Mehmet Âkif ve Millî Marşımız

12-03-2022

Mehmet Âkif, şiir sanatındaki ustalığı sebebiyle daha çok şairlik yönüyle ve millî şairimiz olarak bilinir. Oysa, Mehmet Âkif’in şiiriyetteki ustalığı kadar düşünce ve sosyal yönü de çok güçlüdür. Mehmet Âkif’i anlamak için ise, onun yetiştiği dönemi çok iyi yorumlamak durumundayız. Mehmet Âkif'in dünyaya gelip yaşadığı dönem, Avrupalıların Osmanlı’yı ‘hasta adam’ ilan ettiği ve Osmanlı’nın hızlı bir çöküş dönemine girdiği, tüm toplumda çözülme, umutsuzluk ve panik yaşandığı; buna rağmen, hemen hemen herkesin bir şeyler yapmaya çalıştığı; ancak, tüm çabalara rağmen, Osmanlı’nın dağılıp yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu bir dönemdir.

Bu süreçteki büyük acıların, ümit ve ideallerin, büyük mücadelelerin, çöküş ve çalkantıların, dağılış ve yıkılışların bir görüntüsünü Mehmet Âkif, Safahat adlı eserinde yansıtmıştır. Safahat, bir şiir kitabı, bir edebî metin olmaktan çok, fikrî bir eserdir. Onda milletimizin; tarihi, yükseliş ve düşüş sebepleri, sıkıntıları; zekâsı, nüktesi, edebiyatı, şehri, ailesi, acıları ve sevinçleri… vardır. Âkif, bu süreçte Osmanlı gibi bir devin çöküşüne, Türkiye Cumhuriyeti gibi taze bir filizin kök salışına şahit olmuştur. O, hem acıların hem de umutların gölgesinde yetişmiş büyük bir ediptir.

Osmanlı devletinin çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu döneminde zorluklarla mücadele etmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda aktif bir rol almış Mehmet Âkif gibi bir şahsiyetin gençlerimiz tarafından çok iyi tanınması ve anlaşılması gerekir. Bu seçkin şahsiyet, millî marşımızın seçiminde para ödülü kabul etmemiş ve yazdığı şiiri milletine armağan etmiştir.

Mehmet Âkif”in doğduğu ve yaşadığı zaman dilimi, hatırlanması bile insana üzüntü ve keder veren bir dönemdir. Üç kıtada egemen olmuş büyük bir medeniyetin kurucusu Osmanlı Devleti’nin yıkılış dönemidir. Üzücü olaylar üst üste gelmekte, kamuoyunda ümitsizlik hâkim olmaktadır. O ise asla ümitsizliğe kapılmamış aksine halkını harekete geçirmek için cepheden cepheye koşmuştur. “İstiklal Harbi’nin manevi cephesinin önderi” sözü onun için yerinde kullanılan bir deyimdir.

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

Ankara’da Tacettin Dergâhı’nda bu mısraları yazarken ufukları karanlık, safha safha yıkılmakta olan bir vatanın geleceğine dair umut ışıklarını ateşliyordu. O, şehirden şehre, cepheden cepheye koşarak insanlara, ümitsizliğe düşmemelerini, güçlü ve ümitvar olmalarını ısrarla telkin ediyordu. Ama Âkif’in asıl ideali ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak ruhen ve fizikî olarak güçlü bir nesil yetiştirmekti. Mehmet Âkif, idealindeki gençliği Âsım’ın Nesli olarak niteliyordu.

Mehmet Âkif, yaşadığı bunca elem, sıkıntı ve zorluğa rağmen, Türk milletinin geleceğine ve kurtuluşuna olan inancını, ruhunun derinliklerinden gelen bir haykırışla “İstiklal Marşı”nda özetlemiştir. Bundan tam yüzyıl öncesinde yaşanan hayasız saldırılar karşısında Türk milletinin bağımsızlık ruhunun arslan kükreyişine benzer bir bildirgesi olan “İstiklal Marşı”, aynı zamanda işgalci güçlerden korkmamak gerektiği inancıyla, kahraman ordumuza ve milletimize istiklâl mücadelesi azmi, ümidi, heyecanı ve çabası aşılamak üzere yazılmıştır.

Sırtlanlar misali yırtıcıların her bir yandan saldırdığı o karanlık günlerde, Türk’ün bağımsızlık ruhunu, irade ve kararlılığını korkusuzca, yüksek bir tonda ve en önemlisi de umutla haykıran bir ses olarak Mehmet Âkif, İstiklâl Marşı’yla umutsuzluk batağına saplanmış, yılgın bir milletin, yorgun düşmüş bir ordunun ümitvarı olarak böylesine güçlü bir iman ve inanç bildirgesini her biri itinayla seçilmiş sözlerle tüm dünyaya haykırmıştır.

Sonuç olarak İstiklâl Marşı, Türk milletinin yedi düvele karşı yürüttüğü hayatta kalma mücadelesinin topyekûn bir başkaldırı destanıdır. Yok olmakla karşı karşıya bırakılan şerefli Türk milletinin yeniden diriliş ve yükselişinin veciz bir ifadesidir. İstiklâl Marşı, hem millet olarak hepimizin ortak duygu ve düşüncelerinin bir terennümü hem de bağımsızlığımız ve bekamızın kalıcı bir belgesidir.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?