Depremler Coğrafyamızın Kaderi Mi?

Depremler Coğrafyamızın Kaderi Mi?
11-12-2023

Deprem bir rulet mi? Yoksa bir satranç mı? Geçmişin mimarisi yüzyıllardır birçok deprem görmesine rağmen hala ayakta kalmayı nasıl başarıyor? Geçmişin mimarları bu yapıların ayakta kalması için bir rulet oynayıp işi şansa mı bıraktılar yoksa bir satranç oynarcasına derin düşünceler mi bu yapıları ürettiler? Tüm zamanların mimarisi hala ayaktayken bizim coğrafyamızda son yüz yıldır yapılan binalar en ufak bir depremde neden yıkılıyor? Neden her depremde binlerce insanımızı bu kaçak yapıların altında heba ediyoruz? Buna neden izin veriliyor? Kim bu kan emiciler? Neden insan hayatı hiçe sayılıyor? Türk insanı bu mezarlık zihniyetiyle yapılmış evlerde iskân edilmeyi ve ölümü beklemeyi hak etmiyor. Hayır bu asla bir kader olamaz. Bu düpedüz bir cinayettir.

Merhum Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara (Namı diğer Deprem Dede) 17 Ağustos 1999'da yaşanan Gölcük Depremi'nden sonra olası İstanbul Depremi'nin yüzde 62 oranında 30 yıl içinde gerçekleşeceğini söylemesinin ardından 24 yıl geçti. Umarım o hesaplar doğru çıkmaz. Deprem dede haklıysa İstanbul depremi her an olabilir. 24 yıldır olabileceği değerlendirilen ve neredeyse her ortamda konuşulan İstanbul depremi için ne gibi bir önlem alındı? Sanırım hiçbir önlem almadık, İstanbul halkı dualarımızla baş başa, dualarımız İstanbul'umuzu koruyacaktır. Beklenen büyük İstanbul depremi nereleri etkileyecektir?  İstanbul, Tekirdağ, Silivri, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale'ye kadar etkilenebileceği düşünülmektedir. Depremin ekonomik sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum. Yine Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür de İstanbul'da her an bir deprem olması ihtimalinin yüzde 47'ye çıktığını belirterek, "Bu inanılmaz bir oran. Deprem olacak mı? Yoksa olmayacak mı? Neredeyse yazı tura atacaksın" ifadelerini kullandı. Neden kimse olması muhtemel İstanbul için, deprem kuşağında olan Türkiye'miz için bir önlem almıyor. Bir önlem aldılar da biz mi görmüyoruz? İnancımız gereği deprem ve doğal afetler Allah'tandır. Evet, inanıyoruz. Ancak Allah'tan diye bir önlem almayacak mıyız? Yapacak bir şey yok mu? Her şeyi kadere bağlamak doğru mu? Bilim insanlarının çığlıkları neden duyulmuyor? Bilim insanlarının çığlıkları neden cılız kalıyor? Deprem bir kader olsa da depremde ölmeyi beklemek asla bir kader olamaz. Bu millet kaderini değiştirmek için binlerce yıldır destanlar yazmış savaşçı bir millettir. Uyarılara rağmen ne yapalım Allah'tan geldi. Demek cahilliktir. Nuh tufanı da Allah'tan gelmedi mi? Hz. Nuh yapacak bir şey yok hep beraber ölümü beklemekten başka bir çaremiz yok mu dedi? Atatürk ve silah arkadaşları ne yapalım düşmana teslim olmaktan başka bir çaremiz yok mu dedi? Tedbirli olmak, dinimizin emridir. Her konuda tedbiri elden bırakmamalıyız. Tedbirli hareket eden kimseden daha akıllı bir insan düşünülemez. Tedbir, aklı kullanmanın zirvesidir. Allah, "Bütün ihtiyat tedbirlerini alın..." diyor ve (Nisa, 4/102) emriyle, bizleri tedbirli olmamız konusunda uyarıyor. Tedbir bizden, takdir Allah'tandır. Atalarımız ne güzel söylemişler: "Tedbirde kusuru olan, takdire bahane bulur." Biz bir deprem olmadan bunun önlemini alamayacak kadar basiretsiz miyiz? Tedbirsizlik, önlemsizlik bir eğitim sorunudur. Eğitim derken üniversite okuma oranlarından bahsetmiyorum. Deprem konusunda eğitim vermek demek, sadece deprem anında yapılacaklarla ilgili değildir. Depreme dayanıklı ev nasıl yapılır? Depreme karşı nasıl önlem alınır? Depremle mücadele nasıl yapılır? Deprem eğitimine öncelikle kendimizi eğiterek başlamalıyız. Sonrasında kendimizden bir parça olan çocuklarımızı milli bir şuur ve güzel bir ahlakla yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızı daha okula gelmeden aile içinde eğitmeliyiz. Dürüst insan olmayı, başkalarının canını korumayı, hırsızlığın, arsızlığın her türlü namussuzluğun kötü olduğunu okul sıralarına gelene değin anlatmalıyız. Okul sıralarında yetişecek o minik yavrucakların yarın bir gün büyüdüklerinde birer yönetici, patron, müteahhit, inşaat mühendisi, mimar ve birer usta, birer amele olacaklarını zaten biliyoruz. Önceki yıllarda yetişmiş insanımız demek ki doğru yetiştirilmedi. Bir yerlerde bir eksiklik, bir yanlışlık var ki her depremde, her doğal afette binlerce insanımız hala çaresizlik içinde ölüyor. Ya da göçük altında ölmeyi bekliyor. Binalarımız yıkılıyor. Emeklerimiz geleceğimiz boşa heba ediliyor. Yarın da depremler olmaya devam edecek ve eğitimini tamamlamamış bugünün çocukları yarının depremlerinde yıkılacak binaları yapacaklar. Başından bir iş geçmiş olan kimse o işte deneyimli olur, uğradığı zarara bir daha uğramamak için önlem alır. Maşallah bizim başımıza daha kaç tane deprem gelecekte biz bundan bir ders çıkarıp, önlem alacağız. İnsan, tedbirsizliği yüzünden bir felakete uğradıktan ve iş işten geçtikten sonra neden şöyle yapmadım, neden böyle yapmadım diye üzülür. Bizim başımıza gelecek depremler için önlem alıyor muyuz? Maalesef hiçbir önlem almıyoruz. Önlem alınmazsa İstanbul depremi asrın felaketi olur diye herkes söyledi. Dünya olası İstanbul depremini konuşuyor. Ancak hala çaresiz değiliz. Hala önlem alınabilir.

