Lider Türkiye’nin Tarihî Misyonu

28-02-2022

Tarihî Derinlik!

Türk Milleti, tarihin bilinen en eski çağlarından beri, tarih sahnesinde olan ve tarihe yön veren bir millettir. Üç kıta, yedi bucağa yayılmış, hüküm ve nam salmış, adaletin timsali olmuş, mazlumların umudu, zalimlerin korkulu rüyası olmuş;  İslâm’a bayraktarlık etmiş;  kuru toprakları yeşertmiş, taşları medeniyete dönüştürmüş, devlet kurup devlet yıkmış, tarihte iz bırakmış, gönüllere taht kurmuş, karaları, denizleri aşmış bu büyük milletin bugün yeniden eski büyük misyonuna doğru koşmakta olduğu apaçık ortadadır.

          Türkiye’nin Hassas Konumu

Üzerinde yaşadığımız topraklar, Dünya’nın en gözde coğrafyasıdır! Ilıman iklim kuşağında yer alan Türkiye, birçoklarının iştahını kabartmaktadır. Nitekim; ülkemizin kuzeyindeki ülkeler soğuktan donarken güneyimizdeki ülkeler sıcaktan kavrulmaktadırlar. Dört mevsimin aynı anda yaşanabildiği bu cennetvari ülkeyi bizlere nasip eden Rabbimize ne kadar şükretsek, ve bu toprakları bize vatan yapan ecdadımıza ne kadar minnet duysak azdır.   Böylesine hassas bir coğrafyada bize düşen; her şeyden önce çatışma değil, uzlaşma olmalıdır. Sevgi, saygı ve dayanışma içinde çok çok çalışmamız gerek! Bu topraklarda esenlik içinde yaşayabilmemiz için, tek yürek olmak, keyfiyet değil, mecburiyettir! Zira, bizi bu topraklarda rahat bırakmazlar! Ortak ideallerde birleşen Türkiye’nin yükselişe geçmesi, tam bağımsız ve hür yaşaması en büyük hedefimiz olmalıdır.  
           Kader Ortaklığı

Millet; geçmişte ortak hatıraları, gelecekte ortak idealleri olan topluluk demektir. Bu ülkede yaşayan herkes bu yönden kaderdaştır. Coğrafyamız ve vatanımız; ortak kaderimizdir. Allah korusun, bu mübarek topraklara bir kez düşman ayağı bastı mı kimsenin etnik ve dinî kökenine bakmaksızın toptan namusunu, değerlerini, kutsalını kısacası bizlere ait ne varsa hâk ile yeksân edecektir. Bu gerçeği, bu ülkede yaşayan herkesin tüm zerrelerine kadar öğrenip bilip idrak etmesi zarurettir. Bu bakımdan, ayrışan noktalar üzerinde değil, ortaklaşan değerler üzerinde uzlaşma sağlamak zorundayız. Aksi takdirde, bizi bu topraklarda yaşatmazlar! Türkiye’de huzur içinde yaşamak için: sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma gibi eşsiz değerlerimizi güçlendirmek ve yaşatmaktan başka çaremiz yoktur. 

Tarihî Misyon

Güncel ve büyük fotoğrafa baktığımızda Türkiye, hem geleceğini doğru planlamak hem de tarihîmisyonunu sürdürebilmek bakımından ana yörüngesini doğru belirlemek zorundadır. Yukarıdan beri verdiğimiz bilgiler ve tarihî gerçeklikler penceresinden baktığımızda, ana ilke olarak Türkiye’nin herhangi bir mevcut yapıya veya birlikteliğe uydu olmak yerine, kendisinin merkezde olacağı yeni bir yapılanmaya odaklanması gerekir. Nitekim, tarihin hiçbir döneminde milletimiz ve devletimiz payanda olmamıştır. Bugün de aynı görev bizi beklemektedir. Hatta bütün insanlığın adil, kucaklayıcı bir öncüye ihtiyacı vardır. Tarih, bu görevi yine bizlere yüklemiştir. 

Türkistan ve Ortadoğu coğrafyasını aslî kültürel etkileşim alanı kabul eden Türkiye, bu ana yörüngeye bağlı kalmak kaydıyla Batı da dâhil olmak üzere her yöndeki ülkelerle ilişki kurmalıdır. Ancak, hiçbir hâl ve şart altında ana yörüngesini terk etmemelidir. Ana yörüngesi sağlam olan bir Türkiye, bölgesinde de küresel ölçekte de liderliğini sürdürecektir. Çünkü, ana kaynaktan beslenmek büyümenin ve sağlıklı kalmanın yegâne güvencesidir. “Dilde, fikirde, işte birlik” olmak da bizce esasen bu ana yörüngeye bağlıdır. Kısacası, Türkiye’nin ana yörüngesi, tarihsel ve bölgesel kültürel etkileşim alanıdır.

Tarihe mühür vuranadaleti hâkim kılan, dosta güven zalime korku salan Türk Milleti’nin yeniden asıl ve tarihî misyonuna uygun bir rotaya oturduğu hepimiz için büyük bir övünç kaynağı olmalıdır. Türk kültür coğrafyasında yaşayan herkes, bu üstün mirasın, bu muhteşem misyonun farkında olarak yaşamak zorundadır. Kendi kabuğunu kırma yolundaki Türkiye tarihî misyonunu üstlenmiş; eskiden olduğu gibi zalimlerin korkulu rüyası, mazlumları hülyası olmuştur. Bölgesel ve küresel ölçekte etkin bir dış politika takip eden ülkemiz, tam da olması gerektiği bir yörüngede yükselmektedir. Bu yükseliş Türk Milletine olduğu kadar İslâm Dünyası ve tüm Dünyamız için de büyük bir şans olarak değerlendirilmelidir!..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?