. Ve müziği dinlerken tekrar gözüm çarptı satıra.

-İyi dinlenmeler.- olduğunu gördüm. Ve dinleyerek dinlendim... Çoook teşekkür ederim tekrardan.
Enes Coşgun
Enes Coşgun 2 yıl önce
Çok teşekkür ederim yorumunuz için hocam. Uzun bir aradan sonra yeniden burada olmak da çok mutluluk verici.