Robotların Gözü Dünyamızda Mı?

28-07-2022

Yazıldığı dönemde sadece ütopik hatta toplumun bir kesimine göre çılgınca olan pekçok şey, günümüzde hayatımızın bir parçası olma yolunda hızla ilerliyor. İlk defa 90lı yıllarda ortaya atılan bir terim olan “metaverse” de bunlardan sonuncusu. Malumunuz “yapay zekâ” kavramı takribi olarak Terminatör filminde ‘robotlar dünyamızı el geçirecek’ teması ile hayatımıza girdi; tekno dünyadaki gelişmelerin her yıl katlayarak ilerlemesi ile dünyamızda sanırım bu kavramı duymayan pek az kişi vardır. Robotlar, yapay zekâ derken metaverse evrenin de bunlara eklenmesiyle geleceğin nasıl olacağını tahayyül etmeye başladık. Örneğin Bill Gates’e şu soruyu yöneltildiğinde “Süper zekâlı makineler sizce insanoğlunun varlığını tehdit ediyor mu, ediyorsa ne kadar ediyor ve internet etkinliğinin tümüyle şifrelenmesi bizi bu tehlikeden korur mu?”

Bill Gates internetin tümüyle şifrelenmesini ve böylece NSA ile Microsoft’un insanları gözetlemesinin imkânsız hale gelmesini istemediği için bu sorunun ikinci kısmına yanıt vermedi, ama yapay zekâdan endişe duyduğunu söyledi: “Süper zekâ konusunda çok kaygılıyım. Önce makineler birçok alanda işimizi görecekler ama bu aşamada süper zekâ seviyesinde olmayacaklar. Bunu iyi yönetirsek olumlu sonuçlar alırız. Ancak birkaç on yıl sonra makineler bize kaygı verecek kadar zeki olacaklar. Bu konuda Elon Musk’la diğerlerine katılıyorum ve insanların bundan neden kaygı duymadığını anlamıyorum.”

 

Henüz süper zekâ yahut düşünen robotlar diyeceğimiz icatlar aramızda değil fakat bu yapay zekâdan yoksun yaşıyoruz anlamına da gelmiyor. Iphone Siri, Google Now gibi yazılımlar ile uçakların oto pilotları, insansız hava araçları, dronelar hepsi yapay zekâya örnek gösterilebilir. Hayatımızı kolaylaştırması, savunmamızı güçlendirmesi gibi sebeplerle benimseyip severek kullandığımız bunca teknoloji Asimo’nun bize rock’n roll işareti yapması kadar sempatik gelmese de gündelik yaşamda tercih ettiğimiz tekno icatlardan. Bunlarla bunca haşır neşir olmuşken ‘robotlar dünyayı ele geçirir mi?’ fikri de bir o kadar korkutucu.

 

Geçen yıl servis edilen bir habere göre Black Mirror dizisinde ilk defa vurgulanan bir durum Microsoft tarafından patentlendi. Dizide hayatını kaybetmiş bir yakınınızla sohbet etmek ister miydiniz fikri sorgulanmaktaydı. Başvurusu 2017’de yapılan sohbet robotu henüz patent aşamasında uygulamaya yönelik resmi bir açıklama henüz gelmesi ve belirtildiğine göre direkt ölen bir kişi üzerinden kurulacağına dair net bir açıklama da yok. Bu patentin nasıl bir kalıpla hayatımıza dâhil edileceği ise merak konusu.

Dijital ölümsüzlük gibi de algılanan bu proje ‘makine öğrenme’ (bilgisayar sistemlerinin açık bilgileri değil, verileri kullanarak öğrenmesini sağlayan bir yapay zeka dalı) sistemi ile gerçekleştirilecek. Bu sistem verilerin işlenmesine dayanmakta, verilen ise algoritmalarla oluşturuluyor. Makine öğreniminde, algoritmalar, yeni verilere dayalı kararlar ve tahminler yapmak için büyük miktarda verideki kalıpları ve özellikleri bulmak üzere eğitiliyor. Algoritma ne kadar iyi olursa, kararlarla tahminler de o kadar doğru oluyor. Microsoft’un sohbet projesi de işte bu makine öğrenme yoluyla oluşturulan içeriklerle çalışacak.

Sohbet edilen kişinin iletişimi, kişinin verileri kullanılarak oluşturulan algoritmayla sağlanacak. Bu veriler ise sosyal medyadan kolayca toplanabilen resimler, ses verileri, davranış bilgileri, sosyal medya gönderileri ve metin mesajları aracılığıyla oluşturulacak. İlerleyen süreçte, fotoğraflar ve videolar aracılığıyla toplanan verilerle, iki ve üç boyutlu görüntüleri içeren çalışmalara imza atılacak. İnsansı robot ve makine öğrenme alanlarındaki çalışmaların ilerlemesiyle de kendi karar mekanizması olan, tamamen otonom robotların film senaryolarından çıkıp hayatımıza dâhil olması ön görülmekte.

İşin kaos yaratabilecek kısmına gelirsek gerçek hayatta söylem ve eylemlerimizin ardından bıraktığımız ayak izlerimiz gibi dijital dünyada da ayak izlerimiz bulunuyor. Bunlar veri ihlaline kolayca yol açabilecek türden bilgiler içermekte. Sosyal medya platformlarında alışveriş sitelerinde yer alan bilgilerimizi düşününce azımsanamayacak düzeyde veri karşımıza çıkmakta. Deepfake gibi yüzlerimizi yahut seslerimizi diğer videolara yerleştiren yazılımları düşünün, ne kadar hassas verilerimizi bilmediğimiz kanallara aktarmaktayız. ‘Robotlar dünyayı ele geçirecek’ fikrinin gerçekliğinden bunca çekinir yahut korkarken manipülasyona ve dolandırıcılığa karşı kendimizi bunca savunmasız bıraktığımız hakikatini göz ardı etmemeliyiz. Tüm bu veri ihlallerinden kimin sorumlu olduğu ise ülkeler arası netliği olmayan bir husus. Dolayısıyla geçen haftalarda satranç oynamaya programlanmış bir algoritma ile çalışan robotun rakibi öğrencinin parmağının üzerine hamle yaparak parmağının kırılmasına sebep olması yapay zeka karşıtlarına göre korkunç bir eylem olarak lanse edilse de (ki robotun algoritmasında zarar verme gibi bir eylem bulunmamasına rağmen) bundan daha korkuncu sanal dünyada bıraktığımız izler olmalı. Parmak izlerimizi, göz retinamızı, şahsımıza ve sevdiklerimize dair binlerce fotoğrafımızı yüz ölçülerimiz net olacak şekilde sanki bu teknolojilerle doğmuşuz gibi sanal dünyaya yüklerken lütfen iki kere düşünüp hareket edelim. İyi geliştiriciler olduğu gibi kötü niyetli geliştiriciler olduğunu/olabileceğini unutmayalım.

Bu arada siz vefat eden kimle sohbet portalında konuşmak isterdiniz? Benim ilk üçüm Atatürk, Tevfik Fikret ve anneannem olurdu...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?