Merhum Cumhur Başkanımız Süleyman Demirel'in politik meseleler için söylediği o meşhur sözü geliyor aklımıza "Dün dündür. Bugün bugündür." Bu söz politik meseleler için mizahi ve uygun görülebilir. Ancak deprem için dünden ders çıkartmalıyız. Dün asla unutulmamalıdır. Geçmişten bugüne yaşadığımız duyarsızlıkla devam asla edemeyiz. Binlerce vatandaşımızı daha feda edemeyiz. Kazancımızı tüm maddi varlıklarımızı, sermayemizi toprak altına gönderemeyiz. Deprem bu ülkenin bir kaderi olmamalıdır. Elbette depremler her daim olmaya devam edecektir. Ancak her kes artık çok iyi biliyor. Depremle birlikte solan umutlar, kaybedilen insanlar, kaybedilen yuvalar, kaybedilen bir gelecek, depremlerin yaşattığı psikolojik ve maddi sorunlar tedbirsizliğin, eğitimsizliğin ve hukuksuzluğun getirdiği bir sorundur. Bu sorunla baş etmek elimizde, çaresiz değiliz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Oktay
Oktay 10 ay önce
Harika bir yazi, keske herkes bu farkindaliga sahip olup birseyleri degistirmeye calissa. Ama bizi dunden teslim olmusluga alistirmislar.
Arif
Arif 10 ay önce
Tebrik ederim.guzel bir yazı olmuş. Yerel yönetimler kentsel dönüşüm e ağırlık verilmeli yoksa İstanbul diye bir metropol kalmayacak.